Kartal İmam Hatip Lisesi mezunlarından oluşan 20-25 kişilik genç bir grup; CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na açık mektup yazarak desteğini dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın da mezun olduğu Kartal İmam Hatip Lisesi’nden bazı mezunlar; CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na açık mektup yazdı.
“Kemal Kılıçdaroğlu’na Açık Mektup” başlığı altında yayınlanan mektuba destek olmak ve imza atmak isteyen İmam Hatip Kartal Anadolu Lisesi mezunları ve mensupları bu formu doldurarak desteklerini belirtebilirler. Mezunlar mektuplarında; Cumhurbaşkanlığı yarışını destekleyeceklerini belirtti.
Kılıçdaroğlu’na yazdığı mektupta, “Bugün Türkiye’deki bütün İslamcı-Mütedayın kesimlerin varlıklarını AKP’ye ve Erdoğan’a borçlu olduğu gibi asılsız bir algı oluşturulmaya çalışılıyor. Ancak Erdoğan ve AKP yönetimindeki Türkiye’de ne İslamcı bir hareket ne de onun resmi kurumsal muadili olarak nitelendirilebilecek imam hatipler yoktu. İmam Hatip rejimlerinin arka bahçelerini kendi kanunsuz ve asi güç ağlarının bir parçası olarak görmek isteyen ve bu nedenle bize zulmeden bu güç gruplarına teşekkür etmemize gerek yok.”
“KARTAL’IN ORTASINDAN ÇAĞRIYORUZ”
Mektupta şu ifadelere yer verildi: “Demokrasi; Harika bir vatandaş olan herkesin, gücü olmasa bile, ülkenin geleceği ile ilgili fikirlerine dayanarak hükümete katıldığı ve sorumluluk aldığı bir rejimdir. Oysa biz artık üniversite öğrencisi, mezunu, Kartal Anadolu İmam Hatip (Kartal) Lisesi mensubu bir grup genciz; Biz de inisiyatif alarak ülkemizdeki mevcut duruma ilişkin tutumumuzu açık bir mektupla sizlerle ve bu durumda da Türk kamuoyuyla paylaşmak istedik. Bunu sosyal diyaloğu ve karşılıklı anlayışı geliştirmeyi bir yurttaşlık görevi olarak görüyoruz.
Kartal, Türkiye’nin en başarılı liselerinden biridir. Diğer yandan en başarılı imam hatip lisesidir. Mütedayin İslamcı ebeveynlerin çocukları için istedikleri gelecek söz konusu olduğunda okul, yüksek öğrenim için ilk tercihtir. Okulun özlemi, hem akademik mükemmelliğin hem de dini ve entelektüel başarının elde edildiği bir lise kültürü yaratmaktır. Bunun velilerin ilk tercihi olmasının sebebi okulun isteğinden kaynaklanmaktadır. Türkiye’de bu koşullarda biriken sosyal, kültürel ve sembolik sermaye tercih sebebidir. Şu anda derslerimizde başarılı olmamızın yanı sıra, dini ve fikri kazanımları olan bizler, aynı zamanda okulla beslenen memleket sakinleriyiz. Okulun profilinden sapan, tüm deneyim ve birikimlerini çöpe atan, çatışan, tepkisel öğrenciler değiliz. Kartal merkezden size sesleniyoruz.
“HÜKÜMET BÖLÜMLERİNE MİNNETTAR DEĞİLİZ”
Bugün Türkiye’deki tüm profesyonel İslamcı grupların varlıklarını AKP’ye ve Erdoğan’a borçlu olduğu gibi temelsiz bir algı oluşturulmaya çalışılıyor. Ancak Erdoğan ve AKP yönetimindeki Türkiye’de ne İslamcı bir hareket ne de onun resmi kurumsal muadili olarak nitelendirilebilecek imam hatipler yoktu. İmam Hatip rejimlerinin arka bahçelerini kendi kanunsuz ve asi güç ağlarının bir parçası olarak görmek isteyen ve bu nedenle bize zulmeden bu güç gruplarına teşekkür etmemize gerek yok. Aksine sabır ve sorumlulukla inşa ettiğiniz her şeyi kapsayan bir koalisyonun liderliğinde oluşturacağımız Türkiye var. Ancak bu şekilde siyasi iktidar hesaplarında kaybolan gelecek ufkumuzu yeniden şekillendirebiliriz.
“İDARİ GİRİŞİMİN YIKILMASININ MERKEZİNDEYİZ”
Türkiye’de doğan her çocuk, travma geçirmiş bir geçmişi hafife alır. Kamusal alana girdiğinde, kendisini travmatik bir tarihsel anlatının merkezinde bulur. Böylece tarihi hareket ettiren her olay bir yenilgi ya da zafer olarak kabul edilir. Ve tüm tarihimizi bu ikilem üzerinden inşa etmek zorunda kalıyoruz. Yaşanan travmanın şiddeti konusunda toplumun tüm kesimleri arasında adeta bir rekabet söz konusudur.
travmatik deneyimler; Bu da iktidar partisine göremeyenleri travmatize edebilecek deneyimler yaşamak için meşru bir zemin sağlıyor. Kırgınlık ve travma döngüsü böyle döner: Ezilen, dün yenilen, bugün galip gelen, baskının acımasız sopasını eline alır. Hukukun üstünlüğünün temel niteliği, ancak bu döngü kırıldığında ve yeni bir yol ortaya çıktığında ortaya çıkacaktır.
Sivil toplumun devlet tarafından bastırıldığı, her görüşün devletten uzaklığı oranında kendisine onurlu bir yaşam alanı bulabildiği Cumhuriyet tarihinin en önemli aracı seçimlerdi. Halk seçimlerde her zaman yeni bir anlam, adalet, özgürlük ve eşitlik ufku aramıştır. Bu arayış, 14 Mayıs seçimlerine iki aydan kısa bir süre kala yeniden başladı: Türkiye’de somut krizler ve gerçek çelişkiler var. Her şeyin alt üst olduğu bir zamanda yaşıyoruz. Bu şartlar altında, komşular ve kimlikler hakkında tanıklık geçersizdir. Aynı şekilde seçimlere inananların ve inanmayanların gözünden bakmak da gerçekleri çarpıtmanın ve siyasi hesap aleti haline getirmenin bir yoludur. Ülkenin etrafında; Merhamet rejimi ve paydaşları tarafından hukukun ve kurumların askıya alındığı, tüm bürokrasinin rejimin bekçisi konumuna getirildiği, işbölümünün ve idari inisiyatifin yok edildiği bir durumdayız.
“GELİŞLERLE HALKI TEHDİT EDEN ERDOĞAN VAR”
Türkiye ne yukarıda bahsedilen kısır döngünün çarklarına ne de ülkeyi parti-polis devletinin eşiğine getiren merhamet rejimine mahkûmdur. Bu bize neyi gösteriyor; gençlik nihilizminizi, ehven-i şerin konformist bataklığını ve mesihçi-milliyetçi üçüncü bir yol arayışınızı geçersiz kılan demokratik ve kapsayıcı siyasetinizdir. Oluşturduğunuz kucaklayıcı koalisyon ve birlikte açıkladığınız siyasi reformlar programı, söylem olarak tanımlanması ve dile getirilmesi bile istenmeyen konuların spesifik teşhisi ile mümkündür.
Ülkemizde eksikliğini hissettiğimiz demokratik siyaset anlayışını uzun yıllardır sahiplendiniz ve bunu yaptığınız birçok siyasi girişimle Türk kamuoyuna gösterdiniz. Bu nedenle kısa ve orta vadede Türkiye’de neyin ve kimler tarafından yapılması gerektiği çok nettir. Bir yanda ülkenin kronikleşmiş sorunlarının sorumluluğunu üstlenen, demokratik uzlaşı oluşturmak isteyen sizler; Öte yandan, başta İslamcı-Mutedain fraksiyonu olmak üzere ülkemizin tüm kazanımlarını kendi varlığına mal eden ve bu kazanımları kaybetme ihtimaliyle halkı tehdit eden Erdoğan var.
“HELALİZASYON DAVETİNİZİ KABUL ETTİK”
Önerinizin muhatapları olarak önderliğini yaptığınız demokratik, özgürlükçü, çoğulcu ve kapsayıcı dönüşümün samimiyetine inanmanın yanı sıra, sokakta yan yana duran bir halk koalisyonu vizyonuna sahip olduk, aslında tanıklar. Siyaseti bir inanç meselesi haline getirmenin ve bir siyasetçinin samimiyetini sorgulamanın veya onunla kişisel yakınlık kurmanın apolitik ve konformist olduğunun bilincindeyiz. Bunun ülkemizi son yirmi yılda içine soktuğu açmazın da farkındayız. Ülkemizin ihtiyacı olan şey, sizin demokratik ve kapsayıcı siyasi vizyonunuzdur. Sizlerle birlikte bunun uygulanması için sorumluluk alıyoruz ve bu demokratik inşa sürecinin katılımcıları oluyoruz. En somut ve nesnel anlamda gerçekleşen bu dönüşümün “ikiyüzlülük” ya da “samimiyetsizlik” ile itham edilmesine de karşı çıkacağız. Kısacası vedalaşma davetinizi kabul ediyoruz, çünkü inancımız gereği el sıkışmak zorunludur. Ülkemizin 13. cumhurbaşkanı olmanızı Allah’tan niyaz ediyoruz.”
İlginizi Çekebilir
- İbrahim Kalın’dan Kızılay çadırının satışına ilişkin açıklama: İlgili arkadaşların gereğini yapmasını temenni ediyorum
- BALKAN | Tefeyuz futbol ve voleybolda yerini alıyor
- İmamoğlu: Memleketi mahvettiler şimdi çözerim diyor inanmayın
- BALKAN | “Ödeme hizmetlerine ilişkin yeni yasa, banka kullanıcılarının korunmasını güçlendiriyor”
- İçişleri Bakanlığı 61 Maddelik Seçim Genelgesi
- BM, Rusya’yı “Ukrayna topraklarından derhal çekilmeye” çağırdı
- Tarım Bakanı Kirishchi: Çiftçilerimiz çok iyi para kazanıyor
- İmamoğlu ve Yavaş’tan Akşener’e ziyaret: Halkımız ayrılığa tahammül edemiyor
- JB Straubel yönetim kurulu üyesi olarak Tesla’ya geri döndü
- Google’dan Sundar Pichai’ye bir mesaj açın