İnovasyonun değer katan inovasyon anlamına geldiğini hatırlayalım. Bugün sizlere kabiliyetleri ve vizyonları ile örnek teşkil eden kamu kurumlarının, inovasyon merkezlerinin üç liderini tanıtacağım: Cerrahpaşa Modelleme Araştırma Merkezi (döküm), Üsküdar BİLSEM ve Validebağ Araştırma Parkı…
CERRAHPAŞA TASARIM SİMÜLASYON ARAŞTIRMA MERKEZİ (DÖKÜM)
Birkaç yıl önce İstanbul Üniversitesi ikiye bölündü ve bazı fakülte ve yüksekokullar İstanbul Cherrahpaşa Üniversitesi adıyla ayrı bir üniversite haline geldi. Rektör Prof. Dr. Nuri Aydın, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Erol İnce ile birlikte İSTKA’dan aldıkları destekle bu önemli tasarım merkezinin oluşmasına öncülük ettiler. Kuruluşların çığır açabilmesi için üst düzey yöneticilerin ileri görüşlü olması gerekir. Sağlık inovasyon ekosisteminden uzun yıllardır tanıdığımız son derece başarılı kardeşimiz Batukhan Yolk’u ve yenilikleri içselleştirmiş bir grup değerli eğitimciyi bu merkezi oluşturmak için görevlendirdiler. Ziyaretimizde gördüğümüz gibi bu ekip arasındaki sinerji merkeze de yansıdı ve ortaya çok başarılı çalışan seçkin bir yapı çıktı.
Batukhan genç ama çok tecrübeli. Meraklı, yenilikçi, yardımsever, alçakgönüllüdür. Onu tanıyan ve sevmeyen yoktur diyebilirim. Yüksek insani değerlerin yanı sıra dijital sağlık teknolojilerinin her alanında deneyim sahibi bir uzman; Kanaatimce, ülkemizde onun gelişmişlik düzeyindeki insan sayısı, eldeki parmak sayısından daha azdır. Tıbbi biyolog Prof. Dr. İlhan Onaran, biyofizikçi Prof. Dr. Semra Özdamar, plastik cerrahi doçenti. Dr. Ziyaretimiz sırasında Anıl Demiröz ile tanıştık ve çok iyi arkadaş olduk.
Cherrahpasha Çocuk Cerrahisi Kliniği, dünya çapında başarılı ve yenilikçi bir kliniktir. Burada hocalar, özellikle prof. Dr. Sinan Selair, Batukhan’ı her zaman desteklemiş ve hem gelişmesine hem de birçok güzel projenin ortaya çıkmasına katkıda bulunmuştur. Batukhan’ın CAST’ı yaratmaya başladıklarındaki heyecanını hala hatırlıyorum. Ne de olsa son günlerde Ecz. Sefa Mumay, Prof. Omrum Ergüven ve diğerleri Şevval Karadağ ile onu ziyarete gittik. Fotoğrafta çok genç görünüyoruz değil mi? Hayır, bizden sonra merkezi ziyaret eden Kültür Koleji araştırma topluluğuna bakıyorsunuz.
Cerrahpaşa ile ilişkilendirilen merkezin temel amacı tıp ve teknolojiyi birleştirmektir. Örneğin, temel bilimler, bir biyoyazıcı kullanarak hücresel yapılar üzerinde araştırma yapar.
Bu tür merkezler sadece ait oldukları kuruma çeşitli hizmetler sunmakla kalmaz, aynı zamanda çocuk ve gençlere bilim ve tıbbın güzelliğini aşılarlar. Merkezin temel amacı tıp ve teknolojiyi birleştirmektir. Örneğin, temel bilimler, bir biyoyazıcı kullanarak hücresel yapılar üzerinde araştırma yapar. Aşıların ve yenilikçi tedavilerin keşfinin ancak derin temel bilimsel araştırmalar ve bunun COVID-19 ile mücadeledeki önemi ile mümkün olabileceğini gördük. Merkez aynı zamanda klinik bilimlere karmaşık vakaların modellenmesinde veya bir hastanın ihtiyaç duyacağı cihazların veya protezlerin prototiplenmesinde benzersiz bir avantaj sağlıyor. Açıkçası, geliştikçe, tüm disiplinlere çok çeşitli şekillerde fayda sağlayacaktır.
Örneğin, çene kemiğinde büyük bir tümörü olan bir hastaya nasıl ameliyat yapılacağı ve tümör çıkarıldıktan sonra hangi onarımların yapılması gerektiği konusunda cerraha bilgi verirler. Bunu, x-ışınlarından gelen görüntülerin üç boyutlu görünmesini sağlayarak yaparlar. Kan damarları ve sinirler gibi tümörün hangi hayati yapıları emdiğini gösterirler. Üstelik 3 boyutlu yazıcıdan çıkarıp cerrahın hastanın önündeymiş gibi üzerinde çalışabilmesini sağlıyorlar. Merkezde Batukhan gibi tasarımcı ya da matbaacılığa ilgi duyan gençler var; İşlerini çok sevdikleri belli oluyor.
Cerrahpaşa Acil Durum merkezinin yanında. Dış kapıdan girer girmez üzülürsünüz; çünkü eskiden gördüğünüz binalar artık yok! 1987 yılında İstanbul’a atandığımda, Çocuk Cerrahisi Kliniği’ndeki arkadaşlarımı ziyarete gittim. Hacettepe’nin dayanıklı betonundan sonra binanın kalitesizliği hemen dikkatimi çekti. Yani o zaman bile binalar güvensizdi. Yani hastanenin inşaatı bitince eski Şişli Etfal binası gibi bina da fiilen bitecek! Bunun sorumluları ne bu dünyada ne de ahirette ışık görmesin. Başka bir şey de neredeyse 35 yıl kaybetmek.
Bence sadece devlet Çerrakhpaşa’yı ayağa kaldırmamalı. Başarılı ve çok iyi sonuçlar elde eden Çerrahpaşalı birçok ünlü doktor var; İyileştirdikleri hastalar var. Cherrakhpash’ın inşası sırasında bu insanların bir yardım kampanyasına katılmaları gerekiyor. Özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nde, mezunlardan veya hayırseverlerden gelen bağışlar, büyük üniversiteler ve hastaneler için en önemli gelir kaynağıdır. Ülkemizde fonlar ve devlet üniversiteleri böyle bir yardım almıyor. CAST gibi çok yönlü fayda sağlayacak merkezleri sadece rektör ve üst yönetimin değil, tüm camianın sahip çıkması ve desteklemesi gerektiğini düşünüyorum.
Üsküdar BİLSEM’in nice mucit, müteşebbis ve sanatçı yetiştireceğine şüphe yoktur. Üstün zekalı ilkokul öğrencileri, zeka ve genel yetenek ile resim ve müzikte özel yetenek sınavlarına girerek, doktoralı öğretmenlerin rehberliğinde atölyelerde yetiştiriliyor.
Üsküdar’ı bilseydim
Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı Bilim ve Sanat Merkezleri (BİLSEM) eğitim alanında bir Türk buluşu! Hiç şüphe yok ki birçok mucit, girişimci ve sanatçı buradan çıkacaktır. İlkokul 1-2-3. sınıflardaki yetenekli öğrenciler, zeka ve genel yetenek sınavları ile resim ve müzikte özel yetenek sınavlarını geçerek, özel olarak seçilmiş yüksek lisans veya doktora öğrencileri tarafından atölyelerde yetiştirilmektedir. Bu eşsiz okullar hafta içi ve cumartesi günleri 16:30 – 19:30 saatleri arasında açıktır. Bahçeşehir Tıp Fakültesi’nden bilim insanı seçimi için yapılan proje yarışmasında gösterdikleri başarı ile mezunları dikkatimi çekti.
Üsküdar’da öğretim üyesi olan Ahmet Yüksel Özemre Bilim ve Sanat Merkezi, Yenilikçi Hemşireler Derneği’nin geçen yıl düzenlediği Mucit Çocuklar yarışmasında en başarılı okul seçildi. Dernek Başkanı e.Eliz Doğan Meriç’i ziyaretimiz sırasında okul müdürü Hanımzer Aslan ve tasarım öğretmeni Çiğdem Önder ile tanıştım ve bunun sebebini anladım. Merkezin yapay zeka, biyoloji, kimya, nükleer fizik, sosyoloji, müzik, robotik, coğrafya, edebiyat ve tasarım atölyeleriyle gurur duyduk. Çocuklarımızın tasarımlarının Türk Patent Enstitüsü’nden tescil belgeleri, duvarda asılı beyaz önlükler, tahtada okuduğumuz hayaller gözlerimizi yaşarttı.
Birçok yarışmada başarı elde ederler ama bunlarla da yetinmezler. Şimdi hedefleri bir biyoteknoloji ve nanoteknoloji atölyesi açmak. Bunları devlet pahasına kurmak elbette kolay değil. Umarım bu yazı laboratuvar ekipmanları ve uzman desteği için faydalı olur. İyi niyetli arkadaşlarımın, çok genç yaşta inovasyon liderleri yetiştirmeye başlayan böylesine mükemmel kurumlara ve idealist çalışanlara kayıtsız kalmayacaklarına eminim.
Validebağ’daki araştırma merkezine mutlaka gidip Ayşe Neriman ve Yasemin’i görmelisiniz. Yanlış anlamayın Aishe Neriman, DNA ve RNA çıkarma robotu; Yasemin DNA kütüphanesi hazırlama robotu!
ARAŞTIRMA PARKI VALİDEBAĞ
Tıp Bilimleri Üniversitesi gibi dünya tarihinde bir ilk olan çok büyük bir kurum oluşturduğumuzda tüm akademik camia gibi ben de şüphelerimi dile getirdim. Ancak insanlarımız o kadar becerikli ve çalışkan ki, sistemin veya yönetimin yarattığı sorunları bir şekilde aşmayı başarıyorlar. Üniversite Deneysel Tıp Uygulama ve Araştırma Merkezi (DETUAM) Validebağ Araştırma Parkı kapısındaki bekçiden akademisyen görevlilerine kadar bu iddiayı kanıtlayan tüm çalışanları, samimi, heyecanlı ve pozitif enerjileriyle dikkatimizi çekti.
Onlara söylüyorum ve her yerde gördüğüm herkesi merkeze alıyorum; sonuçta böylesine önemli bir kurumu ve bu kadar değerli insanları herkes tanımalıdır. Çünkü ısrar ettiğim iş birliğine sadece kendi üniversitelerinin akademisyenleri ile değil, tüm araştırmacılarla açık oldukları için. Özlediğimiz ve hep vurguladığımız disiplinler arası çalışmayı içselleştirdiler.
Ne tür laboratuvarlar var, ne yapabiliriz derseniz gidin kendiniz görün derim. Sadece bir tam gün ayırın, çünkü 29 farklı laboratuvarın cihazlarını ve daha da önemlisi numunelerden sorumlu bilim adamlarını tanımaya zamanınız olmayacak. Mesela Ayşe Neriman ve Yasemin’i görmelisiniz. Yanlış anlamayın Aishe Neriman, DNA ve RNA çıkarma robotu; DNA kütüphanesi hazırlama robotu Jasmine! Onlara bu güzel isimleri veren Dr. Tuğba Kul Köprülü’yü buradan selamlıyorum.
Bu kurumu oluşturan, böylesine güçlü bir kadro oluşturan rektör Prof. Dr. Cevdet Erdel ve Enstitü Müdürü Prof. Dr. Şaban Tekin’i tebrik etmek lazım. Bizi ağırlayan merkezin Müdür Yardımcısı Dr.Ahmet Ket ve diğerlerine, İdari Müdür Sevde Altuntaş’a, Rıfat Ağırman’a ve görüştüğümüz ve görüşemediğimiz tüm araştırmacılara teşekkür ederiz. Hepsine isim vermek mümkün değil ama burada moleküler biyoloji ve genetik, biyoteknoloji, biyokimya, gıda mühendisliği, mikrobiyoloji, doku mühendisliği, biyomalzemeler ve organik kimya alanlarında uzmanlar çalışıyor. Genç arkadaşlarımıza bu sektörlere ilgi duyan öğrenciler için geniş staj imkanları olduğunu bildiriyoruz.
İlaç moleküllerinin yapısal biyolojisi ve karakterizasyonu için kullanılan Türk ışık kaynağı, özel tek kristal X-ışını difraktometresi ile donatılmış laboratuvar, ülkemizde tek, dünyada ise ender laboratuvarlardan biridir. Bu yapı bizi çok gerisinde kaldığımız ilaç araştırma ve geliştirmede ön sıralara taşıyabilir. Ayrıca kanser, aşı, genetik ve nadir hastalıklar, bulaşıcı hastalıklar, gıda teknolojisi, biyoimplantlar ve nanoteknoloji gibi birçok araştırma alanında kullanılabilecek cihaz altyapısı sağlanmıştır. Sağlık araştırması yapmak istediğinizi söyleyebilirim; Bu merkez öyle değil. Mesela Deney Hayvanları Laboratuvarı var ama orayı gezmeye vaktimiz olmadı.
Elbette Boğaziçi, ODTÜ, İstanbul Üniversitesi gibi saygın kurumlarda çalışan akademisyen arkadaşlarım haklı olarak bu imkanların kendilerine sağlanmadığını, en basit malzemeyle bile tanışmalarının zor olduğunu söyleyeceklerdir. ihtiyaçlar. Her ikisinin de desteklenmesini isterim; tüm disiplinlerde bu tür üst düzey yeni araştırmalara olanak sağlayan merkezlerin sayısı artarsa; Böylece ülkemizin katma değeri yüksek ürün üretiminde rekabet gücü artacak ve on yıllardır süren kronik döviz açığı duracaktır.
Validebağ’daki sanatoryumun eski binasının restore edilerek araştırma merkezine dönüştürülmesi farklı duygular uyandırıyor. Balkonda yatan ya da güneşlenen hastalar, onlara yardım etmek için koşturan idealist hemşireler ve beyaz önlükleri içinde asilliğin timsali doktorları hemen yanı başınızda görüyorsunuz. Şu anda merkezde görev yapan araştırmacıların ve tüm personelin geçmişin bilgi birikimi, bugünün ileri bilgi ve donanımı ve geleceğin teknolojileri ile insanlığa hizmet ettiğini görmek güzel.
İlginizi Çekebilir
- Bakan Kuruluşu: İstanbul’da 1,5 milyon riskli konut taşınacak
- BALKAN | Bosna-Hersek’teki çocuk turnuvasındaki şiddet tepkilere yol açtı
- Biraz renk, biraz umut…
- Sudan’da çatışmaların üçüncü günü: En az 97 ölü
- BALKAN | Enerji krizi için AB’den Kosova’ya 75 milyon euro
- Suriye’deki depremlerin ardından kolera salgını: 22 ölü, 500’den fazla hasta
- Kızılay çadırlarına ilişkin AAHBAP açıklaması: 2,50 çadırlık sözleşme imzalayarak deprem bölgesine gönderdik
- Muhalefet kimi ve neyi temsil ediyor?
- DEVA lideri Ali Babacan: “Cumhurbaşkanlığı seçimleri nihayetinde iki adayla yapılır. Siyasette balonlar şişirilir, balonlar oluşur.
- BALKAN | Avrupa’da gazeteciler haber yaptıkları için zulüm görüyor ve soruşturuluyor