İktidarın erken hastalığına üzücü bir son

Akşener’in açıklaması, bu düzenin arkasındaki zihniyet değişikliğini değil, sadece düzen değişikliğini istediğini bir kez daha gösterdi. Tüm Türkiye, maruz kaldıkları erken hükümet hastalığının sonucunu gördü.

İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in dün yaptığı açıklamalar nasıl anlaşılmalı?

Bu soruya cevap vermeden önce bir de soralım: Akşener’den böyle bir hamle bekliyor muydunuz?

Genelde son sorunun cevabı “Beklemek” formdaydı.

Parti lideri İji Akşener her zaman böyle olabilir. “taşınmak” beklenen.

Neden diye soracaksın

Çünkü son dönemde Akşener uzun süredir meyvelerini topluyor. “Başbakanlık” yürütme rolü güçlü başkan yardımcısı gerçekleştirmek istiyor.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun başkanlığında bunun olmayacağı açıktır. Çünkü Kılıçdaroğlu; Bu değişimin sadece seçim kazanmakla, seçim kazanarak iktidar değiştirmekle, güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçişle ilgili olmadığı, esas olarak kendi deyimiyle “zihniyet”i değiştirmekle ilgili olduğu açıktır.

O da açıklığa kavuşturdu.

Hatta dün yayınladığı bir videoda bunu bir kez daha dile getirdi.

Akşener’in karşı çıktığı tam da bu zihniyet değişikliğidir. Nitekim dünkü konuşmanın diline, metindeki kelime ve kavramlara baktığımızda bunu açıkça görüyoruz.

Akşener partisinin liderleri, partilerinin adaylık konusundaki görüş ve düşüncelerini bir “dayatma” olarak sunmakta ve Kılıçdaroğlu’na karşı İmamoğlu ve Yavaş’a aday olmalarını önermektedir.

NEDEN ŞİMDİ?

Şimdi ilk soruya geçelim. Akşener’in dünkü açıklamaları nasıl okunmalı?

Öncelikle şunu belirteyim. İyi Parti’nin ve lideri Akşener Kılıçdaroğlu’nun adaylığını riskli bulabilir. Bu onun görüşü olabilir. Bu konuda samimi bile olabilir.

Ancak sorun şu ki Kılıçdaroğlu’nun adaylığı bu kadar öne çıkarken böylesine önemli bir konu, yani adayın kimliği 13 liderler toplantısında, hatta onlarca kez yapılan ikili liderler görüşmelerinde dile getirilmedi. Üstelik Kılıçdaroğlu’nun adı en çok tartışılan lider adayı oldu. Bu bağlamda Kılıçdaroğlu’nun adı ilk kez değil gündemde.

Bu sadece Akşener’in değil, Kılıçdaroğlu’nun ve diğer liderlerin de sorumluluğudur. Ne yazık ki liderler bu konuyu görmezden geldiler veya bu sorunla yüzleşmekten kaçındılar.

Öte yandan Akşener’in dünkü performansı birçok açıdan sorunlu. Akşener’in iki CHP’li belediye başkanına seslenmesi, özellikle konuşmasının üslubu açık bir siyasi terbiyesizliktir.

Parti liderlerinin son toplantısında aday olarak Kılıçdaroğlu’nun ismi yani partilerin görüş ve düşünceleri öne sürüldü. “kaplama” Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın Kılıçdaroğlu’na karşı aday olma çağrısı, açık siyasi anlaşmalara ters düşüyor.

Bu da sorunlu.

Akşener’in dün akşam aradığı İmamoğlu ve Yavaş bir kez daha cevaplarını verdi ve konu kapandı.

Yürütmenin bağlı olduğu cumhurbaşkanı yardımcısının güçlü talebinin sadece devlet-toplum ilişkilerini sürdürmeyi değil, rakip gördüğü siyasi partileri de oyunun dışında tutmayı amaçladığı açıktır. orta ve uzun vadeli.

Sağ kanat yerine idealizm tercih edildi.

Akşener’in açıklamasının bir sonucu daha var. Aynı zamanda İyi Parti ve lideri Akşener’in siyasi konumu biraz daha netleşti.

Burası siyaseten doğrudan merkeze açılmak değil, tam tersine idealist bir gelenek içinde oturmalıdır.

Yürütmenin bağlı olduğu cumhurbaşkanı yardımcısına yönelik güçlü talebin, Türkiye’de Türk Alatürk tipi başkanlık sistemi ile devlet adına güçlenen devlet-toplum ilişkisinin devamı niteliğinde olmadığı, aynı zamanda devlet-toplum ilişkisinin devamı olduğu açıktır. ayrıca rakip olarak gördüğü siyasi partilerin orta ve uzun vadede oynamasına izin vermemeye çalıştığını da belirtti.

Bundan sonra ne olacak?

Görünüşe göre Akşener dışında Kılıçdaroğlu ve masadaki diğer liderler yollarına devam edeceklerini söylemişler.

Bu durumda Milletler İttifakı SP’nin organize ettiği 6 Mart Pazartesi günü yeniden toplanacak. Akşener’in bu toplantıya katılıp katılmayacağını, gelirse masada ne söyleyeceğini bilmiyoruz.

Ama hem İyi Parti’nin hem de Akşener’in siyasi bir karar aldığı ve bu kararın çoğunlukla ideolojik olduğu açık.

Akşener bu seçimle siyasi olarak kaybetmiş ve tarih yazmaya değil, tarih olmaya karar vermiştir.

Oyların yüzde 20-21’ini aldık, ilk seçimde başbakan olacağız diyerek taşıdıkları “erken hükümet hastalığı”nın nereye götürüldüğünü tüm Türkiye gördü.

İlginizi Çekebilir