Artık sizin takıldığınız ideolojik kavramlarla vakit kaybedecek vaktimiz yok. Ya birlikte boğuluruz ya da birlikte gideriz. Bunu hala anlamadıysanız, söylenecek bir şey yok. Burada ideoloji yok, ilkeler var. Minimum ortak nokta vardır.
Son günlerde basında ve sosyal medyada Akşener’e yönelik muhalefet yeniden gündeme geldi. Beni endişelendiren, bir avuç fanatik ve onların ideolojik hırslarıyla altı kişilik bir masada bir şeyler olma ihtimali ve seçimin tam zamanında gelmesi. Burada birkaç açıklama yapacağım ve bunları herhangi bir ideolojik çıkarım olmadan yazdığımı aklınızda bulundurmanızı isterim. Çünkü buradaki tek gerçek, demokrasiye inanan, asayişten yana olan, görüşleri 21. yüzyıla uygun Türk vatandaşlarının bu ikincil meselelerde bir seçim daha kaybetme lüksünün olmadığıdır.
KADIN LİDER
Öncelikle Akşener’in bu kadar sık saldırıya uğramasının sebebinin kadın olması olduğunu düşünüyorum. Çünkü bu toplumda kadınlara saydırmak, parmak sallamak herkes için kolaydır. Ama şuna dikkatinizi çekmek isterim. Türkiye siyasi hayatında kadın başbakan gördük ama kadın lider görmedik. Birini gördük, pamuğa sarmak yerine kılıcı elimize alıp salladık nereden geldiğine bakmadan. Herkes, herkes kendi ideolojik darboğazıyla mücadele ediyor.
Akşener’in fikirlerine katılırsınız veya katılmazsınız ama demokrasi ona katlanmak demektir. Kişilerin hiçbir görüşüne katılmayabilirsiniz ancak bu, onları gerçekçi bir şekilde değerlendirmenizi engellemez. Artık kadınların siyasette daha aktif olmaları için onları eğitecek ve ilham verecek bir örnek olarak görmek yerine, kadınların içinden geldiği siyaset geleneğini eleştirmeyi tercih ediyoruz.
Bu başlı başına sorunlu bir bakış açısıdır. Akşener bölgesinden olmak zorunda değilsiniz, ben de değilim. Ama kabul edelim, siyasetimizde özel bir yeri var. Dediğiniz gibi demokrat olsaydınız zaten bu kararı verirdiniz. Ülke öyle bir duruma geldi ki, sadece benim gibi düşünenler özgürce konuşunca herkes demokrasi geldi zannediyor.
Akşener’in siyasi emelleriyle hareket ettiğini söyleyenlere küçük bir hatırlatma yapmak istiyorum. 40 yaşında İçişleri Bakanı olan isimden bahsediyoruz. Türkiye gibi bir güvenlik devletinde içişleri bakanı olmak başbakan olmaktan çok daha prestijlidir. O yaşta bunu yapabilmiş ve şimdi sadece başbakan olmak için savaşıyor olabilir mi? Sırf ben başbakan olayım diye masayı mı alt üst edecek?
Eleştirilere daha yakından baktığımda ILP’den değil ağırlıklı olarak sol gruplardan geldiğini görüyorum. Bu grupların geçmişten gelen MHP’ye karşı anlaşılır bir takıntıları var.
HARİTADA BİR ÜLKE SEÇİN
Yazılı ve görsel medyada Akşener’e ağza alınmayacak sözler söyleyenler o kadar pervasızca konuşuyorlar ki tek adam yönetiminde değil, İsveç’te yaşıyorlar. Bir seçimi daha kaybedersek sakinleşecekler, sanki ülkede demokrasinin ve hukukun son kırıntılarını da kaybetmemişiz gibi.
Eğer masa dağılırsa ve muhalefet bir kez daha yenilirse, mevcut yeni siyasi durumda özgürce yaşama şansınız olacağına gerçekten inanıyor musunuz? Veya böyle bir fırsat olması durumunda nereye koşacağınızı zaten belirlediniz mi, bu sizin için uygun mu? Unutanlar için hatırlatayım; “Onu orada bırakmayacağım” bir gerçeğin ifadesidir.
Eleştirilere daha yakından baktığımda ILP’den değil ağırlıklı olarak sol gruplardan geldiğini görüyorum. Bu grupların geçmişten gelen MHP’ye karşı anlaşılır bir takıntıları var. Ancak bu saplantı şu anda muhalefetin lehine çalışmıyor. MHP’den ayrılan kadrolar var diye ‘İYİ parti gönderelim’ diyenleri görüyorum. İyi Parçayı kaldırıp yerine DPN ve Sol Bileşenleri eklediğinizde oy sayılır mı? Toplarsanız, hayır. Yani zaferin formülü ideolojik yanılsamalar değil, somut gerçekliktir.
Öte yandan bu grubun bir kısmının da HDP’ye büyük bir tutkusu var. Prensip olarak karşı olduğum bir şey değil. Ben demokrasiye inanıyorum, siz istediğiniz partiyi sevebilirsiniz. Ancak bu durum siyasi analiz yapmanıza engel olmamalıdır. Öyle yorumlar görüyorum ki kafam karışıyor. Bu arkadaşlar muhtemelen evden hiç çıkmıyorlar. Araştırma sonuçlarını bile okumuyor musun? Kürtlerin yüzde kaçı HDP’ye oy veriyor? HDP’ye güvenerek, muhalefeti onlarda yaratarak kazanmak mümkün değil.
Bu bakış açısının bir de kör noktası vardır. Muhalefetin hedefi daha demokratik, hukukun işlediği, daha özgür bir Türkiye değil mi? Kürt milliyetçiliğine dayalı bir tabloyla sosyalizmin gelmesiyle nasıl bir demokrasiye ulaşacağımızı düşünüyorsunuz? Kürt hareketi bize demokrasiyi öğretecek şartlara sahip değil, inanmayanlar kendi kadrolarının anılarını okumalı.
Bir de Demirtaş faktörü var. Demirtaş her tweet attığında, bu kesim Altı Masa’yı yeniden tasarlama çabalarıyla patlıyor. Hemen “Bakalım İYİ Parti gitsin, HDP gelsin” şarkısını söylemeye başlarlar. Ama hiçbir yerin ortasında matematiği boşa harcamanın bir anlamı yok. Öte yandan Demirtaş zaten çok zeki bir siyasetçi ve eleştirilerine iyi direniyor. İzlediği yola bakılırsa topların dar ideolojik koridorlarda dönmediğini gayet iyi biliyor.
Bir de ‘III’ün partisi noter değilse adayımıza bakalım’ diyenler de var. Aralarındaki kozmik bağlantıyı çözebilsin. “Noter olmadığımızı söylemek, aday hakkında da söyleyecek sözlerimiz olduğu anlamına gelir.”
İYİ TARAF ADAY KİMDİR?
Bir de ‘III’ün partisi noter değilse adayımıza bakalım’ diyenler de var. Aralarındaki kozmik bağlantıyı çözebilsin. “Noter olmadığımızı söylemek, aday hakkında da söyleyecek sözlerimiz olduğu anlamına gelir.” Bu, “Ayrılalım ve adayımızı seçelim” anlamına gelmez.
Tüm partilerin istişare ve uzlaşması ile aday gösterilecek adayın kazanma olasılığı çok daha yüksek olacaktır. İYİ Parti desteklemediği bir adayı desteklediğini iddia etse de Seçim Günü sandığa gitmezse ne yapacaksınız? Bir seçim yenilgisini daha kaldıramayız. Üstelik bu durumda artık “entelektüel muhalif” olduğunuz gerçeğinin tadını çıkaramayacaksınız.
Bir şeyi daha hatırlayalım. İYİ, daha önceki seçimlerde İstanbul, Ankara, Antalya, Adana gibi illerde aday göstermeyerek CHP’nin önünü açmadı mı? İYİ Parti’nin daha önce siyasi inkar yaptıklarına dair delillerimiz varken neden hala İYİ Parti’ye bu kadar güvensizlik olduğunu anlamak güç.
Genel olarak artık takılıp kaldığınız ideolojik kavramlarla vakit kaybedecek vaktimiz yok. Ya birlikte boğuluruz ya da birlikte gideriz. Bunu hala anlamadıysanız, söylenecek bir şey yok. Burada ideoloji yok, ilkeler var. Minimum ortak nokta vardır. Mutlak söylemek gerekirse, bu düşünceleri söylemeye devam edin, tablo bozulur ama unutmayın ki bu ülkede çoğunluk kimliğinin temsilcisi İYİ Parti seçmenine bir şey olmaz.
İlginizi Çekebilir
- BALKAN | “Balkanlarda Türk-Müslüman Soykırımı” kitabı yayınlandı
- İyilik için dijitalleşme
- İşte Google’ın ilk katlanabilir telefonu: Pixel Fold
- Milli İttifak cumhurbaşkanı adayı Kılıçdaroğlu, HDP ile görüştü
- İYİ Parti’den Yavuz Ağırralıoğlu: Masada pusuya düşürüldük
- Kuveyt petrol sızıntısı: şirket ‘olağanüstü hal’ ilan etti
- Mersin Büyükşehir Belediyesi’nde ilaçlama çalışmaları devam ediyor
- Kartal Belediyesi’nden Dünya Kadınlar Günü’nde anlamlı etkinlik
- YSK sandık başına gidecek partileri belirleyecek
- BALKAN | Meta CEO’su Zuckerberg, Musk’ın ‘Kafes Dövüşü’ Teklifini Kabul Ettiğini Söyledi