İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, “Şahsi hesapları bırakıp millet için gerekeni yapmanın zamanı gelmiştir. Atış testlerini parti içi bir mesele ya da ofis sohbeti olarak algılayanlara seslenmek istiyorum. Bazen gerçek bir komutan olmak için omuz askılarından vazgeçmeniz gerekir. Küçük hesapları bırakıp asıl tehlikeyi görmek gerekiyor” dedi. Kızılay çadırlarının satışıyla ilgili de konuşan Akşener, “Milleti patates soğan stokluyor diye terörist ilan ettiniz. Çadır satan Kızılay’a ne dersiniz? Ateşçi olduğu için Kızılay başkanını işten mi atacaksınız?” açıklaması yaptı.
Partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki grup toplantısında konuşan Akşener, şunları söyledi:
– Sinan Ateş suikastının üzerinden 61 gün geçti. Daha önce de söylediğim gibi 14 Mayıs’a kadar yapacağım her konuşmada aynı soruyu Sayın Erdoğan’a soracağım. Adalet yerini bulana kadar her hafta Sinan Ateş’e hatırlatacağıma söz verdim. Sayın Erdoğan, haksızlığa boyun eğmeye devam edecek misiniz? 61 gün geçti Sayın Erdoğan. Kuklalar tutuklandı, kuklacılar serbest. Maşalar tutuklanır, tutma maşaları serbest kalır. Ancak yargının görevi herkesin bildiği gerçekleri saklamak değil, herkesten önce bu gerçeklerin temeline inip gerçekleri ortaya çıkarmaktır. Katilleri kaçıran ve suçluları koruyanlardan henüz şüphelenilmedi bile. Sinan Ateş’in bildiği, hepimizin bildiği gerçekler henüz yargı gündemine bile girmedi. Emir-komuta sisteminde görevini yerine getiren tek bir kurum kalmamıştır. Mahkemenin işini yapmasına neden engel oluyorsunuz? Kimden korkuyorsun? Gerçek ortaya çıkana kadar bu olayın peşini bırakmayacağız.
“Bu facianın sorumluluğu türbenin insanımıza yuva olarak inşa edilmesinde imzası olan herkesindir. Depremin ardından 72 saat içinde halkımızın yardımına koşamayanlar, örgütlenemeyenler, saray korkusundan karar veremeyenler, sivil toplumla mücadele edenler, interneti kapatıp polisi kapıya gönderdi, suçlu herkes. Bu karmaşanın sebebi olan ve ucube sistemle canımızı sıkan Bay Crisis sorumludur. Kendini sorumlu hissedenler istifa eder, hesap verir. Artık bir algoritma haline geldi. İktidarın beceriksizliğinden dolayı başımıza gelen her musibet için Erdoğan milleti suçlamaya başlıyor. Doğruyu söyleyenleri bastırmaya çalışır. Yetmiyor, sosyal medyayı kısıtlıyor. Olmaz, sandıklar istediği gibi gitmez, bu kez ekranlara geri döner ve helallik ister. Ne kendisinin ne de herhangi bir yetkilinin sorumluluk üstlenmediği yerde sorumluluğu vatandaşa devrediyor. Depremin üzerinden 23 gün geçti. Tuttuğumuz defteri açacağız dediniz, milleti tehdit ettiniz. Hangi yüze helal olsun? Dün kaderin plânını söyledin, bugün utanmadan helallik istiyorsun. Helal istiyorsun, sanki beş dakika geç kalmışsın, 2 gün göreve gecikmişsin. Suç ve haram helal olamaz.
– Kapalı bir çadır tiyatro mizanseniyle bu imkansızdır. Helal almak istiyorsan, Maraş’ta 15 saat moloz altında vinç bekleyen evladının elinden tutmuş merhumu seyreden bir babadan helal istersin. Helal almak istiyorsanız 15 yıl önce Malatya’da tarım arazisini açıp mezara çevirenlerin yaptığı binalarda moloz altında annelerinin sesini duyup hiçbir şey yapamayanlardan helal isteyeceksiniz. Bugün. Meydanlarda sadaka verir gibi para vererek helal olmaz. Yetimden helallik alamazsın. Hayallerini yıktığınız gençlerden helallik alamazsınız. Cenazesi için kefen arayan babalardan helallik alamazsınız.
“Böyle bir küstahlık, böyle bir kabalık olamaz. Zor günde bıraktığın milletimizden helallik alamazsın Sayın Erdoğan. Siyasetçiler kendi halklarıyla sandık başında vedalaşıyor. Sandığı getireceksin, bizimkiler sana ne diyecek göreceksin.
– Parti-başkanlık sistemi altında ülkemizin karşı karşıya kaldığı en temel sorunlardan biri ahlak sorunudur. Çürümüş binaların fazladan bir kuruş kazanmasına izin vermek ahlaki bir meseledir. “Sen kimsin?” bu bir ahlak sorunudur. Vatandaşlarına çadır satmak tamamen ahlaki bir meseledir. 155 yaşındaki Hilali Akhmer’in başına gelenlere bir bakın. Kızılay deposunda çadır depoluyor ve satıyor. Böyle bir küfür olabilir mi? Patates ve soğan stokladıkları için bir ulusu terörist ilan ettiniz. Çadır satan Kızılay’a ne dersiniz? Kızılay’ın başını ateşçi olarak mı çıkaracaksınız? Kızılay’ı yaralılara yardım eli olarak biliyoruz.
“Milletimizin soğukta olduğu, tüm Türkiye seferber olduğu gün Kızılay, milletin yaptığı helal yardımları utanmadan satışa çıkardı. Yabancı ülkeler hiçbir karşılık beklemeden arama kurtarma ekipleri gönderdi. Kızılay, vatandaşlarına çadır sattı. Bu hükümet geçen yıl kendi yargısının bağımsızlığını ihlal edip Kaşıkçı davasını satmadı mı? Yine vatandaşın kendisi vatandaşa hizmet etmiştir. Para hala popüler. İşsiz gençlerin, geçimini sağlayamayan emeklilerin, yaşam mücadelesi veren tüccarların ve devlet memurlarının parası bu. Hizmet milletse, para milletse, görevin nedir? O zaman neye ihtiyacın var? İnsanlar kendi başlarının çaresine bakmak zorundaysa, en azından onları gölgede bırakmayın. Çalışmıyorsa emekli ol. Kızıl Bayrağımız kadar kıymetli olduğunu bildiğimiz Kızılay sancağını kirletmeyin. Ahlaksız, bilinçsiz yönetim anlayışınızla her kuruma nüfuz ettiniz. Bari Kızılay’ın duvarlarını yıkmayın.
“Yangınları söndürmek için buradayız, kaçakçıları değil. Depremin olduğu ilk günden beri vatandaşlarımızla birlikte sahadayız. Arama kurtarma ekipleri oluşturuyoruz.
“Bugün bir yol ayrımındayız. Ya başımız dik milletin yolunda yürüyeceğiz ya da milletin geleceğini kumar masasında heba edenlere boyun eğeceğiz. Şimdi kişisel hesapları bırakıp milletin ihtiyacı olanı yapma zamanı. Atış testlerini parti içi bir mesele ya da ofis sohbeti olarak algılayanlara seslenmek istiyorum. Millet, kendinize alın ve dikkatlice düşünün. Bazen gerçek bir komutan olmak için omuz askılarından vazgeçmeniz gerekir. Küçük hesaplamaları bırakıp gerçek tehlikeyi görmeye değer. Yolumuz dün de aynıydı, bugün de aynı. Karşımızda kim olursa olsun, itirazımız, mücadelemiz dün de aynıydı, bugün de aynı. Kızılay tezgahtar olduysa, genel müdür çürütmenin başı olduysa, söylenecek daha çok şey var demektir. Şimdi bir seçim yapmalısın. Kişisel hesaplarınızı bırakmanın ve yapılması gerekeni yapmanın zamanı geldi. Bu olaylar bize, beceriksizliğin ve aptallığın üstesinden gelen, vicdandan boşanmış, devasa bir ihanetler ağıyla karşı karşıya olduğumuzu anlatıyor. İktidar bütün kurum ve kuruluşları yok etmiş, amacından saptırmıştır. 100 yıl sonra Anavatan’ın bütünlüğü yeniden tehlikede. Hükümetin başı dikkatsizlik ve yanılsamayla aldığı her kararla ülkeyi uçuruma sürüklüyor. Milletin geleceği milletin azmi ve kararlılığı ile kurtarılacaktır. Kişilerin keyfi değil, milletin iradesi ortaya çıkacaktır. Kazanan kesinlikle Türkiye olacaktır.
İlginizi Çekebilir
- Savunma Bakanlığı’ndan “tahıl koridoru” açıklaması
- BALKAN | Antarktika’nın ‘buz kıtası’ bu yıl rekor bir hızla erimeye devam ediyor
- BALKAN | Rusya-Ukrayna krizinin sonuçları ve 2023’te dünyayı bir enerji krizi riski bekliyor
- BALKAN | Benzema’nın, Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un birlikte finale çıkma teklifini reddettiği iddia edildi.
- BALKAN | Suudi Arabistan 2022’de 7 milyon umre yapacak
- Snapchat’ten yeni üretken yapay zeka özelliği: My AI Snaps
- İsviçre, Türkiye’den depremzedeler için hızlandırılmış vize sürecini başlattı
- Milletler İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı Kılıçdaroğlu: “Birleşeceğiz ve kazanacağız. Ama kime karşı?
- BALKAN | Al Nasr, Cristiano Ronaldo ile sözleşme imzaladı
- Depremlerde ölenlerin sayısı 50 bin 399’a yükseldi.