Bu seçimlerden sonra döngüyü tamamlamak ve soğuk bir kışın ardından taze bahar havasını solumak için AKP’nin seçim beyannamesinin ekonomi bölümünde bize sunulanlar arasında gerçek adımlar yok.
Geçtiğimiz hafta açıklanan makroekonomik verilerde, Şubat ayında sanayi üretiminin yıllık bazda %8’den fazla daraldığını gördük, işsizlik oranı çift hanelere çıkarak %10’a ulaştı ve cari açık 55,4 milyar dolarlık rekor seviyeye ulaştı. Ve tabii Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın Kapalıçarşı’da dev metal kasalarla döviz toplama çabalarına da şahit olduk.
Şimdiden her şeyin kontrol altında olduğunu ve ödemeler dengesi krizinin kapıda beklediğini anlatmak için çok paralı, çok faizli bir dönemde olduğumuzu vurgulamaya yeter.
Seçimlere bir ay kala Türkiye ekonomisi bataklığa girerken, AKP seçim beyannamesini yayınladı. 486 sayfalık metnin ekonomik kısmı ağırlıklı olarak “ne yapıyoruz” kısmından “ne yapacağız” kısmına geçişten oluşuyor.
1982-2002 Dönemi Yaptıklarımız başlığı altında. AKP dönemi 2002-2022 ile karşılaştırıldığında. Ancak SEP’in seçim beyannamesindeki asıl sorun, SEP’in son 21 yıllık çok yönlü yapısının gözden kaçmış olmasıdır.
Ekonominin dört mevsimi AKP iktidarında
2001 ekonomik krizinden sonra Kemal Derviş programı olarak başlayan ve 2002’de SEP’in IMF programını sürdürerek Avrupa Birliği’ne kapıları açmasıyla iktidara gelen bir politika, SGP’nin Türkiye ekonomisindeki ilk dönemi, 2002-2008 . bahar RPS’si Lütfen doğru olarak işaretleyin.
RPS’nin yaz dönemini ne olarak adlandırabiliriz? 2008-2013 dönemini ekonomi politikası olarak değerlendirmek mümkündür. bir önceki dönemin yarattığı dalgayı sürerek, “gücü kendi içinde pekiştirme” fikrinin cezbedici olduğu ikinci dönem olarak. Türk ekonomisinin bu dönemi, suyun yüzeyinin henüz temiz olduğu ancak aşağıda oluşmaya başlayan kirlerin yüzeye çıkmadığı yıllar olarak nitelendirilebilir.
2013 Gezi eylemleriyle birlikte korkuya yenilenler, ayarları ihlal edilen baskılara sığınanlar. 2013’ten 2018’e AKP dönemi tam bir çöküş.. Bu beş yıl, Türkiye ekonomisi için bir durgunluk dönemi olarak tanımlanmalıdır. Gezi protestolarıyla eş zamanlı olarak, Türk lirasının değerindeki ilk dalgalanmalar, Fed’in yurt dışında yaptığı faiz artışlarından kaynaklanmıştır. Küresel mali kriz ve beraberinde gelen büyük/ucuz para, cehennemin kapılarının açılmasını geciktirirken, AKP’nin can simidi olmuş, yaptığı hataların ve artan ekonomi baskısının yaratacağı zararı gizlemiştir. .
AKP’nin kış dönemi ise 2018 yılında başkanlık sistemi ile başlamıştır. Erdoğan’ın yarattığı Türkiye, haklı olarak 2018’den günümüze bir korku tüneline benzetilir ve Türk ekonomisi bir çöküş dönemi olarak tanımlanabilir.
Şimdi seçim beyannamesi, SEP’in son 21 yılda hepimiz adına yavaş yavaş yok ettiği “istikrar, öngörülebilirlik” sözcüklerini, yeniden doğuş dönemi vaatleriyle birlikte bolca kullanıyor. Yarattığı yüksek enflasyonla hayatımızı cehenneme çeviren, merkez bankası rezervlerini eksi 40 milyar dolara kadar silen, dini referanslar ve servet transferleriyle çok kurlu, çok yüzdeli bir dönem başlatan ünlü Türk Model Ekonomisine süslemelerle elbette. fakirden zengine görülmemiş bir ölçekte. . “Kendi ekonomi politikalarımızı geliştirerek gelir dağılımında önemli iyileştirmeler yaptık.”
Her gün aldığımız bireysel deneyim ve ekonomiden gelen tüm veriler aksini gösterse de AKP seçim beyannamesinin ekonomik kısmında güven tesis edecek, iş ve yatırım ortamını iyileştirecek, iş ve yatırım ortamını yükseltecek güçlü bir ekonomik yapı var. ekonomi. yatırım ve ihracat odaklı olarak özel sektörün önünü açmaktadır.
SEP ise ekonomik vaatlerinde “cari açığı yatırım, istihdam, üretim ve ihracat zinciri boyunca sorun haline getireceğini” söylüyor. Hepimizin hayatını karartan Türk ekonomik modelinin çöken dört ayağına atıfta bulunarak.
Bu büyük başarılara rağmen Türkiye ekonomisine bu büyük başarıların getirdiği uçurumun eşiğinden çıkmak için tam tersi bir ekonomi politikası uyguladığı bilinen Mehmet Şimşek, geçen haftaya kadar içimizi ısıtıyor ve kendini bize sunuyordu. Eski bakanın daveti reddetmesinin ardından “seçim sonrası yürütülecek siyasette rol oynayacağı” gerekçesiyle yumuşatıldı. Açıklanan seçim beyannamesinde Mehmet Şimşek’in faiz artırımı, kamu maliyesinde disiplin, TCMB-BDDK parti siyasetinden dönüş gibi programa damgasını vuracak olası hamlelerinden eser bulmak mümkün değil. Tabii ki asıl amaç, Mehmet Şimşek hakkında seçimlerden önce yabancı yatırımcıların ilgisini çekecek bir hikaye uydurarak döviz çekmek ve TL’de trafik kazasının önüne geçmekti. Şimşek ile yaşanan beyhude hikâye yerine, Merkez Bankası fonlarının aynı amaçla Kapalıçarşı gezisinde döviz avına harcanmasını izledik.
Bu oldukça acıklı.
Artan ihracat, %50’nin üzerinde enflasyon, yatırımların ivme kaybetmesi, özel bankaların sürdürülemez derecede düşük faiz oranlarına sahip şirketlere kredi vermeyi riske atmak istememesi, cebimizden devlet bankalarına kaç tur sermaye eklediğinin ortasında rekor ithalatın devasa hale getirdiği bir cari açık. özellikle son iki yılda, birçok makroekonomik veri setini zararına ödünç vermek…
SEP ise ekonomik vaatlerinde “cari açığı yatırım, istihdam, üretim ve ihracat zinciri boyunca sorun haline getireceğini” söylüyor. Hepimizin hayatını karartan Türk ekonomik modelinin çöken dört ayağına atıfta bulunarak.
Ve sıkı tutun; daha makul bir ifadeyle “küresel olaylara karşı alacakları tedbirlerle geçmişte olduğu gibi enflasyonu tek haneli rakamlara indireceklerini” vaat ediyor. Pandemiden on yıllar sonra kasıp kavuran yüksek enflasyon zemininde, dünya merkez bankaları ülke ekonomilerini korumak için son bir buçuk yılda faiz oranlarını yükseltti. Türkiye’de artık Erdoğan’ın talimatıyla faizleri indiren ve TL’yi ezen TCMB’nin yarattığı aşırı yüksek enflasyon karşısında “küresel olaylara karşı önlem alma” potansiyeline sahip olduklarına inanmamız bekleniyor.
Her ziyaretçinin gideni bile aradığı AKP ekonomisini yönetirken, son yolcu 14 Mayıs’ta seçimi yapılacak olan Maliye ve Maliye Bakanı Nabati olacak. AKP’nin “14 Mayıs seçimlerinden sonra kurulacak yeni kabinede yine güçlü bir ekonomi ekibi görev alacak” şeklindeki ekonomik vaatleri sizi rahatsız etmesin, Türk ekonomi modelinin son noktası katı olacaktır. sermaye kontrolleri, hiperenflasyon ve daha büyük bir ekonomi, yoksullaşmadan başka yol kalmayacağının garantisidir.
AKP ile 21 yılda bahardan kışa her mevsimi yaşadık. Hem ekonomik hem de sosyal olarak. Şimdi Türkiye ekonomisinin modeli denen şeyle bir bataklığın içindeyiz.
Bu seçimlerden sonra döngüyü tamamlamak ve soğuk bir kışın ardından taze bahar havasını solumak için AKP’nin seçim beyannamesinin ekonomi bölümünde bize sunulanlar arasında gerçek adımlar yok.
İlginizi Çekebilir
- BALKAN | Fransa’da öldürülen Türk gencinin cenaze namazı
- İlyas Salman TCH’den milletvekili adayı oldu
- BALKAN | Dünya Müslüman Alimler Birliği’nden Müslümanlara “Mescidi Aksa’yı Koruyun” Çağrısı
- BALKAN | Kuzey Makedonya ile Türkiye arasında kültürel işbirliği anlaşması imzalandı
- Milletler İttifakı Başkan Adayı: Kılıçdaroğlu
- Deprem sonucu yaşamını yitiren 1.297 kişinin kimliği tespit edilemedi.
- 8 Mart Tanrıkulu CHP raporu: “Kadınlar; Onların sömürülmediği, ezilmediği, suistimal edilmediği bir geleceği birlikte inşa edeceğiz.”
- BALKAN | Livakovic’in Fenerbahçe’den beklenmedik transferi
- Vedat Bilgin’in Asgari Ücretin Arttırılmasına İlişkin Açıklaması: Acil Durumda Değerlendirildi
- BALKAN | AB, Avrupa’daki uyuşturucu kıtlığıyla mücadele etmek için ‘toplu alım’ seçeneğini değerlendiriyor