İYİ Parti Genel Başkanı Akşener: “Cuma günü sözleri kendim yazdım”

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener Perşembe günkü olaylarla ilgili “Herkes bana masayı terk ettiğini söylüyor ama masa kalmadı” diyerek müzakerelerde böyle şeylerin olabileceğini belirtti. Akşener, Milli İttifak cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun aday olmak istediğinin net olduğunu ve bunu bildiklerini belirtti. Akşener, Kılıçdaroğlu’nun seçimi için çalışacaklarını bildirdi.

Habertürk’te soruları yanıtlayan Akşener, şunları söyledi:

“Ben bu paltoyu giydiğimde Temel Bey’in yaptığı konuşma ile Kemal Bey’in yaptığı konuşmaya baktığınızda, dürüstçe söyleyebilirim ki, garip bir ışık yanıyor. Sonra montumu çıkardım, hepimiz sıraya girdik, ışıkta sorun yok. Gerçekten memnuniyetsizlik vb. durumlar yaşamıyorum. imzaladım O olacak?

Bu dünyada oğlum dışında eşim dahil kimse beni bir şeye zorlayamaz. Önceki gece hiç uyumadım. Müzakereler nedeniyle insanlar evime geldi. İki belediye başkanımız Mansur Bey ve Ekrem Bey geldi geçti. 02.15 sıralarında evimize geldiler.

Ekrem Bey İstanbul’dan geldi. Sıfır uykum vardı. Uykusuzluk ile hareketleriniz biraz ağırdır. Bu masa etrafında müzakereler yapılıyor, mutabakat sağlanıyordu. İki metin altında 6 genel başkana imza attık. Bunda bir memnuniyetsizlik yok. Doğru bulmadığın bir karara neden imza atıyorsun? Hakikaten arkadaşlar bakın mont giydiğimde yüzüme düşen ışık bu. Bir de deprem oldu, gülmeye korkuyoruz.

“DEPREM ANILARIMI SERBEST BIRAKTI”

99 depreminde Kocaeli’nin milletvekiliydim. Eşim ve ailem oradaydı. Bu deprem eski anılarımı uyandırdı. Sorun nedir. Acıyı uzaklaştırıyorsun ve hemen ortaya çıkıyor. Uykusuz bir gece. Orada iyi durabilirdim. Yorgunluk muhtemelen bağışıklık sistemini düşürür. Lütfen beni affet, eve gidip üzerimi değiştirip dinleneyim dedim. Saadet Partisi menüsü harika olurdu.

Alper Taşdelen’in termik santraldeki menüsünde genelde balık var, güzel olur. Çankaya’da.

Pazar akşamından bahsediyorum. Hiçbir şey gizli tutulmaz. Perşembe günü müzakere masasında tartışılmaz bir hava oluştu. İyi; fikir ortaya atıyorsun, diğer 5 kişi bir konuda karar veriyor, ondan sapmıyorlar. Bunu da tartışmak istiyorsunuz. Peki orada neler oluyor? Herkes masadan kalktığını söylüyor ama; masa yükseltilir.

“HEPİMİZİN FARKLI ÇÖZÜMLERİ VAR”

Ben bir tarihçiyim, müzakere alanı tıkandığında, Lozan müzakerelerini babamın amcasının hikayelerinden bilirim. Tabii ki, bu harekete yol açan katılaşmalar, çatışmalar ve bazen ilişkiler var. Her şey pembe değil. Lozan’daki müzakerelere baktığınız zaman herkes ortak paydada buluşmaya hazır. Orada 6 kişiyiz, her birimizin insan olarak hayata bakışı, problem çözme anlayışı, çözüm anlayışı ve hayata baktığımız zaman duruşu var.

Bu tablonun en büyük değeri Türkiye’nin geniş bir siyasi ve sosyal alanını temsil etmesidir. Orada oturmuş önce farklılıklarına saygı duymayı öğreniyorsun. Babamın ailesi rahmetli Atatürk, rahmetli İnönü’nün arkadaşı. Biz hiçbir zaman solcu bir aile olmadık. Bizi dinleyenleri bağışlayın. Ama ben CHP’nin kurucusu, Cumhuriyet’in kurucusu Atatürk’ün iradesini paylaşan bir ailenin çocuğuyum.

Ama annemin dayısı İstanbul Menderes il başkanıdır. Bu benim bir yanım. Ailemle şakalaşırdım, bu ülkede annem oy verdiğinde teyzelerim kime oy verdiyse beni destekledi. Bir tarafta babası Demokrat Parti, diğer tarafta İsmet Paşa. Bu masada bu alanın birbiri ile olan çatışmasını en iyi bilen benim.

Bir yanda İsmet Paşa, diğer yanda merhum Menderes. Masanın altından birbirimize bunları söylediğimizde geçmişimizden bahsediyorum. Bu ülkede canavarca sistemden kurtulmanın yollarını aramak için oturup birbirimizi anlamaya çalışmak çok değerli. Farklılıklarımıza saygı duymayı öğrendik. Reddedebileceğimiz sabitlerimizden bahsettik ve ortak noktamızda birleştik. Her politikanın bir sabiti vardır. Hızla değişen bir dünyada yeni değerler ortaya çıkıyor.

Sonuç olarak elbette birçok anlaşmazlık, müzakere var ve sonra mesele birçok konuda anlaşmaya varmak.

“Görüşmelerimiz…”

Kemal Bey ile görüşmedik. Bu toplantılar şöyle oluyor: Diyelim ki ben ev sahibiyim, bu toplantının gündemini önce arkadaşlarımla birlikte yazıyoruz. Sonra diğer genel başkanları dolaşıyorum, eklemeler ve çıkarmalar yapılıyor. Ondan sonra basına ne söyleyeceğimizi kendi arkadaşlarımızla planlıyoruz. Daha sonra yazılı metni tüm siyasi partilere gönderiyoruz. Bu metin ilavelerle birlikte dönmüş, bu tabloda yeniden düzenlenmiş ve revize edilmiştir.

Perşembe günkü toplantıda Cumhurbaşkanı’nın konuşmasının biraz öne alınmasına katkıda bulunduğumu düşünüyorum. En azından yöntem hakkında konuşabilmek için. Gerçekten daha önce konuşmadık. Aniden bir aday hakkında konuşmaya başlarlarsa, her şeyden önce anlaşmazlıklar ortaya çıkar. Parlamenter sisteme geçişin ve parlamenter sistemden ne anladığımızın yol haritasını çıkardık. Kanun ve buna bağlı anayasa değişikliklerini yazdık. Daha da ilginci, artık adayımız her şeye sahip. Anlaşma metni kamuoyuna açıklandı. Anayasa değişikliği, parlamenter sistemin güçlendirilmesi önerileri.

Mesela Taha Akyol kardeşimin arkadaşı, takdir ettiğimiz bir büyüğümüz. Ona ilk çıktıyı gönderdim. Dolayısıyla onun da katkısı var. Muhtemelen başka bölümleriniz de vardır. Saadet, DEVA, Gelecek, Demokrat Parti adından hiç bahsetmedik. Hep bir şeyler söyledik Sayın Erdoğan ve arkadaşları. Bize soru soranlara “seçim tarihini açıklayıp adayımızı açıklayacağız”. Öyleydi. Dün Sayın Erdoğan seçim tarihini 10 Mart’ta açıklayacağını, 14 Mayıs’ı da açıklayacağını açıkladı, biz de adayımızı açıkladık.

“BENİM KONUŞMA ZOR OLDU, ZOR OLMASI GEREKİYOR”

Aday olmadığımı belirttim. Asla pişman olmadım. Perşembe’den Pazar’a kadar sürekli sarhoş olmama rağmen bugün karşınızda rahat otursam da fark etmez. Bir şeyi kesiyormuş gibi hissetmediğinden emin olmaya çalışıyordum. Biz seçildik, seçilemeyiz, herkesin cumhurbaşkanı olma hakkı var.

Ersan Bey’i çok seviyorum, huzurunuzda teşekkür ederim. Onu evimde ağırlamak isterim. En çok taş atıldığında içimden şeytan taşlamak geliyordu. Ben hacca giden bir insanım. O gün Ersan hoca kanalınızda bizimle ilgili bu sözleri söylemek kolay olmadı. Bu sözleri söylemek benim için kolay olmadı. Fikirlerini öğrenmek istiyordum, müzakereler henüz bitmediği için onunla konuşacaktım. Birçok kişinin saygı duyduğu hocamız. Akşam yemeğinde sizi evimde ağırlayacağım ve fikirlerinizi kullanacağım.

Evet, zordu! Zor olmuş olmalı; ne düşünüyorum Bu metni kendim yazdım. Ben bir tarihçiyim, sonuçta ben bir halk insanıyım. 28 yıldır siyasetin içindeyim. Bir siyasi partinin mutfağını işlettim. Sert olarak algılanabilir; ama net olduğundan emin oldum. Aşırı keskinlik genellikle sinir bozucudur. “Hayır, beşimiz böyle düşünüyoruz, önerileriniz sağduyulu değil” ise, o zaman açık olacaksınız. Çünkü sen, kendimden bahsediyorum, kişisel olarak hiçbir şeye talip değilim.

1.5 yıl önce cumhurbaşkanlığı adaylığımı reddetmemiş olmam üzücü. 5 erkek arasında tek kadın benim. Belki top bana gelir. Mevcut sistemi oluşturmak için çaba sarf ettim. Halen Sayın Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı adayıdır. Elbette liderlerle bir sorunumuz yok, adayı en başından destekleyeceğiz. Bu tablo, halk milletinin haydi dediği iki büyükşehir belediye başkanını aday yaptı. Değerli olduğunu biliyorum. Millet İttifakı adayı Kılıçdaroğlu onlarla birlikte yarışacak. Çalışan üç ortak da. Elbette Sayın Kılıçdaroğlu’nu öne çıkaracak” dedi.

Detaylar geliyor….

İlginizi Çekebilir