Seçimler yaklaşırken çeşitli tabloların derlendiği anket sonuçları, araştırmacıları tutarlı tahminler yapmaktan da alıkoyuyor. Anket sosyolojisi ve nasıl yapılacağını bilmek deneyimsiz şirketlere bırakılamayacak kadar önemlidir. Anket yanılsamasına nasıl kapılmamalı, Prof. Dr. Yazar İlter Turan.
Seçim yaklaştıkça seçim sonuçlarını tahmin eden anketlerin daha sık yapılacağından emin olabilirsiniz. Bu anketleri yapan şirketlerden bazılarının isimlerini seçmen davranışlarıyla ilgili düzenli anketler yaptıkları için tanıyabilirsiniz. Hatta bazılarının sonuçları şu ya da bu yönde şişirdiği sonucuna varmış olabilirsiniz. Bazıları daha önce adını duymadığınız şirketler olacak.
Bu şaşırtıcı değil çünkü iş hacmi arttıkça iş potansiyeli olan alana olan ilgi de artıyor. Ancak bu süreçte kamuoyu yoklamalarının ne derece gerçeği yansıttığı sıklıkla tartışma konusu oluyor. Ne yapmalıyız, anketlere güvenmemeli miyiz yoksa bazılarına mı güvenmeliyiz? Anketler, halkın tercihlerini yansıtmaktan başka amaçlar için mi kullanılıyor? Bu sorular üzerinde düşünmemiz gerekiyor. Soruna birçok yönden yaklaşmak ve çözmek gerekir.
Dilerseniz seçim döneminde anket şirketlerinin sayısını artırmakla işe başlayabiliriz. Seçmen anketlerine olan talep arttığında, asıl görevi pazar araştırması olan ve siyasi anketler alanında tecrübesi olmayan şirketler, bilgi eksikliğinden hatalar yapabilen bu alana giriyor. Sana bir örnek vereyim. Birkaç seçim önce, seçim sonrası sonuçları tahmin eden şirketleri bir araya getiren bir toplantıya katıldım.
O zamanlar, bugün dev, bugün önemsiz bir yayına tavsiyelerde bulunan ve sonuçları tahmin etmede pek iyi olmayan bir pazar araştırmacısı, araştırma yöntemlerini açıklamakla övünüyordu. Ülkenin doğusundan başlayıp batıya doğru ilerleyen bir aylık bir çalışma yürüttüler ve 30.000’den fazla kişiyle görüştüler. Arkadaşımızın nesnelere hakimiyetinin zayıf olduğu açıktı. Seçim anketleri fotoğraf çekmek gibidir, tercihler sürekli değiştiği için 24 veya 48 saat içinde tamamlanması gerekir. Bu bir aylık araştırma değil.
Tabii diğer bir nokta da izleyici kitlesinin -%2,5 hata payı ile 1200-1500 kişilik rastgele bir örneklem olmasıdır. Sayıları on binlere çıkardığınızda hata payını biraz azaltabilirsiniz. Tersine, birçok kişiden bilgi toplamak, bir anket yürütürken meydana gelebilecek hataların sayısını artırır. Yani önemli bir yoklama hatasının bir kaynağı da işi bilmeyenlerin pazar müsait olduğu için işe gelmeleridir.
Gelelim ikinci soruna. Anket sonuçlarının açıklanması seçmen davranışını etkiler. Örneğin bir adayın veya partinin sürekli yükselişte gibi görünmesi bu destek grubuna katılmamız gerektiği, o kişinin (partinin) kazanacağı, sonra bizim dışlanacağımız hissini yaratabilir. Buna “ayak sesi etkisi” veya Türkçe “treni kaçırmayalım” etkisi denilebilir.
Tabii bunun tersi de var. Bir kişinin şansı yüksek görünmüyorsa, seçmenler o aday veya partiden daha fazla kazanma olasılığı olan başka bir adaya yönelebilir. Desteklediği kişi veya kuruluşun kazanma şansının yüksek olmadığını görerek seçime katılmayı da reddedebilir. Bu tür fırsatlar, sonuçları manipüle etme isteğini artırır.
Bazı şirketlerin, bu tür girişimlerin cazibesine karşı kendilerini savunamayacakları biliniyor. Başımdan geçen bir olayı anlatayım. O yıllarda yaşadığımız bölgede evlerin ortasında bir park vardı. Söylentilere göre ilk sanayicilerimizden Nuri Demirağ bu büyük araziyi park olarak korunması şartıyla belediyeye bağışlamış. O sıralar kültür hayatında da adı bilinen ve müvekkillerinin aydın olduğu bazı yerlerin başında bulunan bir beyefendi, parkta tiyatro, kültür merkezi ve restoran açmak için belediyeyle temasa geçmiş. , ve bunun imkansız olduğunu öğrendi.
Ancak ısrarla belediye başkanının kapısını kırmaya devam etti. Sonunda Cumhurbaşkanı, bu müteşebbis şahsiyetten kurtulmak için “Millet isterse biz düşünürüz” dedi. Ondan sonra “arkadaşımız” aradı ve nüfusun çoğunluğunun bir kültür merkezi istediğini iddia edecek bir sosyolog buldu. Bir hafta sonu kapımız çalındı. Şu ve bu şirketlerden eksperler, parka bir kültür merkezi yapılması konusunda bizden görüş istediler. Bir tanesinin de proje modeli vardı. “İstemiyoruz” dediğimde görüşmeci modeli göstererek “Ama bak ne güzel olacak” cümlesiyle projeyi övmeye başladı. “Fikrimi sormaya değil, beni projeyle tanıştırmaya geldiniz” diyerek el salladım. Daha sonra öğrendiğim bir araştırmaya göre bölge halkının %97’si kültür merkezini destekliyormuş. Ne oldu bilmiyorum ama merkez yapılmadı. Park bir park olarak kalır. Evet, maalesef piyasada sipariş üzerine sonuç çıkarmaya hazır şirketler de var.
Manipülasyondan seçmen tercihlerini gizlemeye kadar gerçeği olduğu gibi yansıtmalarına engel olan ihtimaller, anket sonuçlarına zımnen güvenmememiz gerektiğini gösteriyor.
Tabii sorunlar bununla da bitmiyor. Üçüncü bir sorun var. Bildiğiniz gibi bazı araştırma şirketleri araştırmalarını kamuya açıklamaz, doğrudan siparişi veren makamlara teslim eder ve sonuçlarını açıklar. Tahmin edebileceğiniz gibi, bu hizmetin ana müşterileri siyasi partilerdir. Sonuç onlara gidiyor, kamuoyuna istedikleri gibi açıklamalar yapıyorlar. Hizmet sunan kanaat araştırmacıları, bir yandan sorumlu olmadıkları için çalıştıkları kurumla ilişkilerini korumak adına tartışmalı yorumları eleştirmekten veya çürütmekten kaçınırlar.
Anket hatasının kaynağı kuşkusuz araştırma şirketleri ve bazen onların yanlış yapmasına neden olan müşterileri değildir. Durumdan kaynaklanan hata kaynakları da olabilir. Hatırlayalım. İngiltere’de yapılan son seçimde anketler Muhafazakar Parti’nin seçim başarısını tahmin etmede büyük hata yaptı. Seçimden sonra nerede yanlış yaptığımızı ararken “çekingen muhafazakarlar” önerisi su yüzüne çıktı. Türkçe’de bu, “Komşu baskısından korkanlar” olarak çevrilebilir. Herkesin İşçi Partisi’ne oy verdiği bölgelerde yaşayan bazı seçmenler, bir anketçiye bile İşçi Partisi’nden memnun olmadıklarını söylemekten kaçınarak Muhafazakarlara oy vermeyi düşündüler.
Bazı ülkelerde seçmenler, tanımadıkları bir kişi hakkında sosyolog olsa bile tercihlerini belirtmekten veya yanlış beyanda bulunmaktan kaçınır ve sonuçların gizli tutulacağını ve yalnızca istatistiksel işleme tabi tutulacağını garanti eder. Bu kişiler bazen oy verme niyetinde olmadıklarını veya gerçekte böyle bir niyetleri olmasa bile iktidar partisine oy vereceklerini belirtebilirler. Dolayısıyla anket sonuçlarında sosyologların önleyemeyeceği bir yanılgı vardır.
Anket sonuçlarını okurken bu dikkatinizi çekti. Kararsızların dağılımından önce ve kararsızların dağılımından sonra iki farklı sonuç verilmektedir. Anketörlere “kararsızım” diyenlerin sosyoekonomik özellikleri, önceki seçimlerdeki davranışları ve benzeri faktörlere dayanarak bir seçimde kime oy vereceklerini tahmin etmek suretiyle yapılan bu tahminler hataya tabidir. özellikle seçmen tercihlerinde önemli değişikliklerin beklendiği seçimlerde.
Evet, anketler olmadan yaşayamayız ama anketlerin bizi çok mutlu ya da çok üzmesine izin vermemeliyiz. Onlara eleştirel bir gözle yaklaşmak daha doğru olacaktır.
Tüm bunların yanı sıra anketler, deneklere sorular sorarak insan davranışları hakkında tahminlerde bulunmayı da beraberinde getiriyor. Çok farklı ortamlarda yaşarken, ölçüm dönemi yani sandık ile seçim arasında seçmen tercihlerinde büyük değişiklikler olabiliyor. Bugün alt dalgadan bahsediyorlar. Seçmenin önemli bir kısmı bir anda iktidar değişikliğiyle çok şeyin değişeceğine inanırsa veya mevcut kadroların hiçbir şeye çare olamayacağına inanırsa tercihlerini değiştirebileceklerini söylüyorlar. Olup olmayacağı bilinmiyor.
Benzer şekilde, bir seçim sırasında deprem, sel, orman yangını veya savaş gibi beklenmedik olaylar meydana gelirse, seçmen tercihleri önemli ölçüde değişebilir. Bu tür gelişmelerin sadece yurt içinde değil yurt dışında da yaşanıyor olması bile sonuçlara etki edebilmektedir. Düşünürse veya kaderi ile seçmenleri arasında bir bağ kurarsa davranışını buna göre şekillendirebilir.
Anketler hem partilere hem de kamuoyuna yol göstermesi ve siyasi tercihlerini şekillendirmesi açısından önemlidir. Ancak manipülasyondan seçmenin tercihini gizlemeye kadar gerçeği olduğu gibi yansıtmalarına engel olan ihtimaller, sonuçlara koşulsuz güvenilmemesi gerektiğini düşündürüyor. Evet, anketler olmadan yaşayamayız ama anketlerin bizi çok mutlu ya da çok üzmesine izin vermemeliyiz. Onlara eleştirel bir gözle yaklaşmak daha doğru olacaktır.
İlginizi Çekebilir
- Cumhurbaşkanı adayı Kılıçdaroğlu, ilk ziyaretini Kahramanmaraş’a yapacak.
- BALKAN | Arnavutluk Büyükelçisi Reki’nin “Logos-A” yayınevini ziyareti
- Kılıçdaroğlu: Kürt sorununu demokratik yollarla çözmeye ve terörü bitirmeye kararlıyız
- İYİ Parti lideri Akşener Diyarbakır’a gitti
- Millet İttifakı başkan adayı Kılıçdaroğlu: Devleti yönetenler parti ile devleti karıştırmasınlar
- BALKAN | İsrail güçleri son 3 haftada 20 Filistinliyi öldürdü.
- Özgür siyasi seçim mi yoksa demokrasinin savunulması mı?
- BALKAN | REC, küçük tüketiciler ve haneler için elektrik fiyatını düşürür, ancak KDV artacaktır
- Türkiye-Çin ilişkileri: Ankara’nın hayalleri ve gerçekleşmeyen yatırım beklentileri
- BALKAN | Mirak Kandili bugün