Rüzgar muhalefetin arkasındayken | Haber sitesi PolitikYol

Bahar rüzgarının nefesini taşımalıyız. Olası bir gücün ve geleceğinin sorumluluğunun daha da zorlaşacağını her zaman hatırlamalıyız. Bunun yolu, bugün yüzeyde tezahür eden uzlaşmanın derinleşmesinden ve toplumsallaşmasından geçiyor.

Akşener Bey’in dönüşü üzerine fıkralarla şakalaşan AKP parti teşkilatındaki arkadaşlar bir anda telaşa kapıldı. Bunun planlanıp planlanmadığı bilinmez ama bizi arayın partinize oy verin ama en azından Kılıçdaroğlu için oylama turlarına başladılar. Şehirli dindar insanlarla ilgili olarak biraz daha iyimser bir ruh hali gözlemleyebildim. Uluslararası kuruluşların da ekonomideki bahar rüzgarlarını muhalefetin gücüne bağlaması, jargonda umutları açıkça artırdı.

Sanki İmamoğlu’nun ve Yavaş’ın formülü gibi ekonomiden Babacan’ın, dışişlerinden Davutoğlu’nun, iç işlerden Akşener’in yönetiminden sorumlu formülleri de şehirli zengin dindarlara kabul ettirmenin tesellisini yaşamak ister gibiydi.

Masanın yeniden birleştirilmesi, siyasete egemen olan ölü toprağı neredeyse kaldırdı. Ülkenin geleceğinden karamsar olanların umutları yeniden yeşerdi. Donmuş veya donmuş halk bilinci, depremin şokuyla uyandı. İnsanlar depremde verdikleri kayıplarla, ülkenin beka sorununun çözümünün siyasette olduğunu bir kez daha idrak edebildiler. İnsanlar üzgün ve görülmek istiyor.

Ancak bu olumlu coşku doğal olarak muhalefet bloğunda umutlu radikal sol grupları harekete geçirdi. Adaletsizliğe karşı duyulan bu heyecan ve bastırılmış öfke, devrimci jargonla muhalefetin muhafazakâr omurgasını korkutmaya başlıyor. Sanki intikam ve dışlanma duygusu onu rahatsız ediyor.

Aynı şekilde Sayın Selahattin Demirtaş’ın Sayın Akşener ile ilgili açıklamaları da, toplumun yıllar önce bedelini acı siyasi sonuçlarla ödediği ‘seni başkan yaptırmayacağız’ popülizmini adeta anımsatıyor. Bu, muhalefet bloğunun ana sağ kollarını taşıyan III. Parti’nin işini zorlaştırıyor. Ancak Meral Hanım son zamanlarda HDP diyaloğuna ilişkin makul açıklamalar yaptı, sınırlamalarını ve Sayın Kılıçdaroğlu’nun girişimini kabul etti.

İttifak, 6 Mart gecesi yarattığı izlenimi devam ettirebilirse ileride bir son bulabilir. İttifak’ın hassas gördüğü ISI-HDP ve Kılıçdaroğlu-Mahalla ikiliğine iç ve dış karşı dinamikler adeta boksör gibi çalışacak. İYİ Parti, varlığı itibariyle Türk sağının önemli bir taban duyarlılığını temsil etmektedir. Ülkemizin kitleleri sorgusuz sualsiz kökten dönüştürebilecek Sayın Erdoğan’dan başka lideri yoktur.

Mevcut siyasi liderlerimiz, politikalarını kitlelerinin hassasiyetine göre şekillendiriyor. Masa’daki her siyasi akım, kendi kitlesinin hassasiyetlerini hesaba katmalıdır. Masada çizgiler ve limitler önemlidir. Saygı duyulduğu sürece seçmenler kendilerini güvende hissederler. İttifaktaki kitleleri ilgilendiren konular netleştirilmelidir. Yerleşik söylemler travmatik tetikleyicilerden uzak tutulmalıdır. Ortak sempatik problem kaynakları doğru bir şekilde tanımlanmalı ve kullanılmalıdır. Güçlü bir dayanışma ruhunun oluşumunu ateşlemek de önemlidir.

Seçimlerin ABD seçimlerinde “yok olan Trump” seçimlerine benzemesi kuvvetle muhtemel. Seçim kampanyası sürecinde ne doğrudan hukuksuzluğa bulaşan parti bürokrasisi ne de kitleleri korkutulmamalıdır. Bunların da yeni döneme entegre edilmesi gerekiyor. Ülke, bir intikam psikolojisi geliştirmenin maliyetini karşılayamaz. Ülkenin seçim sürecinde hukuka saygılı, adil bir bürokrasiye ihtiyacı var.

Bahar rüzgarının nefesini taşımalıyız. Olası bir gücün ve geleceğinin sorumluluğunun daha da zorlaşacağını her zaman hatırlamalıyız. Bunun yolu, bugün yüzeyde tezahür eden uzlaşmanın derinleşmesinden ve toplumsallaşmasından geçiyor.