Engelliler, depremden sonra yardım ekiplerinin evlerine ulaşması için diğer depremzedelerle birlikte birkaç gün beklemek zorunda kaldı. Ama tabi dayanıklılıkları ve seslerini duyurma yetenekleri daha azdı.
Türkiye’deki engelli vatandaşlarımız depremden önce bile uzun yıllar sosyal, ekonomik, siyasi ve kültürel hayata katılımda engellerle karşılaştı. Engelli insanlar düşük bir yaşam standardına ve eğitim, istihdam, sağlık hizmetleri ve diğer temel haklara sınırlı erişime sahip olma eğilimindedir. Günlük yaşamda herkese eşit olarak tanınması gereken hak ve fırsatlardan yoksun bırakılmaları ve kendileri için hayatı kolaylaştıran politikaların yetersizliği bu sorunları daha da kötüleştiren unsurlar olmuştur. Örneğin, sosyal, kültürel, sanatsal faaliyetlerin ve engellilerin kamusal yaşama gelişigüzel katılımını teşvik edecek faaliyetlerin kısıtlanması, onları ve ailelerini evde bir yalnızlık duygusuyla baş başa bırakmaktadır. Daha önceki yazılarımızda engellilerin hayatını kolaylaştıracak daha etkin politikaların gerekliliğini ve “engellilere yönelik başka politikaların mümkün olduğunu” vurgulamıştık.[1].
Türkiye, dünyanın en aktif deprem bölgelerinden biridir ve tarihi boyunca birçok büyük deprem yaşamıştır. 1999 depremi gibi yaşadığımız son 10 ili de etkisi altına alan depremler, bir yandan ülkemizde deprem riskinin ne kadar büyük olduğunu, diğer yandan çocukların, kadınların, engelliler kadar yaşlılar da yeterince eğitimli değildi. Yaşadığımız depremlerin bölgede yaşayan engelliler için yarattığı sonuçlar ciddi bir problem.
Depremler tüm dezavantajlı gruplar için büyük tehlike oluştururken, engelliler için daha da büyük risk taşımaktadır. Engelli vatandaşların deprem anında kaçması ya da kendini koruması kolay değil. Bu nedenle bölgenin sosyal yaşamının eski haline getirilmesi sürecinde, deprem öncesi ve sonrası engelli vatandaşların ihtiyaçlarına uygun önlemler ve destekler sağlanmalıdır.
Depremin en büyük etkilerinden biri de engelli vatandaşların evlerinde mahsur kalması oldu. Türkiye’de nüfusun engellilik durumuna ilişkin veriler eski olmasına rağmen, nüfusun yaşla birlikte engellilik durumunun arttığı bir grafik bulunmaktadır.[2]. Genel olarak, OECD-AB ve Türkiye’ye göre dünya nüfusunun yaklaşık %15’i ve Türkiye nüfusunun yaklaşık %13’ü engelli kişilerdir.[3]. Bu verilere göre enkaz altında kalanların ve enkaz altından sağ kurtulanların en az yüzde 10’unun sakat olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Devlet, belediyeler, sivil toplum kuruluşları ve meslek kuruluşları deprem öncesi, sırası ve sonrasında yapacakları her türlü değerlendirme, yardım, imar, şehircilik ve koordinasyon süreçlerinde bu özel ihtiyaçları dikkate almalıdır. .
Deprem öncesi engelliler için alınması gereken hayati önlemlerden biri de elbette tüm vatandaşların ve engellilerin yaşadığı binaları deprem kurallarına uygun hale getirmektir. Engelliler ile ilgili olarak binalarda engelli rampaları, geniş kapılar, özel asansörler gibi temel ihtiyaçların karşılanmasına yönelik koşulların sağlanması gerekmektedir. Deprem sonrası yıkılan evlerin yerine yapılan tüm yapıların engellilerin ihtiyaçlarına göre inşa edilmesi zorunludur.
Diğer bir önlem de belediyeler veya valilikler tarafından ulaşılabilecek hedefli bir nüfus kayıt sisteminde hangi binalarda ve engellilerin yaşadığına dair verilerin olması ve bu verilerin afet yardımı sırasında arama kurtarma ekipleriyle paylaşılmasıdır. Genel olarak deprem anında ne yapılacağı önceden planlanmalıdır. Engelli kişiler, önceden belirlenmiş bir acil durum planına göre hareket edebilmeli ve eğitim alabilmelidir. Doğal afetler sırasındaki davranış kuralları okullardaki öğretime entegre edilmeli ve çocuklar, gençler ve engelli kişiler bu eğitim sürecine dahil edilmelidir.
Engelliler, depremden sonra yardım ekiplerinin evlerine ulaşması için diğer depremzedelerle birlikte birkaç gün beklemek zorunda kaldı. Ama tabii ki dayanıklılıkları ve seslerini duyurma yetenekleri daha azdı. Bir deprem sırasında evlerinde mahsur kalan engelli insanlara nasıl yardım edebileceğimizi hepimizin dikkatlice düşünmesi gerekiyor. Afet koordinasyonunda yer alan kurum ve kuruluşların, engelli sivil toplum kuruluşlarının bu sürece katılımına yönelik bir planı olmalıdır. Her engellilik türü için farklı yaklaşımlar ve modaliteler geliştirmek esastır.
Deprem, diğer bölge sakinlerinin yanı sıra engelli vatandaşları da ciddi şekilde psikolojik olarak etkiledi. Depremin şiddeti, evleri hasar görmese bile engellilerin kendilerini güvende hissetmelerine izin vermiyor. Deprem sırasında yaşanan panik ve korku duygusu tüm engellilerin psikolojik sağlığını olumsuz etkilemiştir.
Hayatta kalan engellilerin ihtiyaçlarına uygun tuvalet, barınak, yiyecek, su ve ilaç sağlanması büyük bir zorluk teşkil ediyordu. Dezavantajlı gruplar ve özellikle engelliler, depremden etkilenen tüm bölge sakinlerinin karşılaştığı zorluklardan daha fazla etkilendi. Engelliler, yardım ekiplerinin ulaşamadığı köy ve mahallelerde yaşıyorsa, yardıma erişimde daha fazla sorun yaşıyorlardı. Çölyak hastalığı veya fenilketonürisi (PKU) olan yetişkinlerin ve çocukların özel beslenme gereksinimlerinin ne ölçüde karşılandığı açık bir sorudur.
Depremin bize gösterdiği bir diğer önemli endişe alanı da engelli vatandaşların sağlık hizmetlerine erişiminin zorluğu oldu. Deprem sonrası bazı hastanelerin yıkılması ya da yolların kapanması da engelli vatandaşların ulaşım ve sağlık hizmetlerine erişimini zorlaştırdı. Deprem rehabilitasyon hizmetlerine erişimi de zorlaştırdı. Bunun nedeni, birçok rehabilitasyon merkezinin ya ağır hasar görmesi ya da kapatılmasıydı. Depremde ayakta kalabilecek hastanelerin aşırı kalabalık ve yetersiz olması nedeniyle engellilerin tedavi edilmesindeki zorluklar, fiziksel, psikolojik ve duygusal rehabilitasyon süreçlerinin kesintiye uğraması geri dönüşü olmayan sonuçlara yol açabilmektedir. Ayrıca depremin neden olduğu fiziksel hasar sonucu organlarını kaybeden yani deprem sonrası sakat kalan kişilerin fiziksel ve psikolojik rehabilitasyonlarının diğer illerdeki hastanelerde ve güvenli ortamlarda sürdürülmesi gerekmektedir.
Deprem, diğer bölge sakinlerinin yanı sıra engelli vatandaşları da ciddi şekilde psikolojik olarak etkiledi. Depremin şiddeti, evleri hasar görmese bile engellilerin kendilerini güvende hissetmelerine izin vermiyor. Deprem sırasında yaşanan panik ve korku duygusu tüm engellilerin psikolojik sağlığını olumsuz etkilemiştir. Deprem sonrası evlerinde mahsur kalanlar, uzun süre yalnız kalmanın da etkisiyle daha depresif hissedebilir ve davranabilir. Bir depremin getirdiği yıkım ve kayıplar, engellilerin duygusal durumları üzerinde çok daha olumsuz bir etkiye sahip olabilir.
Şu anda bahsettiğimiz depremin tüm bu olumsuz etkilerini ortadan kaldırmak için merkezi yönetim, yerel yönetim, sivil toplum kuruluşları ve meslek kuruluşlarının acil önlemler almaları ve özel durumu dikkate almaları zorunludur. ihtiyaçlar. eylem planlarında engelliler Deprem sonrası tüm vatandaşları etkileyecek ekonomik sıkıntılar engellileri de etkileyecek. Halihazırda görece yoksul olan engelli ailelerin yaşam standartları depremden sonra daha da düşebilir. İşsizlik oranı yükselebilir.
Sonuç olarak, yaşadığımız 1999 depreminde olduğu gibi, son depremler bölgedeki tüm engelli ve sağlıklı insanlarda ciddi fiziksel, psikolojik ve ekonomik travmalara neden olmuştur. Bu makalenin engelli insanlara odaklanmasının nedeni, özel ihtiyaçları vurgulamaktır. Diğer tüm vatandaşlara hizmet sunarken, özel ihtiyaçları olan kişilerin ihtiyaçlarına dikkat çekmelidir. Bu nedenle devlet, belediyeler, sivil toplum kuruluşları ve meslek kuruluşları deprem öncesi, sırası ve sonrasında yapacakları her türlü değerlendirme, yardım, imar, şehircilik ve koordinasyon süreçlerinde bu özel ihtiyaçları dikkate almak zorundadır. . Planlar ve eylemler, engellilerin yanı sıra engelli olmayanların da güvenlik, beslenme, eğitim, erişilebilirlik ve yaşam standartlarını hak temelli bir yaklaşımla iyileştirmek için daha etkili politikalar uygulamalıdır.
[1] Gülgün Erdoğan Tosun, “Engellilere yönelik başka bir politika mümkün”, siyasi yolErişim adresi:
[2] Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Engelli ve Yaşlı İstatistik Bülteni – Ocak 2022Aile.gov.tr/media/98625/eyhgm_istatistik_bulteni_ocak_2022.pdf adresinden erişildi. Erişim tarihi: 23 Şubat 2023.
[3] “Engelsiz Yaşam” Derneği, “Dünyada ve Türkiye’de Engelli Rakamlarıyla”, erişim tarihi: 23 Şubat 2023.
İlginizi Çekebilir
- Ali Mahir Başarır, Lütfyu Türkkan ve Salihe Aydeniz’in dokunulmazlık davasına ilişkin görüşme ertelendi
- CHP’li Gökçen: “Gençlerin hayalini kurduğu Türkiye’yi kurmaya az kaldı”
- BALKAN | Tiran, Arnavutluk ekonomisine yön veriyor
- Bu adamlar nasıl gidiyor? | Haber sitesi PolitikYol
- İYİ Parti’den Yavuz Ağırralıoğlu: Masada pusuya düşürüldük
- Coğrafya, deprem enkazları arasında bile kaderdir!
- Arazi afları ve AKP şehir siyaseti
- YaSK oy pusulaları için ihale açtı
- İmamoğlu: Demokrasiye atılan tokat güzel tokattır
- ChatGPT, iPhone’da resmi olarak kullanıma sunuldu – Digital Age