Ankara’da 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde 17. Feminist Gece Yürüyüşü’nde Sakarya Caddesi’nde buluştular. Yüksel Caddesi’ne gitmek isteyen kadınlara polis izin vermedi.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde kadınlar Ankara’da Sakarya Caddesi’nde “Feminist Gece Yürüyüşü” düzenledi. Polis, Sakarya Caddesi’nden Yüksel Caddesi’ne geçmek isteyen kadınların geçişine izin vermedi. Kadınlar Sakarya Caddesi’nde yürüdü.
Bine yakın kadının katıldığı yürüyüşte “Depremden etkilenen kadınların yanındayız”, “Hak, hukuk, adalet” gibi sloganların yanı sıra “Ölümümüze sessiz kalan herkes” gibi sloganlar atıldı. .” “Kadınlar var” ve “Hayatı birlikte kuracağız.”
8 Mart’a yıkım, kayıp ve büyük acılarla yaklaştık; Bugün her zamankinden daha fazla dayanışmaya ve yan yana olmaya ihtiyacımız var. Bu yıl Ankara Kadın Platformu’nun düzenlediği 8 Mart eylemi ile feministlerin güçlenmek, dayanışmayı güçlendirmek, acımızı paylaşmak için düzenlediği 17. Feminist Gece Yürüyüşü’nü birleştirdik, ortak olduk, isyanımızı yükselttik, sesimizi yükselttik. Bu yıl heyecanımızla, coşkumuzla değil, öfkemizle, isyanımızla, yüreğimizde taşıdığımız yasla ve ne olursa olsun sönmeyen umudumuzla yeniden sokaklardayız.
Ankara Feminist Gece Yürüyüşü’nde okunan basın metni şöyle:
“DEPREMİ KATLİMA VE BÜYÜK YIKIMA DÖNÜŞTÜRENLERE DÖNELİM”
6 Şubat gecesi yine 7,7 büyüklüğünde bir deprem ve aynı gün meydana gelen 7,6 büyüklüğündeki deprem, Suriye’de ve Türkiye’nin 11 ilinde onbinlerce insanın hayatını kaybetmesine, yüz binlercesinin de yıkılmasına neden oldu. Arama kurtarma operasyonlarında son derece kritik olan ilk 36 saat saray rejimi hareketsiz kaldı ve onbinlerce insan ihmal sonucu hayatını kaybetti. Suriye’de hudut kapılarını kapatarak on binlerce kişinin ölümüne neden oldu ve Suriyeli kadınlar, kız çocukları ve LGBTİ+’larla dayanışmamıza müdahale etmeye çalıştı. Yüzbinlerce insan eşini, çocuğunu, sevdiklerini, evini, köyünü, şehrini kaybetti. Devlet, bilim adamlarının uyarılarını dikkate almamış, kendi kurumlarının hazırladığı raporları görmezden gelmeyi seçmiş, hayattan ve onun siyasi tercihle korunmasından yana tavır almamıştır. Bu nedenle, devletin ataerkil kapitalizmin ortaya çıkmasına izin verdiği bir felaket yaşıyoruz. Egemenlerin ve sermayenin çıkarları ve hırsları için öldürülüyoruz. Ama bilinsin ki, erkek egemen bir devletin üzerimize dayattığı karanlığı dayanışma içinde aydınlatacak, eşit, özgür ve güvenli bir yaşamı kenetlenmiş ellerimizde bir kez daha besleyeceğiz.
İnsan hayatının söz konusu olduğu böyle bir süreçte bile iktidar, ötekileştirici ve kutuplaştırıcı bir dil kullanarak, tekçi siyasette ısrar ederek ve dayanışma örgütleyenleri kriminalize ederek engeller yaratmıştır. Yetmedi, yükseltenlere kayyum atayarak dayanışmayı yok edebileceğini düşündü. Biz kadınlar asla unutmayacağız. Depremi katliama ve büyük yıkıma çevirenlerden hesap soracağız.
Şehirler, köyler, kasabalar başımıza yıkılırken bu felaketten en çok kadınlar, çocuklar, LGBTİ+ ve mülteciler zarar gördü. Biliyoruz ki her fırsatta LGBTİ+’lara zulmederek kin ve cinsiyetçilik körükleyenler, deprem bölgelerinde aynı tekçi ve ayrımcı anlayışta ısrar ederek kapsayıcı bir şekilde tüm topluma hizmet etmeyeceklerdir.
En temel insan haklarından biri olan barınma hakkından yoksun bırakılan ve deprem anında bile ayrımcılığa uğrayan kadınlar, evlerinde sağlıksız ve insanlık dışı koşullarda kendilerine dayatılan bakım işlerinden fazlasını yaparak yaşam mücadelesi veriyor. Çadır koşulları. Tuvaleti ve banyosu olmayan yerde sağlıktan söz edilebilir mi? Kadınlar ihtiyaçlarını açık alanda, güvenlikten yoksun bir ortamda karşılamak zorunda kalıyor. Yardımların dağıtımı sırasında erkeklere taleplerini iletmek zorunda kalıyorlar ya da dile getiremedikleri için ihtiyaçlarını karşılayamıyorlar.
“GÜNDEM DEĞİŞİR AMA KATİLLER DEĞİŞMEZ”
Gündem değişir ama katil değişmez. Sadece harap olmuş şehirlerde değil, bu coğrafyanın tamamında erkek şiddeti, gücünü yönetenlerin elinden alarak artarak devam ediyor. Cezasızlık mayalanmaya devam ediyor, adaletsizlik devam ediyor.
“YÜZLERCE ÇOCUK BÖLÜMLERE TESLİM EDİLDİ”
Halihazırda kadınlar için yetersiz olan sığınma evleri ve şiddeti önleme mekanizmaları, depremler nedeniyle devletin gündeminden tamamen kaybolmuştur. Bekar kadınlar, LGBTİ+ kadınlar ve mülteci kadınlar daha fazla şiddete maruz kalıyor ve yaşam hakları gasp ediliyor, ev ve barınak bulamadıkları için sokaklarda ölüyorlar. Kadınlar erkeklerle aynı yerde kalmaya zorlanmakta, deprem bölgesinde ve göç ettikleri yerlerde boşanıp istismar edilmekte, tehlikeli koşullarda taciz ve erkek şiddeti, ayrıca çocuk istismarı haberleriyle baş başa bırakılmaktadır. öne çıkıyor. Yüzlerce evlat devlet eliyle tarikatlara teslim edildi. Kadın çadırları, sığınma evleri ve şiddet karşıtı mekanizmaların kurulmasını şiddetle talep ediyoruz.
Kadınlar, ataerkil kapitalizmin yanı sıra, kötü hükümet kararlarıyla derinleşen ekonomik krizin sonuçlarını da üstleniyor. İşsizlik, güvencesizlik, kayıt dışı istihdam ve yoksulluk artıyor. Kadın istihdamı her geçen gün azalırken, kadın emeği görünmez hale gelirken, depremle birlikte tüm kadınları çok daha zor günler bekliyor. Engelli kadınların var olma koşulları ve en temel ihtiyaçları hiçe sayılıyor. Yoksulluktan en çok muzdarip olan kadınlar, hayatta kalma mücadelesi vermek zorundadır.
“KADINLAR DEMOKRATİK POLİTİKADAN DIŞLANDI, HEDEF İŞARETLENİYOR”
Kadınlar demokratik siyasetten tasfiye ediliyor, baskılara uğruyor, Kürt kadın siyasetçiler hapse atılıyor, siyasetten uzaklaştırılıyor. Siyasi tutukluların ailelerinden ve sevdiklerinden haber almasına izin verilmiyor. Birçok hasta kadın mahpus, sağlıklı yaşam hakkı ihlal edilerek cezaevlerinde sağlıksız koşullarda ölüme terk edilmektedir.
2022 yılı 6 yaşında evlenen bir kızın kötü muamele görmesi ve en az 387 kadının katledilmesiyle kapandı. Arkasında ataerki olan AKP iktidarı, kadınları ve LGBTİ+’ları yok saymanın da ötesine geçerek yok edilmesini meşrulaştırmaya çalışıyor. İktidar, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilerek bizi susturacağını, yargıya el koyarak gözümüzü korkutacağını sanıyor ama bu yanlış. Haklarımızdan bahsetmenin bile yasaklandığı bu baskıcı rejime boyun eğmiyoruz. Sesimizi daha da yükseltiyor, dayanışmamızı daha da güçlendiriyoruz.
Biz kadınlar, başta yaşam hakkı olmak üzere, özgürlüklerimizi, anayasal güvencelerimizi, devlet rantından ve kadın düşmanı siyasetten, kadın bedenine yönelik kürtajı yasaklayan, kadının kendi bedeniyle ilgili kararlarını hiçe sayan saldırılardan savunacağız.
“Diyanet’e Karşı Sokaklardayız”
Dinin ataerkil ve tekçi bir yorumunu tüm topluma dayatan Diyanet’in Aile Bakanlığı ile işbirliği yaparak sosyal politika alanında izin vermesini kabul etmiyoruz. Kadın, LGBTİ+ ve çocukların hayatını tehdit eden, küflü fetvalarla toplumsal ortamımızı zehirleyen, din ve inanç özgürlüğü ile düşünce ve ifade özgürlüğünü ihlal eden Diyanet’e karşı sokaklardayız.
Bütün dünyadan; Suriye’de, Rojava’da, İran’da, Ukrayna’da ve sayamadığımız her coğrafi bölgede göçe zorlanan, savaşlardan ve yıkımlardan etkilenen her dilden, her ırktan, her mezhepten kadın, LGBTİ+, mülteci kadın olarak geri dönüyoruz. dünya Taleplerimizle sokaklardayız.
Eşbaşkanlığımızı gasp etmek isteyen saray ve emanet rejimine, İstanbul Sözleşmesi’ne, kürtaj hakkına ve binbir emekle ve pahasına elde ettiğimiz daha nice kazanımlara karşıyız. Erkeklerin bedenimize ve cinselliğimize hükmetmesine izin vermeyeceğiz. Çocuklara, yaşlılara ve hastalara yönelik bakımı yok eden ataerkilliğe ve erkek devlete karşı savaşmaya devam edeceğiz. Kadın mücadelesinin ürettiği tüm bilgi ve değerleri yok etmek, kendi gerici erkek zihniyetini kurumsallaştırmak isteyenlere izin vermeyeceğiz.
25 yıldır ataerkilliğe ve toplumsal adaletsizliğe karşı mücadelesi kriminalize edilen Pınar Selek’in yine bir siyasi kumpasla beraat kararına karşı 31 Mart’ta görülecek duruşmada Pınar Selek’e destek olacağımızı buradan duyururuz.
Buradan haykırıyoruz, bize yönelik her türlü şiddet ve zorbalığa karşı dayanışmamız yeniden büyüyor. Feminist başkaldırımızla birlikte bu ataerkiyi var gücümüzle yıkacağımızı tekrar tekrar haykırıyoruz. Erkek devletinin, erkek adaletinin ve erkek düzeninin, birbiri içinde güç kazanmanın, birbirimizi diri diri kollamanın, kollamanın ve desteklemenin tüm enstrümanlarını yok edeceğiz!
Yaşasın kadın dayanışması!
Yaşasın feminist mücadelemiz!
İlginizi Çekebilir
- Geleceğin Partisi Genel Başkanlık Divanı “Cumhurbaşkanı Adayı” Gündemiyle Toplandı
- BALKAN | 2022’yi kutlayan sporcular
- Türkiye’nin üzerinde hayalet dolaşıyor! – bir
- IKEA İç Mekan Hava Kalitesi Sensörü: Rüzgar çarpması
- BALKAN | Türkiye’nin Atina Büyükelçisi Erciyes’in DEİK Yunanistan İş Konseyi’ni Ziyareti
- Microsoft, GPT-4 Tabanlı Yardımcı Pilotu Tanıttı
- İYİ Partili Koray Aydın: Masadan kalkmak diye bir şey yok
- BALKAN | Geçen yıl AB’ye yasa dışı giriş, 2016’dan bu yana en yüksek seviyesine ulaştı
- Türkiye deprem sonrası yaralarını nasıl saracak?
- güçlü kadın güçlü cumhuriyet | Haber sitesi PolitikYol