İmamoğlu: İstanbul’da istihkâm yapmak için gereken kaynak 5 yıllık bütçemize eşit

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, “İstanbul’daki binaların güçlendirilmesi için gereken tek kaynak en iyimser hesaplarla büyükşehir belediyemizin 5 yıllık bütçesidir” dedi.

İmamoğlu, Adana deprem seferberlik toplantısında yaptığı konuşmada kısaca şunları söyledi:

“40 gündür ayaktayız. Büyük acılar çektik. 13 milyondan fazla insanı derinden etkileyen depremleri defalarca yaşadık. Diyecek sözüm yok, canımızı kaybettik ki bu oldukça büyük bir rakam. Maddi ve manevi gücümüz ne olursa olsun bu coğrafyada olmaya talibiz. Hak etmedikleri yıkıma uğrayan vatandaşlarımızın yaralarını sarmak için mücadele ediyoruz.

Bizler bu sorunun kaynağını belirlemeli ve ülkemizde yaşayarak sağlam bir yolculuk yapması gereken insanlarız. Bu topraklarda afet, yıkım ve kayıp söz konusu olduğunda siyasi hesaplar sona eriyor, biz de kayıtsız şartsız zarara uğrayanların yanındayız. Dayanışma ve fikir alışverişi tüm duygulardan daha önemlidir. O yüzden bölgedeydik, çünkü bu bizim görev ve sorumluluğumuzdu. Mağduriyete ve mağdurun unutulmasına asla izin vermeyeceğiz.

Depremde insanımızı kaybettik, sel oldu, Şanlıurfa’da yeni yapılan alt yapı mekanizması nedeniyle onu kaybetmek zorunda kaldık. Kahramanmaraş depremi milat olmalıdır.

99 depremi için de aynı şeyi söyledik, milat olur dedik ama olmadı. Gerekli direnci gösteremedik. Eğri oturuyoruz, doğru konuşuyoruz, gerekli adımları atamıyorduk. 24 yıl geçmesine rağmen gerekli tedbirleri alamadık, gerekli tedbirler alınmadı. O gün bu tedbirler alınsaydı, en az 50 bin insanımızın hayatını kaybettiği depremlerde bu kadar canımızı kaybetmeyecek, bu kadar ekonomik yıkım ve huzursuzluk olmayacaktı.

Sorumluluklarımızı yerine getirdiğimiz sürece ülkemizde, insanlarımızda ve şehirlerimizde böyle bir ortamın yaşanmasına asla izin vermeyeceğiz. 2023 farklı duygularla tanışmak istediğimiz bir yıl oldu.

Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına adım attığımız yılımızdır. Biz ve buradaki insanlar en üst düzeyde sorumluluğa sahibiz.

2023 yılını felaket ve yıkım yılı olarak karşılamak isterdik ama maalesef öyle oldu. 2023 yılına çok değerli bir başlangıç, çok önemli bir sorumluluk yılı ve doğal afetler ve yıkımları ile mücadelede bir kilometre taşı olarak başlayabiliriz. Gelecekte çocuklarımıza ve gençlerimize bu tür yıkımları önlemek için birlikte çalışmalıyız.

Bu büyük değişim, burada sadece iki belediye başkanının veya ülkenin tüm belediye başkanlarının çabalarıyla mümkün olamaz. Çok daha geniş bir işbirliğine ihtiyaç var.

Kaynaklarımızı kullanırken doğal afetler ve depremlerle mücadeleye öncelik vermeliyiz.

Sorunun çözülmesinin merkezi yönetim ile yerel yönetimler arasında çok yakın işbirliği gerektirdiğini unutamayız. Uluslararası kurumları ve kaynakları bu sürece başarıyla dahil etmeliyiz. Bu iş birliğine STK’ları ve vatandaşlarımızı dahil etmemiz gerekiyor.

İstanbul’da bir binanın güçlendirilmesi için gereken tek kaynak, en iyimser tahminlere göre, büyükşehir belediyemizin 5 yıllık bütçesine denktir.

Yani çalışmayalım, çalışanlarımıza maaş ödemeyelim, 4-5 yıl tam takviyeye kaynak aktarsak da bu yetmez.

Resim net ve net. Deprem tehdidi altındaki şehirlerimizin hiçbirinin yerel kaynaklarla çözülemeyeceği aşikardır. Kahramanmaraş depreminin maddi zararının 100 milyar dolar civarında olduğu söyleniyor. Yani Türkiye’nin GSMH’sinin sekizde birinden bahsediyoruz. Bu kadar büyük ekonomik kayıpların telafisi yerel yönetimlerin çözebileceği bir sorun değil. Bugün depremle mücadeledeki sorunumuz belediyelerin ve belediyelerin kontrolünde olan sınırlı kaynaklarla sınırlı değil. Bu temel soruna ek olarak ciddi sorunlarımız da var. Mesela konut inşaatı konusu…

Birçok ülkede bu neredeyse tamamen yerel yönetimlerin sorumluluğunda iken, Türkiye’de yerel yönetimlerden tamamen uzaklaşan ve merkezi yönetimin bir enstrümanı haline gelen TOKİ’dir. Bu doğru değil. Geçmiş dönemde kamu arazileri, askeri alanlar, meralar bu kuruma devredilerek konut inşaatlarının kolaylaştırılması ve maliyetinin düşürülmesi sağlanmıştır. Sonuç aynı değildi.

Siyasi ve ticari haberler kiraları ön plana çıkarmış ve dolaylı olarak deprem, toplu konut inşaatı gibi konulara odaklanmıştır. Afet yasaları da yerel yönetimler için uygun değildi ve kurumları işbirliğinden uzaklaştırdı.

Geçen dönem kentsel dönüşüm kavramıyla pek anlaşamadı. Bu da halkımızı bu anlayıştan uzaklaştırdı. Büyük ölçüde, merkezi hükümetin elinde rant ve güç elde etme aracı olarak uygulamaya çalıştılar. Bir kentsel afet olan Fikirtepe örneği.

Şehirlerdeki stratejik alanlar, Bakanlar Kurulu kararı ile merkezi otoritenin yetki verdiği yerler haline getirildi. Belediyelerin buraya çivi çakmasına bile izin verilmedi. Bütün bunlar yapılırken siyasi ayrışma maalesef kurumlarımızda en üst düzeyde hissedildi.

İlginizi Çekebilir