Emekli olan var mı? | Haber sitesi PolitikYol

sesimi duyan var mı?Her Orada Cevabı bizi memnun etti, umutlandık. 18 günp geonur. Şimdi “Kimse istifa etti mi??soru soruyoruz Diğer sorunun aksine, bunun cevabı yok! Yemek yemek Duymuyoruz, duymuyoruz diyen tek bir ses bile duymadık!

‘Sesimi duyan var mı? sesimi duyan var mı?

Bu soru 1999 Büyük Marmara depremi ile hayatımıza girdi…

Yıllar sonra 6 Şubat’ta meydana gelen Büyük Türkiye Depremi’nde de aynı soruyu saatlerce ve günlerce tekrar sorduk.

‘Sesimi duyan var mı??

Her ‘Orada Cevabı bizi memnun etti, umutlandık…

18 gün oldu…

Şimdi “Kimse istifa etti mi??soru soruyoruz Diğer sorunun aksine, bunun cevabı yok! ‘Yemek yemek Duymuyoruz, duymuyoruz diyen tek bir ses bile duymadık!

Bu nedenle, basit bir vatandaş olarak, ülke yönetiminden yerel yöneticilere kadar tüm seçilmiş siyasetçilerin ve atanmış yetkililerin her zaman ve her yerde sorumluluk alacaklarını düşünmeden edemiyorum.

Bu ülkede neler oluyor, bizi yöneten siyasetçiler istifa mı edecek?

Örneğin, ekonomi çökerse ne olur? Enflasyon patlayacak mı? İşsizlik nasıl artıyor? Ya Türk Liramız tarihin en büyük değer kaybını yaşarsa? Milyonlarca göçmen ülkeye ne zaman giriyor? Devletin en önemli kurumları cemaatin eline geçseydi ne olurdu? Ya da ilk büyük depremde 40.000’den fazla masum insanın deprem bölgesinde olmasına ve onlarca uyarı olmasına rağmen öldüğünde?

Gerçekten tüm bu olaylarda seçilmiş ve atanmış bir tek kişinin ihmali, suçu veya sorumluluğu yok mu?

Görünüşe göre değil (möö).

Siyasetin temeli insandır. Artık kimsenin olmadığı yerde siyaset yapanların hiçbir şey olmamış gibi görevlerini yapmaya devam etmeleri beni çok şaşırtıyor ve düşündürüyor.

Türkiye laik bir cumhuriyettir. Dolayısıyla sorumluların istifa etmesi için sadece siyasi ahlak ve siyasi ahlak kavramları yeterli olup, din belgesi bile vermemize gerek yoktur.

Ancak son yıllarda moda olan toplumsal olaylar dine dayalıdır. bakanlar Birkaç cümle ile konuyu gündeme getirmek istiyorum. Çünkü her fırsatta dinden ve kaderden bahsedip hayatını dini kurallara göre kuranların tevekkül meselesi gündeme geldiğinde dinin ne dediğine dikkat etmemesini anlamakta zorlanıyorum.

Burada sadece iktidar partisini eleştirmiyorum. 20 yılı aşkın bir süredir ülkeyi tek başına kontrol eden ve geleceği belli olan bir depreme karşı tüm önlemleri almakla yükümlü olan hükümete elbette büyük sorumluluk düşmektedir. Ancak deprem bölgesinde ağır darbe alan CHP’li belediyeler de bu iç sorgulamayı ve özeleştiriyi yapmalıdır.

İslam idare hukukuna baktığımızda, seçilmiş yönetici, yönettiği halka karşı sorumludur. Bu ilkedir. Sıfır sorumluluk sahibi bir yönetici olamazsınız. Kuran, yönetenler ile yönetilenler arasında adil bir düzen kurar. Keyfi, hesapsız bir düzen yoktur. Dolayısıyla liderin üstlendiği görev aslında kendisine verilen görevdir. Yönetilen yönetici can ve malını korumak için bu makamları, bu yerleri emanet eder ve yönetici bu görevi yerine getirmek için idari ve siyasi görevler üstlenir. Yöneten ile yönetilen arasında yapılan bir anlaşmadır. Kur’an-ı Kerim’de bu sözleşmenin gereklerine uymayan yöneticilere, emaneti sorumluya devrederek görevi bırakmaları emredilmiştir.

anayasamız “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” konuşur. Kendilerine ait olan bu egemenlik, halk tarafından yetkili organlar aracılığıyla seçilmişlere emanet edilmiştir. Bu seçilmiş kişilerden aldığı yetkiler dahilinde atamaları yapar. Hepsinin tek bir amacı vardır: Halkın canını, malını, huzur ve mutluluğunu korumak ve müdafaa etmek. Yöneticiler topluma karşı bu en önemli görevi yerine getiremezlerse, kendilerine emanet edileni gereği gibi koruyamazlar.

Burada sadece iktidar partisini eleştirmiyorum. 20 yılı aşkın bir süredir ülkeyi tek başına kontrol eden ve geleceği belli olan bir depreme karşı tüm önlemleri almakla yükümlü olan hükümete elbette büyük sorumluluk düşmektedir. Ancak deprem bölgesinde ağır darbe alan CHP’li belediyeler de bu iç sorgulamayı ve özeleştiriyi yapmalıdır. Hata veya ihmalkarlık yapanlar emekli olsun. Muhalefet böyle günlerde somut adımlar atarak mevcut iktidar partisinden farklı olduğunu kanıtlamalıdır.

Anadolu irfanının en büyük temsilcilerinden biri olan milli şairimiz Barış Manço’nun artık fonda çalan sözleriyle yazımı bitirmek istiyorum.

Hangi partiden olursa olsun bizi yöneten tüm siyasetçilere belki de en güzel nasihat budur.

“Önlem al, önün kış olsun, nasılsa yaz gelsin”

“Çoğu zaman hesap piyasaya uymaz, sonra diz çökersin”

“Kendini bilmelisin, sağa sola sor! Bu oyun hayatın pazarı olamaz!”

Geçmiş olsun güzel ülkem, en güzel günler senin olsun.

İlginizi Çekebilir