Seçimlerden sonra nasıl bir ekonomi politikası izlenmeli?

“Benden sonra sel” kamu politikası, geleceğin politikalarını inşa edenlere daha fazla sorumluluk yüklüyor. Bu nedenle alınacak kararlar dikkatlice analiz edilmeli ve olası sonuçları defalarca tartışılmalıdır. Mevlana’nın dediği gibi: “Barika-ve hakikat musademe-i efkardan doğar.”

Türkiye ekonomisinde uzun süredir rasyonelliği sorgulanan stratejiler uygulanmaktadır. Bu stratejileri bütüncül anlamda iktisat politikası olarak tanımlamak mümkün değildir. Kararların ne amaçla alındığı net değil. Aynı şekilde karar birimlerinin yarın hangi kararları alacağını da kestirmek mümkün değil. Bu durum ekonomideki belirsizliği artırmakta ve bu belirsizlik ekonominin daha kırılgan bir yapı kazanmasına neden olmaktadır.

Bu belirsizliklere ek olarak Kahramanmaraş ve Hatay’da meydana gelen depremler ekonomiye yönelik riskleri daha da artırdı. Depremin ruhumuza verdiği zarar ekonomiye yansımaya başladı. Bir süredir düşüş eğiliminde olan üretim, önümüzdeki dönemde daha da zorlanacak gibi görünüyor. Diğer ekonomik göstergelerin de mevcut durumdan nasibini alacağını tahmin etmek zor değil.

Yaklaşık iki ay sonra Türkiye’de önemli seçimler yapılacak. Seçimi kazanmaya aday görünen milli ittifakın temsilcileri, seçimden sonra “normal” ekonomi politikalarına geri döneceklerinin sinyallerini veriyor. İttifak partileri ekonomi politikası açıklamalarında, seçimden sonra fiyat istikrarına yeniden odaklanılacağını, istihdamı ön planda tutan politikalar ile tarımsal üretim, sanayi ve dış ticareti ön planda tutan stratejilerden yana olduklarını belirtiyorlar.

Bu politikalar ayrıntılı olarak tartışılmalıdır. Seçimlerden sonra nasıl bir ekonomi politikası izlenmeli? Bu sorunun cevabı bir veya daha fazla makalede bulunamaz. Bunu yapmak için, seçim sonrası ekonomi politikası üzerine bir dizi makale yazmayı ve konuyu önümüzdeki haftadan itibaren tartışmaya açmayı planlıyorum. Tartışmaya katılmak ve katkıda bulunmak isteyen herkesi yorum yapmaya davet ediyorum.

Ekonomi politikası denilince akla genellikle para, finans ve dış ticaret politikası gelir. Bu politikaların ortak özelliği talep odaklı olmalarıdır. Ancak bu politikaların dışında uzun vadede üretim için daha verimli olan arz yönlü politikalar da mevcuttur. Tarım, sanayi, inşaat, turizm ve teknoloji gibi politikalar arz yönlü politikalardır. Ayrıca finansal istikrar, rekabet, gelir dağılımı gibi ekonominin yapısını düzenleyen politikalar da bulunmaktadır. Ayrıca ekonominin yapısını dolaylı olarak destekleyen enerji, eğitim, sağlık, çevre ve göç gibi politikalar da göz ardı edilemez.

Bu politikaların her biri, ekonomi politikasının oluşturulmasında en az diğerleri kadar dikkate alınmalıdır. Sadece kısa vadeyi değil, orta ve uzun vadeyi de gözeten bir politika geliştirilmelidir. Şimdilik biz iktisatçılar olarak politika önerilerimizi ve önerilerimizin arkasındaki nedenleri sunmalıyız.

Siyasette esen birlik, kalkınma ve ilerleme rüzgarının ekonomik desteğe ihtiyacı var. Açıkçası, önümüzdeki dönem ekonomik olarak zor olacak. Bir deprem durumu daha da kötüleştirecek. “Benden sonra sel” kamu politikası, geleceğin politikalarını inşa edenlere daha fazla sorumluluk yüklüyor. Bu nedenle alınacak kararlar dikkatlice analiz edilmeli ve olası sonuçları defalarca tartışılmalıdır. Mevlana’nın dediği gibi: “Barika-ve hakikat musademe-i efkardan doğar.”

İlginizi Çekebilir