Meraklı, seçim sonrası Türkiye

Millet İttifakı’nın alışılagelmiş hikayesi Erdoğan’ın sandığa gömülmesidir. Yeni bir gelecek için acilen ortak bir siyasi, ekonomik ve sosyal tarih oluşturmaları gerekiyor.

Herkesin heyecanla beklediği seçimlere 37 gün kaldı. Birçok kamu araştırma şirketinin yaptığı anketler, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yirmi yıl sonra seçimi kaybedeceğini gösteriyor.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Millet İttifakı adayı olmasının ardından muhalefette esen rüzgar Kılıçdaroğlu’nun ilk turda seçilebileceğini gösteriyor.

Hükümet karşıtı, demokrat, sol ve sosyalist muhalefetin önemli bir bölümünün Kılıçdaroğlu’na destek vermesi, iktidarın sevincini bozacak gibi görünüyor.

İktidara giden yol belli oldu ama birçok muhalif Türkiye’nin seçimlerden sonra hangi yolu izleyeceği konusunda hala kafası karışık, bu konuda çok fazla belirsizlik var ve iç açıcı bir tablo yok.

Toplumda görülmedik derecede net bir bölünmüşlük olsa da bu belirsizliğin kaynağı muhalefetin, daha doğrusu Milletler İttifakı’nın yapısında yatmaktadır.

Tablo 6, bir yılı aşkın bir çalışmanın ardından güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş için yol haritasını, yapacakları anayasal ve yasal değişiklikleri ve izleyecekleri politikaları içeren ortak belgeler üretti. Bir anlamda restorasyon belgesi hazır.

Ancak 13. cumhurbaşkanı adayının Milletler İttifakı’ndan geçişi sırasında patlak veren krizin sonuçlarının devam ettiğine inanılıyor. Bu görüş, ittifak üyelerinin çeşitli sorun ve konulara yaklaşımlarından oluşmaktadır.

Milletler İttifakı bileşenleri arasında bir toparlanma programının nasıl uygulanacağına dair asgari bir ortak söylem, dil veya yaklaşım yoktur ve ortaya çıkmamıştır bile. Medyadaki tartışmalar, Milletler İttifakı tarafları arasındaki açık ve gizli rekabet güven inşa etmiyor.

Millet İttifakı bileşenleri, seçmenler için hazırlanan ortak metinlerin rehberliğinde geleceğe dair ortak bir hikaye anlatmaya başlamadı. Eşgüdümlü ve ortak bir söylemi ön plana çıkaran, etkili ve anlaşılır bir şekilde seçmenlere ulaştırılabilecek bir hazırlık olup olmadığı net değil. Seçim öncesi havası yok.

CHP’nin 13. cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, toplumu kutuplaştıran, muhalefeti düşmanlaştıran iktidar yaklaşımlarına karşı kapsayıcı ve değişken odaklı, kendince bir gelecek tarihi yazmıştır.. Bunun seçmeni heyecanlandırmaya ve harekete geçirmeye, geleceğe dair umutları güçlendirmeye yetmediği açıktır.

Bunun yeterli olmamasının iki nedeni var. Birinci ve esas; yakın geçmişleri nedeniyle ortakları, seçmeni olumsuz etkilememek için en azından Kemal Kılıçdaroğlu kadar dikkate alarak gelecekten söz edebilmekten uzaktır.

Aslında birçoğu, muhafazakar milliyetçi çevreleriyle bağlarını güçlendirmek için bazen geçmiş siyasi yüklerini ön plana çıkaran ve ortak toparlanma hedeflerini sulandıran söylemlere ve bakış açılarına başvuruyor. Bu da Millet İttifakı’nın ortak bir hedefe ulaşmasını zorlaştırmakta ve Kılıçdaroğlu’nu yalnızlaştırmaktadır.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, son iki yıldır aday olduktan sonraki tavrı, yaklaşımı ve çalışmasıyla; ortak ve çoğulcu bir toplum vizyonunun ve sözleşmesinin mümkün olduğunu göstermeyi başardı.

Millet İttifakı’nın alışılagelmiş hikayesi Erdoğan’ın sandığa gömülmesidir. Yeni bir geleceğe dair ortak bir siyasi, ekonomik, toplumsal geçmişleri yok. Gizli bir açık rekabet var. Güç için erken şehvet seçmenlerin dikkatini çeker.

Seçimler yaklaştıkça, milletvekilleri seçim alanına indikçe, ittifakın partileri arasındaki bölünmeler ve rekabet kaçınılmaz olarak daha görünür hale gelecek ve seçmene yansıyacaktır.

Kemal Kılıçdaroğlu, mevcut hükümetin ahlaksızlıklarından kurtulmak için kendi partisinden başlayarak siyasi değişimin gerekliliğini vurgularken, diğer ortaklar bundan uzak. Seçimlerde zorunlu bir güç kaymaları ittifakı yaratmak için gereken sınırı sonuna kadar batırmış görünüyorlar.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, son iki yıldır aday olduktan sonraki tavrı, yaklaşımı ve çalışmasıyla; ortak ve çoğulcu bir toplum vizyonunun ve sözleşmesinin mümkün olduğunu göstermeyi başardı. Bütün bunları ancak partisinin ve Millet İttifakı’nın ötesine geçerek başarabileceği anlaşıldı. Değişim açısından ise Millet İttifakı’nın diğer ortakları cumhurbaşkanı adayının çok gerisinde.

Toplum, seçmenler, özellikle genç seçmenler, siyasi partilerde daha karmaşık, radikal ve çirkin değişiklikler istiyor, bu konularda çok daha ileri seviyedeler.

Bunu, son yıllardaki değişimleri de içeren tarafların tutarlı ve bütünleşik her adımına ilişkin geliştirdikleri refleksleri ve sahiplenme duygusuyla gösteriyorlar.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun helalleşme girişimine destek vermesi, İEP Genel Başkanı Meral Akşener’in 3 Şubat 2023’te Milli İttifak’ta yarattığı krize tepkisi sayesinde sol, demokrat ve sosyalist siyasi güçler Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığına yaklaşımlarını ortaya koydu. başkanlık için

Bir diğer merak edilen alan da cumhurbaşkanı adayı Kılıçdaroğlu’nun Türk milliyetçiliğine yaptığı göndermeler. Aşırı övgü ve abartılı dil, muhalefet seçmenlerinin yakın geçmişin kötü anılarına olan güvensizliğini körüklüyor ve gelecekle ilgili korkularını artırıyor.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun Trabzon mitinginde olduğu gibi her fırsatta milliyetçilik vurgusu yapması ya da “İstanbul’da İİP il binasına yapılan saldırıdan sonra Meral Hanım güçlü bir lider, o Asena” söylemini/ifadesini ve değişim öyküsünü zayıflatıyor.

Meral Akşener’in her ne amaçla olursa olsun TBMM liderliğini sergilemeyi desteklemesi gibi görüşler, onun değişim arzusunu ve amacını baltalamaktadır.

Demokratik değişimlere aykırı bu tür davranışlarla; Muhafazakar, milliyetçi seçmenin sırtını sıvazlamakta bir tutarsızlık var.

Geriye kalan 37 günlük seçim döneminde Millet İttifakı’nın ortak bir kampanya dili ve geleceğe yönelik yeni bir ortak hikaye oluşturması önemlidir.

İlginizi Çekebilir