Selahattin Demirtaş: Seçimin ertelenmesi darbe demektir

Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, “Seçimin ertelenmesi darbe demektir. Halk darbecilere yaptığını yapacak, tıpkı 15 Temmuz’da olduğu gibi halkın direnme hakkı olacak” dedi.

T24’ten Murat Sabuncu ile yaptığı sohbette Demirtaş, soruları şöyle yanıtladı:

Deprem bölgesinin hemen hemen tüm illerini gezen bir gazeteci olarak, özellikle ilk zamanlarda devlet kurumları iflas ederken, ülkenin dört bir yanından, farklı kimlik ve ideolojik görüşlere sahip insanların kimseyi ayırmadan seferber olduğuna ve iyileştiğine tanık oldum. yaralar. Bu dayanışma duygusunu nasıl tanımlarsınız?

Ne yazık ki daha ilk saatlerden itibaren felaketi televizyondan izlemek zorunda kaldık. 6 Şubat sabahı mahkemeye ifade ve tahliye dilekçesi ile başvurdum. Altı buçuk yıldır ilk kez tahliye istiyorum ama hukuk yok ve vicdanım çürümüş. Binlerce mahkum, felaketin acısını ve endişesini içeriden çaresizlik içinde izlemek zorunda kaldı.

Ama daha ilk günden itibaren büyük bir dayanışma başladı ki bu bizim işimizi kolaylaştırdı ve her geçen gün güçlenerek devam etti. Depremin şiddetine hükümetin parmağını bile kıpırdatmaması herkesi harekete geçirdi. Bu dayanışma binlerce hayatı kurtardı ve en önemlisi de bu.

Bu dayanışma bir gerçeği daha ortaya çıkardı: İktidarın yıllardır sistemli ve bilinçli olarak sürdürdüğü toplumsal kutuplaştırma politikası, halkın gönlünde onarılamaz tahribatlar ve sonuçlar doğurmamıştır. Masalarda bile yan yana oturmaktan çekinen siyasetçilere rağmen, hangi partiden, hangi mezhepten, mezhepten olursa olsun millet imdadına yetişti. Bu gerçek, tüm politikacılar için bir ders niteliğindedir. Satılık troller ve gücü ölümüne ve ahlaksızlığa kadar savunan paralı askerler dışında 85 milyon gerçekten birlik ruhunu yakaladı. Bu, bu toplumda hala ölmemiş bir mücevher olduğu anlamına gelir. Neden geleceği bu taş üzerine inşa etmiyorsunuz? Neden toplumsal dayanışmayı siyasi dayanışmaya dönüştürüp yeni bir geleceği birlikte inşa etmeyesiniz?

Uzun zamandır anlatılan ve yazılan ortak tarihi, belki de siyaset pahasına toplumun kendisi yaratabilir mi?

Tabii şimdi tam olarak anlatmak istediğim buydu. Politikacılar yeni bir tarih yazamadılar ama insanlar acı çekerek yazdılar, bu yeni tarihi. Bu dayanışma ruhunu pekiştirmek ve siyaset arenasına taşımak artık siyasetçilerin sorumluluğudur. Aksi takdirde kısa sürede iktidarın bölücü söylemleri devreye girecek ve siyaset alanını yeniden bölecektir. Bu nedenle muhalefetin ortak bir program etrafında toparlanıp bir araya gelmesi için hızlı hareket etmesi gerekiyor.

Bu dayanışma ruhunu kalıcı kılmak için sizce neler yapılmalı?

Dayanışma, başta kaza bölgeleri olmak üzere Türkiye’nin her yerinde uygulamalı yani görünür bir şekilde sürdürülmelidir. Dayanışma ruhunu zedeleyen her hareket, her söz kimden gelirse gelsin sert bir dille eleştirilmelidir. Siyasi dayanışma ile toplumsal dayanışma güçlendirilmeli ve kalıcı hale getirilmelidir.

Bu felaket olmasaydı Emek ve Özgürlük İttifakı, HDP de dahil, kendi adayını ortaya koyacaktı. Sonra Ulusal İttifak bunu açıklayacak. Bu büyük yıkımda halkın büyük dayanışmasından sonra muhalefetin birleşip tek aday ortaya koyması mümkün müdür?

Emek ve Özgürlük İttifakı’nın tüm bileşenleri ve personeli ilk saatlerden itibaren deprem bölgelerinde ve sahada görev yapıyor. Henüz bir araya gelip yeni bir siyasi değerlendirme yapmadılar. Önümüzdeki günlerde bir araya gelip bu yeni durumu kapsamlı bir şekilde tartışacaklarını düşünüyorum. Benim kişisel görüşüm, bu yeni durumun ortaya çıktığına göre, tüm muhalefetin yeni tavrı tartışması gerektiğidir.

Erdoğan ve çevresi sürekli “defter kayıtları”ndan mı bahsediyor? Sizce bu korkutucu hareketin başarı şansı var mı?

Hayır, insanlar korku duvarlarını yıktı. Ölümden başka bir şey yok! On binlercesi şimdiden öldü. Aslında hükümet korkmalı. İnsanların öfkesini okuyabilselerdi, yine de korkarlardı. 5 Şubat’ta hala Türkiye’yi Türkiye sanıyorlar. Deprem sadece insanları öldürmekle kalmadı, sadece evler yıkılmadı, hükümetin tüm politikası geçersiz hale geldi. Bunu anlamayanlar hala defter tutuyor, millet defterlerini çoktan kaldırmış, haber yok.

Anayasaya göre, seçimlerin ertelenmesi “savaş hali” dışında yasal olarak mümkün değil. Ancak deneyimlerimiz bize hükümetin hukuk-anayasayı dikkate almadığını da gösteriyor. Erteleme yoluna gideceklerini düşünüyor musunuz? Böyle bir noktaya gelindiğinde nasıl bir tepki verilmelidir?

Seçimi erteleyemezler. Seçimlerin ertelenmesi darbe demektir. Halk darbecilere yaptığını yapacak, tıpkı 15 Temmuz’da olduğu gibi halkın direnme hakkı var. Herkes bir karar vermeli, kimse kumpasçıları taklit etmemelidir. Seçimler siyasi partiler tarafından değil, halk tarafından yapılır. Dolayısıyla seçimler siyasetçilerin değil, halkın hakkıdır. Halkın hakkını kimse elinden alamaz, darbeyle çalamaz.

İlginizi Çekebilir