Cumhurbaşkanı neden hakaretten ceza almıyor?

Sayın Kılıçdaroğlu, Türk Ceza Kanunu’nun 299. maddesinde düzenlenen Cumhurbaşkanı’na hakaret suçunu kaldıracaklarını söylerken çok netti. Çünkü kendisi AİHM tarafından kınanan madde yürürlükten kaldırılacak.

Gücün zirvesindeki insanları övmeye dünyanın her yerinde izin verilir.

Çin’de, Kore’de, Rusya’da Komünist Partiyi, Putin’i, Kim Jong-un’u istediğiniz kadar övebilirsiniz.

Ama sadece demokrasilerde hükümetin tepesindeki insanları eleştirebilirsiniz.

Türkiye’de son on yıllarda sürekli olarak düşündüğümüz gibi, sandık kendi başına bir demokrasi kriteri değildir.

Elbette sandık demokrasinin standartlarından biridir.

Ama demokrasi aynı zamanda o sandıktan çıkanların yaptıkları hataların hesabını her zaman vermeye hazır olmaları demektir.

Dolayısıyla basın özgürlüğü, ifade özgürlüğü, iktidardakileri eleştirme özgürlüğü çok önemli.

Bunların olmadığı yerde, bu dünyanın güçlüleri hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

AKP’nin iktidarda olduğu 20 yılı aşkın süredir bu konuda çok yol kat ettik.

Hükümeti eleştirmek suç olarak görülmeye başlandı.

Dünyada bir cumhurbaşkanına hakaretten en çok dava açılan ülkeyiz.

Son 7-8 yılda 200 binden fazla kişi muayene oldu. Yaklaşık 50.000 kişi cumhurbaşkanına hakaretten yargılandı.

Yıllar geçtikçe “hakaret” eşiğinin kademeli olarak düşürüldüğünü gördük.

Erdoğan’ın şahsına yönelik sert eleştirileri başlangıçta “hakaret” olarak algılanırken, yavaş yavaş ve hızla tüm siyasi eleştiriler bu tanım kapsamına girdi.

Bu durumlarda, daha en başından büyük bir tutarsızlık vardır.

Bir yanda bir gazeteci, bir yazar, sıradan bir vatandaş oturuyor; Öte yandan, Cumhurbaşkanı yardımcıları…

Bu “güçler dengesi”ndeki büyük eşitsizlikler kolayca kanaate dönüşüyor.

Türkiye’deki bu durum başından beri Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarına aykırıydı…

AİHM, iktidardakilerin eleştiriye sıradan insanlardan çok daha açık olması ve sert eleştirilere bile tahammül etmesi gerektiğini söylüyor.

İktidardakilerin bilinçli ve gönüllü olarak kendilerini tüm eylem ve işlemlerinin eleştiriye tabi tutulacağı bir konuma getirdiklerini ve her zaman toplumun denetimi altında olduklarını savunur.

Yani bir gülü seversen dikenine katlanırsın; Güç istiyorsan her türlü eleştiriye açık olacaksın…

Demokratik bir toplumda, devlet başkanları, hükümet başkanları, iktidar sahipleri, sıradan vatandaşlardan daha fazla eleştiriye karşı korunamazlar. Türkiye’nin demokrasi yolunda atacağı önemli adımlardan biri bu maddeden kurtulmak olacaktır.

Türkiye’nin Sayın Erdoğan’a hakaretten ilk mahkumiyetlerinden biri, Sayın Erbil Tusalp’ın başbakanken kendisine yaptığı eleştiriler nedeniyle tazminat ödemeye mahkûm edilmesiydi.

Erbil Tusalp, Erdoğan’la sert bir şekilde alay etti ve bunun sonucunda tazminat ödemek zorunda kaldı.

Herhangi bir ceza davası olmadığına dikkatinizi çekerim, Tusalp’a karşı açılan özel hukuk davasıdır. AİHM Türkiye’yi bu tazminata mahkum etti. Yetkililer hiciv dahil her türlü eleştiriye katlanmak zorunda” dedi.

Tusalp’ın o gün kullandığı sözleri Erdoğan’a karşı kullanmaya kalkarsanız ertesi gün gözaltına alınır, tutuklanırsınız.

Türkiye, tüm Avrupa Konseyi ülkeleri arasında cumhurbaşkanına “hakaret etmeyi” ayrı bir suç olarak kabul eden birkaç ülkeden biri.

Nasıl bilebiliriz?

Eski Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy’yi sert şekilde eleştiren bir vatandaşın açtığı davada Fransa’nın savunmasından öğreniyoruz.

Havaalanındaki Fransız vatandaşı, en masum çevirisi “Defol, seni zavallı aptal” olabilir (Casse toi pov’con) Pankartı açtığı için 30 Euro para cezasına çarptırıldı.

Fransa AİHM’deki savunmasında, cumhurbaşkanına hakaret suçunun kendi ülkelerine özgü olmadığını, İspanya, İtalya, Hollanda, Polonya ve Türkiye’nin bu konuda cezai hükümleri olduğunu belirtti.

Bu yasaların bu ülkelerde pek uygulanmadığını biliyoruz. Fransa da bunun için 30 avro cezaya çarptırıldı. AİHM, demokratik bir toplumda devlet başkanlarının kendilerine yöneltilen açıklama ve eleştiriler nedeniyle ek bir “koruma” hakkına sahip olmayacağını vurguladı.

Türkiye’nin “Cumhurbaşkanına hakaret” konusunda kornanın “zırt” dediği yer, Vedat Çorlu – Türkiye davasıdır. AİHM bu davada fiilen Türk Ceza Kanunu’nun Cumhurbaşkanı’nı Cumhurbaşkanı’na hakaretle suçlayan 299. maddesini de taramış ve sorunun maddenin yazış şeklinden kaynaklandığını belirtmişti.

AİHM, iktidardakilerin eleştiriye sıradan insanlardan çok daha açık olması ve sert eleştirilere bile tahammül etmesi gerektiğini söylüyor.

Şorli v. Türkiye, Türk Ceza Kanunu’nun 299. maddesinden hüküm giydi. AİHM, bu madde değiştirilmeden sorunun ortadan kalkmayacağını açıkça belirtmiştir.

Ben bu yazıyı yazarken Türkiye’nin hangi köşesinde yeni bir “cumhurbaşkanına hakaret” davası hazırlanıyor, hangi gerekçeyle bilinmiyor.

Ancak bu davada kullanılacak olan maddenin kendisi zaten mahkum edildi …

Bu nedenle Sayın Kılıçdaroğlu’nun Türk Ceza Kanunu’nun 299. maddesinde düzenlenen Cumhurbaşkanı’na hakaret suçunu kaldıracaklarını söylemesi çok isabetlidir.

AİHM tarafından kınanmış bir madde yürürlükten kaldırılacak.

Demokratik bir toplumda, devlet başkanları, hükümet başkanları, iktidar sahipleri, sıradan vatandaşlardan daha fazla eleştiriye karşı korunamazlar.

Türkiye’nin demokrasi yolunda atacağı önemli adımlardan biri bu maddeden kurtulmak olacaktır.

İlginizi Çekebilir