Cumhurbaşkanı Erdoğan: Türkiye’de faili meçhul suçlulara ve tehditlere yer yok

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Bu Türkiye’de faili meçhul suçlulara ve tehditlere yer yok. Bu, vatandaşlarının hak ve özgürlüklerinin aynasını, vatandaşlarının güvenliğinin aynısını sağlayabilen Türkiye’dir” dedi.

Erdoğan, bugün Diyarbakır Kışla Caddesi’nde bin 432 konut ve 17 dükkânın temel atma törenine ve anahtar teslim inşaatına katıldı. Törene MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve HÜDAPAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu da katıldı. Anahtarları teslim almaya gelen ailelerin yanındaki çocuklara kendi cebinden 200 lira dağıtan Erdoğan, şunları söyledi:

“AŞIMIZI, EKMEĞİMİZİ ARAYAN BUydu. ÖĞRENİN, BÜYÜYÜ ÖĞRENİN”

“Diyarbakır’ın büyük şairi Ahmed Arif ne diyor? – Bunlar engerekler ve çıyanlar. Aşımıza, ekmeğimize göz dikenler bunlar. Onları tanıyın, tanıyın ve büyüyün.” Diyarbakır 40 yıldır gözü ekmeğine bakanlarla birlik ve kardeşliğini sürdürmek için mücadele ediyor. Geçmişte bu şehre ve sakinlerine karşı herhangi bir suç veya zulüm oldu mu? Tabii ki oldu. Diyarbakır’ın eski cezaevi de bunun tanıklarından biri değil mi? Ama hayatını, işini, servetini, ekmeğini, özgürlüğünü ve çocuklarının haysiyetini arayarak hesaplarını yapmaya çalışanların zulmü daha acımasız, daha ilkesiz, daha ahlaksız. Diyarbakır’da kardeşlerim, Kürt kardeşlerim sokaklara dökülüp maalesef 51 yavrumuzu öldürmediler mi? Bu köy nerede? Çocuğumuz Yasin Byoryu’ya eziyet etmediler mi? Bu yavruların yanından arabalarla geçip eziyet etmediler mi? Kürt falan değiller, onlar katil, katil. Bunlar terörist. 14 Mayıs’ta bu teröristlere gerekli dersi vermeye hazır mıyız? Sana inanıyorum.

“ÇÖZÜM SÜRECİNDE GALİDER ZEHİRİ İÇME BEDELİNE ULAŞTIK, UZATTIĞIMIZ ELİMİZİ ISIRMADIK, AÇIK KALBİMİZE HANÇER SAKLAMAYA ÇALIŞMADILAR”

Diyarbakır hiçbir zaman onların sorunu olmadı. Diyarbakır’ın acısı, sıkıntısı, talebi yoktu. Söyledikleri bu tuhaf şeylerin asıl kimliği, bedelini ödeyenlerin Türkiye’ye karşı kullandıkları bir suikast ordusu olmalarıdır. Ellerine düşenin menfaati için halkına, toprağına silah doğrultan birine başka nasıl denir? Öyle olmasaydı baldıran zehri içerek yürüttüğümüz çözüm sürecinde uzattığımız elimizi ısırmaz, açık yüreğimize hançer saplamaya kalkışmazlardı. Diyarbakır’da derdi olanlar, Kürt kardeşlerimizin hak ve hukukuna sahip çıkanlar silahlarını bırakıp bu ülkenin ayrılmaz bir parçası olarak ortak geleceğimizde yerlerini alacaklardır. Ama yapmadılar. Çünkü böyle bir iradeyi kullanma yetkileri yoktur. Onlara verilen görev, emperyalizmin hizmetkarı olmaktır. Bu ülkeye, bu millete ve değerlerine düşman olan, oylarıyla Meclis’e ideolojik sapkınlıklar gönderenler Diyarbakır’a hizmet etmeye kalkabilir mi? Kandil’den Kemal Bey’e destek olacaklardı. Oradan talimat veriyorlar. Kürt kardeşlerimi bu şekilde kandıracaklarını sanıyorlar. Buna inanıyor musun? Diyarbakırlı annelerimin bebeklerini dağda kaçırmadılar mı? Kandil’deki yavru yavrularımızı kaçırmadılar mı? Orada zehirlendiler mi? Peki, 14 Mayıs’ta onlara tarih dersi vermeye hazır mıyız? Üstelik gidip Diyarbakır’a ve bu ülkedeki Kürt kardeşlerime en çok eziyet eden tek parti faşizminin temsilcisi CHP’nin düzenlediği masaya oturtuldular. Diyarbakır’a ve 80 ilimize halkımızdan, devletimizden ve hükümetimizden başka kimsenin yardım edemeyeceğini hep birlikte yaşadık ve gördük. Hiçbir ayrım gözetmeksizin sadece bu ülkenin insanları ve çocuklarımızın geleceği ile ilgileniyoruz. Bizim topraklarımızda başarısız oldukları oyunu, Irak’ta başarısız oldukları oyunu tekrar etmeye çalışanlar bugün varlar, yarın olmayacaklar. Ama biz burada gördüğünüz gibi sonsuza kadar bu coğrafyada kardeşçe yaşamaya devam edeceğiz.

“İNSANLARIMIZIN GELECEĞİNDE BEYAZ NEDENLERİN SOKAKLARA, KANLI EVLERİN DAĞLARA BAKTIĞI BİR TÜRKİYE FOTOĞRAFININ YERİ OLMAYACAK VE OLMAYACAK”

Milletimizin istikbalinde, sokaklarında Beyaz Toros dağlarının, eli kanlı suçluların kol gezdiği sokaklarında Türkiye fotoğrafına yer kalmayacaktır. Vesayetin sivil siyaseti kurşuna dizdiği Türkiye’yi nasıl kabul etmiyorsak, PKK’dan FETÖ’ye terör örgütlerinin siyaset yürüttüğü Türkiye’yi de asla kabul etmeyeceğiz. Temel hakların yok sayıldığı Türkiye’ye nasıl karşı çıkıyorsak, bölücü bir örgütün milleti yorduğu Türkiye’ye de öyle katılmayacağız.

Bu Türkiye’de faili meçhul cinayetlere ve tehditlere yer yok. Bu, vatandaşlarının güvenliği kadar hak ve özgürlükleri de sağlayabilen Türkiye’dir.

Bu ülkenin tüm insanlarının hayallerini somutlaştıran yeni, sivil, özgürlükçü bir anayasayı hep birlikte oluşturalım. Bu Diyarbakır dahil tüm Türkiye’ye bir çağrıdır. Bu, 85 milyonun tamamına bir çağrıdır. Bu çağrı kendisinin ve çocuklarının geleceğinden endişe duyan herkese sesleniyorum.”

İlginizi Çekebilir