Dar alanda kısa paslar: seçimlere doğru Türk-Rus ilişkileri ve Azerbaycan

Bütün süreç, Ankara’nın seçimler öncesi Rusya’dan alabileceği ve seçimlerde kullanabileceği çıkarları artırmak için adımlar attığını ve atacağını gösteriyor. Başarılı olup olmadığını görmek için birkaç haftamız daha var ama Rusya, Erdoğan’ın seçimi kesin olarak kazanacağına ikna olmuş değil.

Kum saati Türkiye’de seçimler yaklaşıyor. Önümüzdeki birkaç günün sonunda ve her koşulda Türk-Rus ilişkileri, bazen tekrar olarak gördüğümüz ama bambaşka bir şekilde gelişen hayatın kendisi gibi dönüşecek. Bu konudaki son yazım, yine PolitikYol’da yayınlanan 12 Mart tarihli “Rusya’nın Gözüyle Türkiye’de Seçimler” idi. Şimdi son günlerde hem açık hem de halka kapalı gelişen Moskova-Ankara hareketini değerlendirmek gerekiyor.

Birincisi, geçen hafta Putin, Rusya’nın dış politikasının güncellenmiş bir konseptini onayladı. Türkiye’nin de “İslam dünyası” adı altında kendine yer bulduğu bu kavramın detayları bu yazının konusu olmayacak, karşılıklı ilişkiler bağlamında Türkiye, Suudi Arabistan ve Mısır ile ilişkilerin güçlendirilmesine dikkat çekilecektir. faiz.

Mart ayının son günlerinde İbrahim Kalın, Moskova’ya giderek Putin ile görüştü. Bu görüşme yaklaşık bir hafta sonra belli oldu. Kremlin sözcüsü Peskov’a göre, görüşmede Akkuyu nükleer santrali ve açılış töreni ele alındı.

3-4 Nisan tarihlerinde Moskova’da dört ülkenin dışişleri bakan yardımcıları Suriye’deki durumu görüşmek üzere bir araya geldi. Ardından Dışişleri Bakan Yardımcıları Grushko ve Burak Akçapar, ticari ve ekonomik ilişkiler ile ortak enerji politikasını görüşmek üzere bir araya geldi.

6-7 Nisan tarihlerinde Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov Türkiye’yi ziyaret ederek mevkidaşı Mevlüt Çavuşoğlu ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile bir araya geldi. Ankara’da Çavuşoğlu ile ortak basın toplantısı düzenledi. Bu sefer konu başlıkları Ukrayna, Suriye, Akkuyu ve Tahıl Anlaşması idi.

Ankara seçimlerden önce Akkuyu’yu açacak. Açılışa Putin’in bizzat katılması için çaba gösteriliyor. Kremlin, daha önce Putin’in olası bir ziyaretiyle ilgili muğlak açıklamalar yapmış, ardından Rusya’nın açılışa üst düzeyde katılacağını söylemişti. Diğer bir seçenek ise Putin’in video konferans yoluyla açılışta yer alması.

Mart ayında Türkiye’nin yaptırımlı malların Rusya’ya geçişini durdurduğu haberleri gelmeye başladı ve Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Alexei Yergov bile sorunların varlığını kabul etti. Yine aylardır devam eden bir süreçte Ruslar Türkiye’de geçici oturma izni almakta zorlandılar. Bu nedenle birçok Rus Türkiye’yi terk ederek üçüncü ülkelere gitmek zorunda kaldı.

Ancak tüm bu süreç, Ankara’nın seçimler öncesi Rusya’dan alabileceği ve seçimlerde kullanabileceği menfaatleri artırmak için adımlar attığını ve atacağını gösteriyor. Bunun başarılı veya yeterli olup olmayacağını görmek için birkaç haftamız daha var, ancak Rusya’nın Erdoğan’ın seçimi kazanacağına kesin olarak ikna olmadığına dikkat edilmelidir.

Millet İttifakı’nın bazı hamlelerini görmek gerekiyor. Kılıçdaroğlu’nun ABD-AB eksenindeki müzakerelerini Rusya ve ortaklarına yayacağı bir girişim, Rusya’yı seçim öncesi durumunu yeniden gözden geçirmeye zorlayabilir.

Böyle bir durum söz konusu olsaydı bugüne kadar yaptıklarına ek olarak Esad’ın görüşme talebini reddetmesini de tersine çevirebilir veya çeşitli vesilelerle sürecin en baskın aktörlerinden biri haline gelebilirdi. Rusya ile ilgili olarak, yaşananları, tamamen ayrılmadığı, kendini hissettirdiği, ancak kafadan atlamadığı bir durum olarak tanımlayabiliriz.

Şu anda Milletler İttifakı’nın bazı eylemlerini görmek gerekiyor. Kılıçdaroğlu’nun ABD-AB eksenindeki müzakerelerini Rusya ve ortaklarına yayacağı bir girişim, Rusya’yı seçim öncesi durumunu yeniden gözden geçirmeye zorlayabilir.

Aslında seçim sürecine dahil olmaya daha istekli bir ülke olan Azerbaycan hakkında birkaç söz söylemek gerekiyor, oradaki detaylar bizi çıkışa götürecektir.

Son yıllarda Aliyev-Erdoğan ilişkisi ve bu ilişkinin meyveleri, iki ülke liderliğini bireyler ve kurumlar arasında farklı şekillerde birbirine bağlamıştır. Bu bağlantı, iki ülkenin yönetici çevreleriyle işleyen ve birbiri var oldukça büyüyebilen kişisel bir bağlantıdır. Bu, bir güç devri olasılığı tarafından engellenecektir.

Bu nedenle geçen hafta Aliyev’e yapılan son TOGG aktarımı, Selçuk Bayraktar’ın Aliyev’le görüşmesi ve Aliyev’in Erdoğan’a açık ve kapalı desteği Azerbaycan’ın geldiği noktayı açıkça gösteriyor.

İlginizi Çekebilir