Geçmişle hesaplaşma ve devletin geçmişteki hukuksuz uygulamalarını teşhir etme kavramı Türkiye’de “helalleştirme” olarak adlandırılırken, yasal karşılığı çok daha fazlasını ifade ediyor. Anayasa Hukukçusu Doç. Dr. Yazar Fatih Öztürk.
Mayıs 2023 itibarıyla dört ihtimal var: Birinci ihtimal, AKP ve ittifakının (Cumhur) Cumhurbaşkanlığı’nı (TCK) ve TBMM’de (Parlamento) çoğunluğu alması. İkinci olarak, Merkez Bankası makamını AKP, Meclis çoğunluğunu ise CHP ve ittifakı (Millet) kazandı. Üçüncü ihtimal ise, Millet İttifakı’nın hem Merkez Bankası makamını hem de Meclis çoğunluğunu kazanmasıdır. Dördüncü ihtimal ise, Merkez Bankası makamını Millet İttifakı’nın, Meclis’teki çoğunluğu ise Cumhur İttifakı’nın kazanmasıdır.
Birincisi hariç her durumda, geçmişle yüzleşme ve/veya intikam meselesinin siyasetin en tartışmalı konusu haline geleceğini muhalefetin konuşmalarından anlamak için peygamber olmaya gerek olmadığı söylenebilir. Türkiye’de. Bu seçimin tüm olasılıklara açık bir seçim olduğuna inanıyoruz. Bu yazıda birinci ihtimal dışındaki sonuçları ele alıyor ve mevcut durum neticesinde muhalefetin ve iktidarın geçmişe bakış açısının önemli olacağını düşünüyoruz.
Birincisi, Türk tipi merkez bankası sisteminin daha çok Güney Amerika’daki başkanlık rejimlerine veya Rusya tarzı başkanlık sistemine* benzediği düşünülebilir. Modern anayasal demokrasilerde kontrol ve denge (kontrol ve denge; 2012 yılına kadar literatürde buna fren ve denge deniyordu, ben onu bir kontrol ve denge sistemi olarak kullanmaya başladığımdan beri diğer yazarlar tarafından denge ve kontrol olarak adlandırılıyordu) kurum sistemin nirengi (kritik) noktasıdır..
Modern anayasal demokrasiler, en azından teoride, bir kontrol ve denge sistemine dayalıdır. Bu, devleti oluşturan üç erkin -yasama, yürütme ve yargı- birbirinden bağımsız olmasalar da birbirini denetlemesi ve sistemin dengesini sağlamaya çalışması anlamına gelmektedir.
Böylece ulusu oluşturan insanlar Leviathan tarafından ezilmeyecek, aksine korunacaktır. Elbette teori ve pratiğin farklı çalıştığını her zaman unutmamak gerekir. Teori ve pratik arasındaki uçurum genişledikçe, ilgili devlet veya hükümet hukukun üstünlüğünü anlamaktan daha da uzaklaşmaktadır. Bu nedenle şeffaf yönetişimin en önemli ilkelerinden biri hesap verebilirliktir. “Bireyler açısından uluslararası hukukta da kabul edilen bir diğer önemli ilke”gerçeği arama hakkı(gerçeğe doğru).
gerçeği arama hakkı; Herhangi bir devletin insan hakları ihlallerini bireylere, mağdurlara ve ihlallerle ilgili tüm detayları sağlamak. Bunun bir başka anlamı da: Hakkı ihlal edilen kişinin, bu sürece neden olan kişilerin tespit edilerek adalete teslim edilmesi için her türlü soruşturmanın yürütülmesinde devlet veya yetkililer tarafından desteklenmesidir. Bu destekler sadece sözlü olarak yazılı metinlerde yer almamalı, aksine uygulamada hayata geçirilmelidir.
Kapalı kapılar ardında alınan liyakate dayalı kararlar insanların hayatına karışmadığı zaman adamımızın belasından kurtulacağız. Adamımızın ve onu sevenlerin en nefret ettiği insan modeli evrensel ya da hiç kimsenin adamıdır.
Aksi takdirde, bizim uygulamamızda olduğu gibi (örneğin, Bilgi Edinme Kanunu) “gizli” bir istisnanın arkasına saklanarak herhangi bir gerçeği tersine çevirebilir ve gerçeğin araştırılmasına müdahale edebilirsiniz.
Modern uygulamada, hakikat arayışı genellikle hakikat komisyonlarının kurulmasıyla gerçekleştirilir. Buna ek olarak doktrin, gerçeği arama hakkının geçmişteki insan hakları ihlallerinin tazmini için geçiş dönemi adaletiyle bağlantılı olduğunu savunur.
Nihayetinde uygulamada bu konuda çok net bir yasal düzenleme olmasa da ilgili devlet yetkililerinin adalete inandıkları ölçüde gerçekler şüphesiz ortaya çıkacaktır. Örnek olarak Hakikat Komisyonları; Bolivya, Uganda, Arjantin, Güney Afrika ve Almanya’nın Doğu Almanya’da iki kez insan hakları hakikat komisyonları kurduğunu hesaplayabiliriz. İskandinav ülkeleri ise yerli halklara yönelik haksızlıkları araştırmak ve düzeltmek için Semitik Uzlaşma Komisyonları kurdu.
Hakikat komisyonlarının iki temel görevi vardır: Gerçeği ortaya çıkarıp mağdurun kinini gidermek, mağdur ile zalim (mazlum ve zalim) arasında arabuluculuk yapmak ve uzlaşmayı sağlamak.. Ne yazık ki modern Türk dilinde helal bazen teoride bazen de pratikte yanlış algılanmakta ve uygulanmaktadır.
Ancak bu insanların geçmişinden gelen kültür anlayışında helal, önce doğruyu ortaya çıkarmak, sonra mağdurun ihtiyaç duyduğu zararı gidermek demektir. Yoksa size yapılan haksızlıkları unutun, hakkınızı helal edin, geçmişle uğraşmayın, önünüze bakın hele hele hiç.
Ülkemizde hiçbir dönemde (60, 71, 80 ve 28 Şubat devrimleri dahil) geçmişle yüzleşmek bir yana, geçmişle barışma da söz konusu değildir. Sadece en üstteki seçkinler birbiriyle anlaştı (filler savaştı, karıncalar ezdi), geniş halk kitleleri, bu halkın evlatları, her zaman hakikat bilgisinden mahrum bırakıldı ve hakları gasp edildi. Sizce ülkemizde geçmişle yüzleşmemizi engelleyen en büyük etken nedir? BİZİM ADAMIMIZ diyen bir insan her yerde varsa, her ideolojide, her inançta giyiniyorsa, iktidarda olduğumuzda ADAMIMIZDAN hesap sormazsak geçmişle nasıl yüzleşiriz?
BİZİM İNSANIMIZ; o her yaştan bir insandır. Onun için, amaçlarına ve tutkularına ulaşabildiği sürece her yol kabul edilebilir. İnsanların hayatlarıyla oynamak ve onlarla dalga geçmek onun için hayattır. Rahatça hesap sorulmadan her türlü ahlaki ve etik değerleri yok eder. Aslında adamımız, daha doğrusu insanlığın yok oluşudur.
Adamımız toplumun temellerini havaya uçuran, yalanın, ikiyüzlülüğün ve düzenbazlığın merkezinde yer alan bir adamdır. Adamımız hep yalan ve iftira ile yaşıyor. Onun edebiyatında ırk ve namus kavramı yoktur.
Adamımız toplumun temellerini havaya uçuran, yalanın, ikiyüzlülüğün ve düzenbazlığın merkezinde yer alan bir adamdır. Adamımız hep yalan ve iftira ile yaşıyor. Onun edebiyatında ırk ve namus kavramı yoktur. Adamımıza herşey helal. Bu nedenle adamımız dürüst ve ahlaklı insanları sevmez ve istese de sevemez. Adamımızın onları devirmek için elinden gelen her ahlaksız yönteme başvurması normal ve yaygın bir günlük faaliyettir. Bizim adamımız özünü kaybetmiş toplumlarda her türlü iş için en uygun adamdır. Adamımızı her yerde, her ideolojide görebilirsiniz; Dönemin şartlarına göre liberal, sosyalist, dindar veya İslamcı olarak görebilirsiniz. Aslında, adamımızın kendisi bir seyyar satıcıdır.
BİZİM İNSANIMIZ; Gerçekle yüzleşmek veya sorumluluk almak gibi bir durum ortaya çıktığında en şeytani yöntemlere başvurmaktan asla çekinmez. Her şeyden önce seçkin ve saygın bir insan olduğunu, bu nedenle eylemlerinden sorumlu tutulamayacağını ve yaptıklarını yalnızca birlikte olduğu ve çalıştığı insanların yararına yaptığını iddia eder.
Aynı zamanda birlikte çalıştığı insanlara, dürüst insanlara yaptığı haksızlıkların hak edilmiş bir davranış olduğunu ve dürüst insanların onlarla savaştığı için bu konuma getirildiğini savunuyor. Ancak Hak, ahlaki bağlılığını, kalitesizliğini ve suçlarını örtbas etmek için hukuksuz ve ahlaksız iş ve faaliyetlere başvurmuştur. Adamımız aslında yalanın ve aldatmanın zirvesinde olandan başkası değil.
ADAMIMIZDAN kurtulmak mümkün mü? Bu da ancak hukukun üstünlüğüne dayalı bir anayasal devlet aracılığıyla anayasal bir cumhuriyetin kurulmasıyla mümkündür. Bu sistemde kimse kimsenin efendisi değildir. Ustalık yalnızca liyakat ve çalışma ile gelir; Usta olan kimse, hüner göstermediği zaman usta sayılır. Geçmişle yüz yüze geldiğimizde ve geçmiş cevaba çevrildiğinde, ancak o zaman adamımızdan kurtulabiliriz. Adamımız hukukun üstünlüğünün önündeki en büyük engeldir.
Kapalı kapılar ardında alınan liyakate dayalı kararlar insanların hayatına karışmadığı zaman adamımızın belasından kurtulacağız. Adamımızın ve onu sevenlerin en nefret ettiği insan modeli evrensel ya da hiç kimsenin adamıdır.
Bizim kişimiz HAYIR Tüm veya kimsenin adamı Şeker tadında, aldanmayanların, aldanmayanların değil, aldanmayanların, aldanmayanların bol olduğu bir vatan sevgisiyle tüm okuyucuların Ramazan Bayramını kutlarım…
* Görmek. Yazarın “Rusça Cumhurbaşkanlığı hükümeti” makalesi, Anayasal bir cumhuriyet inşa etmek, Usul Yayınları, İstanbul, 2022, s. 196-204.
İlginizi Çekebilir
- Seçim takvimi yarın başlıyor
- Refakatsiz çocuklara açık istek ekranı
- BALKAN | Türkiye kadın voleybol takımı Sırbistan’ı yendi
- sorumluluk | Haber sitesi PolitikYol
- İstanbul’da FETÖ operasyonu: 14 tutuklama
- yıllar sonra Beyrut | Haber sitesi PolitikYol
- BALKAN | Putin, Aliyev ve Paşinyan Moskova’da Azerbaycan-Ermeni ihtilafını görüştü
- İlahiyatçı yazar Cemil Kılıç’a yönelik saldırıyla ilgili olarak iki kişi daha gözaltına alındı
- İYİ Parti üyesi Aytun Çirai: Cumhur İttifakı ile işbirliği yapacağını söyleyenleri kınıyoruz
- İYİ Parti Genel Başkanı Akşener: Patron sizsiniz. El ele verip haramın düzenini değiştireceğiz