İmamoğlu’nun 14 Mayıs seçimlerindeki aurası, ağı, samimiyeti ve halk tarafından tanınması gibi özelliklerinin seçim boyunca dikkate alındığı ve kampanyanın bir parçası olduğu göz önünde bulundurulursa, seçimin sonucunu etkileyecektir.
Altı Masa’nın en önemli oyuncularından biri olan Meral Akşener, günlerce ülkeyi alt üst etti. Genel seçimlere sadece birkaç hafta kala masadan ayrılması herkesi şok ederken, yaptığı açıklamalarla kendisine umut besleyen geniş bir kitleyi de şaşırttı. Nasıl şaşırmazsın? Depremde onbinlerce canımız toprağa gömüldü, umutları, hayalleri, sevdikleri ve gelecekleri paramparça oldu.
Ekonomik kriz yıllardır peşimizi bırakmadı, gençlerimiz ülkeyi terk etmek için mücadele etti, ülke adeta bir mülteci kampına döndü, eğitim ve sağlık sistemi gibi en temel kurumlar çöktü, nefes almak bile zorlaştı, konuşmak adeta yasak, devletin bütün araçları vatandaş için kılıca dönüşmüş, bu sisteme nasıl şaşırmayalım?
Bu kısa ayrılık hikayesi; İçinde yaşadığımız bu çılgınlık hali, içinde yaşadığımız ve yönettiğimiz bu canavarca sistem, baş mimarı olan iktidar kanadını uzun sürmese de sevindirdi.
Peki Akşener masadan neden ayrıldı? “Kazanan Aday” Cumhurbaşkanlığı için Ekrem İmamoğlu’nun aday gösterilmesinde ısrar etti. Bir süredir CB adayı olmayı düşünen Ersan Şen’e filmin sonu geldi ama neyse ki sonuç çıkmaza girdi. Ancak Kılıçdaroğlu, Başkent belediye başkanlarımızın yaklaşık bir yıl daha görevlerine devam edeceklerini defalarca ifade etti. Bu fikir kabul edilmeyince Akşener masadan ayrıldı, ayrılık günlerce tartışıldı ve sonunda masaya döndü.
Yeni teklifle birlikte Kemal Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı adayı olurken, Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş yardımcı olarak kabul edilecek.
Masanın son kararı ile masa adeta güçlendi ve yoluna devam etti. Çünkü tablonun güçlenmesindeki en önemli sebeplerden biri elbette Ekrem İmamoğlu faktörüydü. Kılıçdaroğlu aday olmasaydı İmamoğlu’nun mevcut hükümeti tarih sahnesinden silebilecek en güçlü aday olduğunu söylemek yanlış olmaz.
İmamoğlu sadece partisinin gücüyle seçilmiş bir belediye başkanı değil, aynı zamanda aurası çok yüksek bir siyasetçi. Bunu İstanbul seçimlerinde test ettik. Ekrem İmamoğlu’nun masaya katacağı renk ve Kılıçdaroğlu’na vereceği güç yadsınamaz. Çünkü Ekrem İmamoğlu’nu başarıya götüren birçok özellik var.
Gerçekçi ol: Ekrem İmamoğlu’nun psikolojik olarak doğru duruşu, rehavete ve umutsuzluğa kapılmamaktır. Son ana kadar çalışan, erkenden heyecanlanan, gösteriye ayak uyduran bir yapısı var. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni 15 yıldır elinde tutan partiyi alt etmenin zor olacağını bildiği halde yılmadı. İmamoğlu, hayali cümleler yerine gerçekçi sözlerle seçmeni sandığa davet etti. Ülke siyasetçilerinin yaş ortalamasına bakıldığında “genç” olması yeni nesli anlamasına yardımcı oldu. Bu konuda gençliğe yönelerek 2000 doğumlu, ilk kez oy kullanacak yeni bir nesli bünyesine kattı.
Sempatik olun: Ekrem İmamoğlu sadece yaş olarak değil, ruh ve beden olarak da çok gençti. Kollarını sıvamış beyaz bir gömlek giymek, gözlük takmak, gülümsemek ve mutlu bir aile fotoğrafı çekmek. sempati kelime ile doldurulmuştur. Ekrem İmamoğlu seçim kampanyasında öyle bir dil ve tavır benimsedi ki, seçme yaşına gelmemiş gençler bile kendisine aşık oldu. Çünkü “politikacı” kelimesinin yarattığı olumsuz havayı dağıtmayı başardı.
Ekranlara ve meydanlara her çıkışında ciddi bir seyirci kitlesini önünde tutmasını biliyordu, huysuz değildi, sorunları dile getirmek yerine çözüm üretiyordu, başı sonu net cümlelerle. Nadiren de olsa geçmişte sempatik siyasetçiler gördük. Ama şu anda Ekrem İmamoğlu tam anlamıyla arketip söyleyebiliriz. Çünkü bu sempatiyi sadece oynayarak değil, özel hayatındaki karakteristik özellikleriyle de kazandı.
hayatın içinde olmak Sokaklarda olmak, tüccarları ve halkı ziyaret etmek, sorunları sözle bırakmak yerine çözmek, partili kimliğini bir kenara itti ve Ekrem İmamoğlu’nun adını ön plana çıkardı. Tereddütsüz söyleyebiliriz: Ekrem İmamoğlu başka bir partiden aday olsaydı İstanbul seçimlerini kazanma şansı yine oldukça yüksek olurdu.
İmamoğlu, karşı taraftaki kimseyle gereksiz bir sürtüşme yaşamadığı için rakiplerini bir nevi meslektaş olarak görecektir. Aynı şekilde ekibinin de rakiplerinden çok kendi işlerine odaklanmasına izin verdi.
İnsan kaynakları yönetimi: Ekrem İmamoğlu’nun birinci cephesindeki insan kaynağı elbette seçmendi. Ekrem İmamoğlu’nun seçmen olsun ya da olmasın konuştuğu kamuoyu, tarzını ve tavrını beğendi. Öyle ki karşıt vatandaşlarla bile çatışmaya girmemiş ve kendini sevdirmeye zorlamıştır. Vatandaşlar kampanyalarda partisinin adını ön plana çıkarmaktansa daha bireysel bir yaklaşım sergiledikleri için kendilerini bir kurumla değil, bir kurumla özdeşleştiriyorlar. İnsan Onunla temas halinde olduğunu hissetti.
CHP ismine her şekilde karşı çıkan gruplardan bile oy almayı başaran Ekrem İmamoğlu nasıl oldu? İmamoğlu’nun bildiği şey, rakibi saldırganlıkla ikna edemeyeceğiydi. Bir kimse aksi görüşün agresif bir şekilde savunulduğunu görse, bu fikri hiçbir şekilde kabul etmez.
Çünkü agresif söylemlere maruz kalan kişi çok fazla stres yaşar. Yoğun stres ise “bilinç” kanallarını kapatarak kişinin savunmaya geçmesine neden olur. Bu nedenle bir siyasetçi ideolojisini çok net ortaya koymuş olsa bile doğru kanallardan sızmazsa başarılı olamaz. Ekrem İmamoğlu, klasik bir siyasi eylem olarak ele alabileceğimiz “ideoloji dayatma” yerine “insan kaynaklarını yönetme” davranışını sergiledi.
İnsan: İmamoğlu, karşı taraftaki kimseyle gereksiz bir sürtüşme yaşamadığı için rakiplerini bir nevi meslektaş olarak görecektir. Aynı şekilde ekibinin de rakiplerinden çok kendi işlerine odaklanmasına izin verdi. Tüm siyasetçilere muhaliflerine saygı örneği gösteren İmamoğlu, yaptığı ziyaretlerle kamuoyunu ve siyasi camiayı şaşırttı. Zira ziyaret ettikleri arasında Recep Tayyip Erdoğan da vardı.
Türk siyasetine modern çağın kapılarını açan İmamoğlu, eşinin davranışlarıyla da pek çok müspet kazanç elde etti. AKP adayı Binali Yıldırım ile eşi Semiha Yıldırım ve Dilek İmamoğlu’nun sosyal medya karşılaştırması popüler olmuş. Yukarıdaki haberlerde vatandaşlar iki kadını dış görünüşlerine göre yargılayarak Semiha Yıldırım’a hakaretler yağdırmış, Dilek İmamoğlu’nu yüceltmişti. Bu olaydan sonra Semiha Yıldırım ile poz verdiği kadının mağdur olduğunu savunan Dilek İmamoğlu, İmamoğlu ailesi adına halkın sevgisini ve saygısını kazandı.
İnsan niteliklerinin gücü: İmamoğlu, hem seçim kampanyasında verdiği sözlerle hem de cumhurbaşkanlığı sürecindeki icraatlarıyla gerçekten ihtiyacı olan insanlara ulaşmayı başardı. Vaadlerini ve çalışmalarını “klasik belediyecilik görevleri” başlığı altında değil, “muhtaçlara çözüm önermek” başlığı altında topladı. Özellikle, “Kişi, kişi, şahıs, grup, cemaat, vakıf ve derneklere hizmet süresi dolmuştur” Yerel bir yönetim organı olan belediyeyi bürokratların elinden alıp halka vererek insani gücünün gücünü gösterdi.
Akşener ısrar etmeseydi başka seçenekler de düşünülebilirdi. Ancak İmamoğlu’nun sebatının hem masayı hem de Kılıçdaroğlu’nun adaylığını güçlendirdiğini, her şeyin daha kolay çözüleceğini bize gösterdi.
Son dönemde yaşanan adaletsizlikler ve ekonomik sorunlar nedeniyle tüm siyasilerden ümidini kesen seçmen, İmamoğlu’nun vicdanının sesini duyarak “Bu adam başka” diye sandık başına gitti. İki seçim arası çalışmasında şunları söyledi: “Hiçbir yönetici bir vatandaşa parmağını bile gösterip yerini ilan edemez, vatandaş sınırını hükümdara duyurur. Yani biz yöneticiler haddimizi bileceğiz” diyen İmamoğlu, kendisini yerel halktan üstün gören siyasetçi profilini kaldırdı. Vatandaşları ‘Senin benim gibi adam’ diyebilen İmamoğlu, benzer vaatleri başka hedeflerle rakiplerine de ulaştırarak insani yanını gösterdi.
14 Mayıs’a çok az bir süre kaldı. Hala on binlerce ikna olmamış, ulaşılamayan, kararsız seçmen var. Ekrem İmamoğlu 6 (+1) Tablo sahip olduğu eksiklikleri kapatacağı için toplumun hemen her kesimi tarafından tercih edilmektedir. (özellikle Kürt vatandaşlarımızdan) Tabii ki çok önemli bir avantaj, şehirde kolayca oy alabilmek ve masaya yeni seçmenler getirebilmek. (Mansur Yavaş gibi dürüst ve sevilen bir cumhurbaşkanının milliyetçi bir tabandan adam alıp masaya katkıda bulunabileceğini de belirtmeliyim.)
Tüm bu özelliklere baktığımızda Ekrem İmamoğlu’nun Meral Akşener’in görüş alanında yer almak için çok haklı nedenleri olduğunu görüyoruz. Akşener ısrar etmeseydi başka seçenekler de düşünülebilirdi. Ancak İmamoğlu’nun sebatının hem masayı hem de Kılıçdaroğlu’nun adaylığını güçlendirdiğini, her şeyin daha kolay çözüleceğini bize gösterdi. 14 Mayıs’ta yeni bir Türkiye hayaliyle gireceğimiz seçimlerde, İmamoğlu’nun aurası, şebekesi, samimiyeti ve kamuoyundaki tanınırlığının seçimler boyunca dikkate alınarak kampanyanın bir parçası olması gerektiğini unutmamalıyız. umut yolculuğuna katkısı seçimin sonucunu etkileyecektir.
İlginizi Çekebilir
- Dizel indirimi yaklaşıyor | Haber sitesi PolitikYol
- İstanbul’da FETÖ/PDY operasyonu: 21 zanlı tutuklandı
- BALKAN | İsveç yasaları Müslümanları ve Yahudileri korumaz
- BALKAN | Köprü dergisinin 21. yılı münasebetiyle bir program düzenlenecektir.
- BALKAN | Kosova elektrik fiyatlarında yüzde 14 artış bekliyor
- İttifak Geyiği Denemeleri
- İYİ Parti Kılıçdaroğlu’nun adaylığı için grup kararı aldı
- Kılıçdaroğlu’ndan Türkiye’nin 5 cumhurbaşkanına Nevruz mektubu
- YSK, seçmen listesine 500.000 seçmen daha ekledi mi?
- BALKAN | Bubuch: Birkaç bin şirket kriz karşıtı vergi ödeyecek