Şule Özsoy Boyunsuz
Meşru bir savaş hali nedeniyle seçimlerin ertelenmesi kararı alınmadan seçimlerin ertelenmesi, ciddi bir güç gaspı oluşturacak ve aciz bırakacaktır. Çünkü anayasal hakkımızın temel ilkesi; AY’nin 6. maddesinde belirtildiği gibi, hiç kimse veya kuruluş, kaynağı anayasadan gelmeyen kamu yetkisini kullanamaz.
Yasamıza göre seçimlerin ertelenmesi tek bir olay için düzenlenmiş olup, bu durum VNA’nın Anayasa’nın 92. maddesi uyarınca sıkıyönetim ilan etmiş olmasına bağlı olarak düzenlenmiştir. TBMM, savaş ilanından sonra Anayasa’nın 78. maddesine göre seçim yapılamayacağına karar verirse 1 yıl süreyle erteleme işlemi yapılabilir. 1961 Anayasası ile yukarıdaki hüküm hukukumuza girmiş ve seçimlerin ertelenmesi, savaş ilan etme nedenine bağlı olarak yürütülebilecek bir süreç haline gelmiştir.
Öte yandan belirtmek gerekir ki, Ülkemiz tarihinin en büyük savaşı olan Kurtuluş Savaşı ise 1919 ve 1920 yıllarında yapılmıştır.‘İki seçim yaptı. Birinci meclis bu iki seçimle gelen milletvekillerinden oluşuyordu. En büyük kriz anlarında seçimlerden çıkmayan bir komuta birliği oluşturulması kategorik olarak reddedildi. Devletimizin tüm temel felsefesi milli iradenin üstünlüğü üzerine kuruludur. Aslında, bir savaş durumunda bile uygulanmayan bir istisnadan bahsediyoruz.
Meşru bir savaş hali nedeniyle seçimlerin ertelenmesi kararı alınmadan seçimlerin ertelenmesi, ciddi bir güç gaspı oluşturacak ve aciz bırakacaktır. Çünkü anayasal hakkımızın temel ilkesi; Anayasa’nın 6. maddesinde belirtildiği üzere, hiçbir kişi veya kuruluş, kaynağı Anayasa’dan gelmeyen kamu yetkisini kullanamaz. Hukuken verilmeyen yetkilerin kullanılması hukuken geçersizdir. O baştan doğmadı, herhangi bir otorite bu durumu belirleyebilir. Özel ve yetkili bir mahkemenin varlığı gerekli değildir.
Yöneticilerin seçimle belirlendiği rejimlerde iktidarın temel dayanağı ve meşruiyet sebebi seçimlerdir. Seçim engellendiyse, seçimden çekilme iradesi tanınmadıysa buna darbe denir. Seçilmiş yöneticilerin iktidarda kalmaya devam etmeleri, seçimlere katılmayı kabul etmemeleri ve kamu gücünü ve gücünü başka amaçlar için kullanmaları bir tür darbe olacaktır.
Bu aşamada sorulması gereken bir diğer soru da Yüksek Seçim Komisyonu’nun mücbir sebepler temelinde seçimlerin ertelenmesine karar verip veremeyeceğidir. Anayasa’nın 79. maddesi ve 7062 sayılı Kanun, YSK’nın görev ve yetkilerini tanımlamaktadır. Kanunumuzda seçimler yasal bir süreç olarak tanımlanmış olup, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin görev süresinin sona ermesinden önceki son Pazar günü ve Cumhurbaşkanı seçim günü olarak tanımlanmış olup, altmış günlük sürenin ilk gününden geriye doğru sayılmaktadır. bu, seçimlerin başlangıcı olarak belirlenir;
YSK daseçim sürecindeZenÇin’de yönetimi ve dürüstlüğü ile ilgili işleri yürütme yetkisine sahip olduğunu.“Görüyoruz. Yani seçimin başlangıcı ile bitişi arasında seçimin bütünlüğünü ve düzenini etkileyen mücbir sebep hallerinin ortaya çıkması durumunda, süreci yönetme konusunda A.Ş.’nin çeşitli yetkilere sahip olduğu ileri sürülebilir.
YSK seçim sürecinde istense bile gerçek bir imkansızlık yaratmayan durumlarda yine sandık başına ulaşabilecektir.‘Erteleyecek herhangi bir yetkiden söz edilmemelidir.
Bazı gazeteciler ve hukukçular tarafından dile getirilen YSK’nın mücbir sebepler nedeniyle seçimlerin ertelenmesine ilişkin eski kararları (1976/11, 1966/194 sayılı kararları) da bu kapsamda alınmış kararlar olarak değerlendirilmelidir. Söz konusu kararlar okunduğunda;felaket gşöhretlerinden kısa bir süre sonra veya hemen yapılacak bir seçimr” (Alıntı: Levent Göneç, Türkiye’de Seçim Çatışmaları ve Kararlar, Ankara, 2008, s. 61); dolayısıyla ayrıca Teknik olarak seçim sürecinde ortaya çıkan durumlarla ve seçimlerin yapılması için mali imkânların olmamasıyla bağlantılı oldukları açıktır.. Belirtmek gerekir ki, söz konusu kararların hiçbiri ülke genelinde seçimlerin ertelenmesine yönelik değildir.
Seçim sürecinde talep edilse bile, sandıklara erişim açısından fiilen imkansızlık oluşturmayan durumlarda YSK herhangi bir erteleme yetkisinden söz edemeyecek. Aslında, XXII yüzyıl. Dönem milletvekilliği genel seçimi yurt dışındaki vatandaşların oy hakları kısıtlanarak yapılacağından, eşitlik ilkesine uygun olarak oy kullanabilmeleri için gerekli yasal tedbirler alınana kadar seçimin ertelenmesi talebini YSK memnuniyetle karşılamış; yasal işlem başlatma ve seçimleri erteleme yetkilerinin anayasal koşullarda TBMM’ye ait olduğunu, böyle bir yetkilerinin bulunmadığını belirtti. (Karar No. 701).
Mücbir sebep hallerini değerlendirirken, bu konuda değerlendirmelerin yapıldığı Anayasa Mahkemesi’nin E.2012/30, K.2012/96 sayılı kararlarının dikkatle incelenmesi tavsiye edilmektedir. Bu kararın bir kısmı, Cumhurbaşkanlığı Seçimi Kanunu’nun 5. maddesinin Anayasa’ya aykırılığına ilişkin başvurunun değerlendirilmesine ilişkindir. İlgili 5. madde TBMM’nin savaş nedeniyle seçimin bir yıl ertelenmesine karar vermesi halinde cumhurbaşkanlığı seçiminin de erteleneceğini belirtmektedir. Başka bir deyişle; Anayasa’da belirtilen savaş nedenine göre verilecek erteleme kararının, aynı gün yapılacak yasama ve yürütme seçimleri için de geçerli olması kuralı budur.
Kararın gerekçesinde Anayasa’nın 102. maddesinde yer alan “yenisi seçilene kadar eski cumhurbaşkanının yetkilerinin devam etmesi” kuralı da dikkate alındı. Burada “Savaş veya başka bir nedenle zaruret halinde görev süresi sona eren Cumhurbaşkanı, herhangi bir erteleme kararı olmasa dahi görevine devam eder.” ifadesi kullanılır.
Zımni haller, seçimin başlamasından sonra ortaya çıkan ve seçmenin sandıkla buluşmasını neredeyse imkansız hale getiren mücbir sebep halleridir. Anayasa Mahkemesi’nin Anayasa’nın TBMM’ye vermediği yetkileri devretme kararının kullanılması mümkün değildir ve kararın gerekçesi veya sonucu, TBMM’nin savaş dışında seçimleri erteleme hakkına sahip olduğu değildir. . Anayasa, bu münhasır gücü çok açık bir şekilde bir savaş durumuyla sınırladı.
Şu anda anayasal aday gösterme hakkı kullanılmadığı için seçim tarihi 18 Haziran.‘Süre bakımından üç aylık olağanüstü halin yetki alanına girmiyor. Kısacası olağanüstü hal yetkileri, seçimleri herhangi bir şekilde geciktirmek için kullanılabilecek yetkiler değildir.
Yukarıdaki değerlendirmeler ışığında, 6 Şubat 2023 gecesi yaşadığımız deprem seçim tarihinden sonra, seçim günü veya çok yakın bir tarihte meydana gelmediği için, yukarıdaki süreçlerle ilgili mücbir sebeplerin de ortaya çıkması muhtemeldir. bir kapsam ve YSK buna göre erteleme kararı alabilir.
Seçimlerden bir hafta önce deprem olsaydı bu sebep bizim için önemli olabilirdi. Seçim günü çığ düşmesi, yolların kapanması, insanların giremeyeceği durumlar gibi durumlar akla gelebilir. Askeri bir durum olmadığı için TBMM erteleme yetkilerini kullanamaz.
Seçimin ertelenmesi talepleri değerlendirilirken akla gelebilecek bir diğer hukuki soru da OHAL sürecinin seçimin ertelenmesi için kullanılıp kullanılamayacağıdır. Seçimlerin ertelenmesine izin verilmesinin şartı olan savaş hali, aynı zamanda bir olağanüstü hal idari işlemidir ve olağanüstü halden çok daha vahim bir durumu düzenler. Savaş hali ile ilişkilendirilen yetkilerin olağanüstü hallerde kullanılabileceği söylenemez. En karmaşık acil durum yönetimi prosedürlerine açıkça tahsis edilen yetkiler genişletilemez ve kullanılamaz.
Böyle olmasa bile olağanüstü hal, ilan edilmesine yol açan kriz durumuyla sınırlı bir yetkidir ve kriz bölgesinde işleyen bir kriz anında yürütmeye anayasal hak ve özgürlükleri kısıtlama yetkisi verir. ve krizle ilgili sorunlar. Genel seçimler 11 ili kapsayan olağanüstü hal dışında tüm ülkeyi ilgilendirdiği için olağanüstü halin yetkileri dışındadır. Aday gösterme konusunda anayasal yetkiler kullanılmadığı ve üç aylık olağanüstü hal yetkilerinin dışında kaldığı için seçim tarihi de 18 Haziran olarak belirlendi. Kısacası olağanüstü hal yetkileri, seçimleri herhangi bir şekilde geciktirmek için kullanılabilecek yetkiler değildir.
Peki yaşadığımız sıkıntıdan çıktığımızda YSK’nın düzeni ve görevleri nedir? 7062 sayılı Yüksek Seçim Kurulunun teşkilat ve görevlerine ilişkin Kanunun 6. maddesinin 3. fıkrası, YSK’ya “seçmen listelerinin düzenlenmesi, güncellenmesi, muhafazası ve doğrulanmasına ilişkin usul ve esasları belirleme” yetkisi vermektedir. 298 sayılı “Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Listeleri Hakkında Kanun”un 28. maddesi uyarınca seçmen listeleri, seçmen olan vatandaşları bireysel olarak tanımlayan ve seçmenlerin ikametgahlarını belirleyen ve bilgisayar ortamında saklanan verilerdir. Bu nedenle depremler nedeniyle kaybolmazlar. Ancak güncellenmeleri gerekiyor. YSK, depremin yol açtığı facianın ardından seçime dört ay kala seçmen listelerini güncellemeli, ölenleri listelerden çıkarmalı ve yaşayanların her yerde oy kullanabilmesi için önlemler almalıdır.
İlginizi Çekebilir
- Accenture 19.000 çalışanını işten çıkarıyor
- BALKAN | Finlandiya resmen NATO’nun 31. üyesi oldu
- Google Marketing Platform Günü için geri sayım başladı
- Dünya Bankası: Türkiye’deki en büyük beşinci gıda enflasyonu
- Seçimlere dünya gözüyle bakmak | Haber sitesi PolitikYol
- Bu bir seçim değil, bu bir referandum | Haber sitesi PolitikYol
- BALKAN | Livakovic’in Fenerbahçe’den beklenmedik transferi
- BALKAN | Kuran yakan Paludan’ın çocukları ile cinsel içerikli konuşmaların ses kayıtları var
- İletişim Başkanlığı’ndan “Kızılcık Şerbeti” Açıklaması: Dizinin tepkisel bölümünde yer alan sahnelerde kadına yönelik şiddetin yaşandığı tespit edildi.
- Adana ve Hatay’da deprem | Haber sitesi PolitikYol