Bu sefer sadece bir yol ayrımında değil, bir uçurumun kenarındayız. Bir asır önce benimsenen Cumhuriyet, köktendinci bir anlayışla tasfiye edilmektedir. AKP’nin birlikte çalıştığı yeni ortaklarına şöyle bir göz atmak, iktidardan ayrılmamak için yeterli.
“Tarihte devam”kavşaktaGeldiklerini hisseden başka insanlar olup olmadığı bilinmiyor. Genellikle depresif süreçlerde filizlenen söylem budur; Her şeyin bittiği fikri toplumda yaygınlaştığında kendiliğinden ortaya çıkıyor.
Yorgunluk ve düşüş anlarının bir parıltısı, bir yol ayrımının retoriği gibi. Krizin başlamasıyla birlikte toplumda söylentiler yayıldı; Ülke gündemi bir yol ayrımında olduğumuzu anlatan haber ve yorumlarla dolu.
Gerçeklik duygusu yerini soyut kavramlara bırakır. Bir güç gösterisi çağrıştıran ve içeriği bireye göre değişen bu kavramlar, siyaseti ve tabii ki toplumu da kapsamaktadır. Bunların arasında nimet mertebesinde olanlar da vardır. Mesela son yılların gözde söylemi; “Kalıcılık” gibi. Gündeme gelince akan sular durur.
Gerçeklerden kaçmanın, doğrudan sorumluluk almamanın, mucizeleri ve bir kurtarıcıyı beklemenin en kolay yanı bu; “Kavşağa” ulaştığımızı kabul ederek. Ya da kavşakta sizi beklediklerini düşünün. Belki de bu yüzden (a) geçmişe bir pencereden bakamıyoruz. Kabul etmesek de tekrarın nedenlerini sorgulamaktan hoşlanmayız.
Ekonomik bunalımların, toplumsal gerilimlerin sebebini gerçek sebeplerden çok soyut sebeplerde arayan toplumların genel ruh halinin simgesi de diyebiliriz.
Ayrıca özel bir durumumuz var. Hiç şüphe yok ki dünyada en çok düşmanı olduğuna inanan toplumlar arasında en üst sıralarda yer alıyoruz. Bununla birlikte, genellikle düşmanlıkların nedenlerini araştırmaktan kaçınırız.
Cumhuriyetin son 20 yılında, AKP’li yöneticilerin eleştiriler karşısında sorumluluğu “dış güçlere” kaydırması, yukarıdaki anlayışın güncellenen en son örneğidir.
Muhalefet, yolsuzluk konusunu başarıyla seçim kampanyasının merkezine yerleştirdi. Bununla birlikte, yolsuzluğu araştırarak amaçlanan başarıya ulaşmak, bir dereceye kadar, karşılaştığımız sorunun altında yatan nedenlerin nedenlerinden ziyade sonuçları ele alabilir.
Bozulmayı araştırmadan, anında çözüm sağlayacağını düşündüğümüz basit yöntemler bizi cezbeder. Bir süre sonra su yüzüne çıkacak sorunlar; önceden hesap yapma alışkanlığımız yok denecek kadar azdır. Yeni bir paradigma yaratmaya ve sorunları çözmek yerine zamana yaymaya çalışan siyaset anlayışımızın, bizi sürekli yol ayrımına götürmekten başka çaresi yoktu.
Türkiye’deki seçmenlerin çoğunluğu; Bu hükümetin değiştiğini, yeni bir yol ayrımında olduğumuzu anladığı rahatlıkla söylenebilir. Bu gerçeğin kendiliğinden iktidar muhalefetinin önünü açması beklenmemelidir. Eski yöntemlerle dünyanın değişmesini durdurmak söz konusu bile olamaz.
Cumhuriyetin 100. yılında kitlelerin desteğini kazanmak; Verimlilik esasına göre yürütülecek olan refah sürecinin tüm detaylarının toplumun sınıf ve tabakaları ile değişiminde gösterilecek sonuçlara bağlıdır. Kısaca; doğruyu söyleyerek seçmenden uzun vadeli destek kazanılabilir.
Muhalefet, yolsuzluk konusunu başarıyla seçim kampanyasının merkezine yerleştirdi. Bununla birlikte, bir yolsuzluk soruşturmasında algılanan bir başarıya ulaşmak, bir dereceye kadar, karşı karşıya olduğumuz temel sorunun nedenlerinden çok etkilerini ele alabilir.
Türkiye’de ekonominin kayıt altına alınması, vergi gelirlerinin tüketimden değil gelirden toplanması yerel yönetimlerin eğitim, güvenlik, çevre ve üretim alanlarında güçlendirilmesine bağlıdır. Tamamen para politikası ile içinde bulunduğumuz sosyo-ekonomik çıkmazdan çıkmamız çok zor.
Üstelik YSK yönetiminin bir amaç için seçildiği izlenimi artıyor. Anayasa ve kanunların belirlediği kurallar yerine bu meclisin inisiyatifini itirazsız kabul etmek ve seçimlerde seçim kazanarak hükümeti yenilgiye uğratmak göründüğü kadar kolay olmayabilir.
Bu sefer sadece bir yol ayrımında değil, bir uçurumun kenarındayız. Bir asır önce benimsenen Cumhuriyet, köktendinci bir anlayışla tasfiye edilmektedir. AKP’nin birlikte çalıştığı yeni ortaklarına şöyle bir göz atmak, iktidardan ayrılmamak için yeterli. Yaşadıklarımızı merak etmeden bir çıkış yolu bulunacağını düşünmek fazla iyimserlik olur. Unutma; 15 Mayıs’ta sadece iktidar değişikliği için değil, aslında geleceğimiz için oy kullanacağız.
İlginizi Çekebilir
- İbrahim Kalın’dan Kızılay çadırının satışına ilişkin açıklama: İlgili arkadaşların gereğini yapmasını temenni ediyorum
- Sohbet tabanlı yapay zeka Google aramalarında görünecek
- BALKAN | BM, dünyadaki plastik kirliliğini sona erdirmek için uluslararası anlaşma hazırlıyor
- BALKAN | Üsküp YEE, “Balkanlar’da Türk dizileri” konulu bir panel düzenledi.
- BALKAN | Balkan ülkelerine yapılan ihracat 11 ayda 19 milyar dolara ulaştı.
- Eklenti desteği ve ChatGPT’ye İnternet erişimi
- YSK, seçim komisyonları için devlet kurumlarına yazı gönderdi
- Savaşın ilk yılı, Prigogine ve 2024
- İşte Google’ın ilk katlanabilir telefonu: Pixel Fold
- BALKAN | Avrupa Uzay Ajansı kıtada sıcaklık rekorunun kırılabileceğini söyledi