Sosyal medya ne ölçüde seçim sonuçlarını göstermekle ilişkilendirilebilir?

Sosyal medyada İslamcılar İslamcıları, sol solu, sağ da sağı takip ediyor. Yankı odalarında daima haklı olduklarını düşünürler, başkalarının ne dediğini umursamazlar. Bu yüzden her seçim sonrası hayal kırıklığı…

Türkiye tarihinin ve kader seçimlerinin bitmesine bir aydan az bir süre kala sosyal medya mecraları, şüphesiz siyasi iktidar gruplarının en önemli propaganda savaş alanlarından biri. Siyasal iletişim bağlamında farklı amaçlar için tasarlanmış milyonlarca propaganda mesajı, hemen hemen her saniye kitlelere dökülmektedir.

Her siyasi kesim, anketler, veri paylaşımları, sosyal ağlarda yapılan görüntü ve videolar aracılığıyla kitlelerin algısını manipüle etmeye ve oy kazanmaya çalışıyor. Kişi doğruyu konuşmalıdır; İstisnasız tüm siyasi grupların, gerek muhalefette gerekse iktidarda, kendi trol ordusu var ve kendi fikir ve amaçlarına aykırı görüş bildiren herkesi topluca linç ediyorlar. Tartışma, eleştiri ve ifade özgürlüğü kültürüne “en demokratik” tavır sergilediğini iddia edenler bile zerre kadar saygı göstermiyor. Elbette bunun temel nedeni, siyasi otoriteler tarafından toplumun uzun süredir kutuplaşması ve kutuplaşmasıdır.

Bugün hakim olan yeni medya ekolojisi, editoryal filtreden geçmemiş mesajların dolaşımını, kalitesini ve en önemlisi gerçeklik algısını etkiler. Ana akım geleneksel medya ve sosyal/yeni medya profesyonellerinin, profesyonel haber kavramının yozlaşmasına çeşitli biçimlerde dahil olan haber olgusunu gerçeklik bağlamından kopartarak harap ettikleri tartışılmaz bir gerçektir.

Post-truth (gerçeğin ötesinde) olgusunun çağımızın gerçeği haline gelmesiyle, hedef kitle için haberin gerçekliği artık önemli değil. haberin doğruluğuna inanmama; Dijital medya alanındaki sosyo-kültürel, sosyo-ekonomik okuryazarlık ve eğitim düzeyine rağmen bu bilinçli bir tercih haline gelmiştir. Çünkü hedef kitle artık akılcı gerçeklerle ilgili haberleri okumuyor; siyasi, ekonomik, kültürel, ideolojik yani kendi fikirleriyle okumayı tercih ediyor. Böylece; Türkiye’de habere ve gazetecilere güven hızla azalmaya devam ediyor. Bu hem hükümete yakın medya kuruluşları hem de kendilerini muhalif olarak konumlandıran medya kuruluşları için geçerli.

Kişi doğruyu konuşmalıdır; İstisnasız, hem muhalefette hem de iktidarda olan tüm siyasi grupların kendi trol ordusu var ve muhalefetini ifade eden herkese toplu linçler uyguluyor.

Bazen gerçek sandığımız kadar objektif olmayabilir. Yani belirli amaç ve hedeflere göre tasarlanabilir, gerçekliğin olgusal tarafını yıkmak ve orijinalin yerine koymak mümkündür. İnternet teknolojileri kullanılarak oluşturulan ve iletilen iletilerdeki en önemli değişiklik kuşkusuz gerçeklik ve doğruluk olmuştur. Günümüzde farklı motiflerle tasarlanan mesajlar, gösterge ve gerçeklik bağlamını değiştirmektedir. Bu şekilde gerçeklik modellenir ve hipergerçekliğe dönüştürülür. Bu noktada gerçeklerin yerini algı alır. Bu nedenle içinde yaşadığımız post-truth çağı, tam da gerçekliğin artık öneminin kalmadığı ve harap olduğu bir dönemdir diyor.

Sosyal medya, yeni medya, alternatif medya ya da geleneksel medya fark etmeksizin bu medyalardan gelen tüm mesajlar ya kitleler tarafından mutlak doğru olarak kabul edilip sorgulanmaz ya da şüphe olsa bile genel olarak doğru kabul edilir ya da gerçek olarak görülür. tamamen sahte ürün ve propaganda aparatı. Gerçeklerin solup anlamını yitirdiği hakikat sonrası dönemin yükselişinde kuşkusuz geleneksel medyanın demokratik işlevlerini yerine getirmedeki büyük bunalımı büyük önem taşımaktadır.

Post-truth dönemde hedef kitle artık geleneksel kanallardan ya da sosyal medyadan aldığı haberleri doğrulama ihtiyacı duymuyor. İzleyici, ağırlıklı olarak rasyonel gerçeklerden ziyade duygusal algıya dayalı haberleri okur. Filtre baloncukları ve yankı odalarına hapsolmuş kitleler, medyadan ve kabul ettikleri kişilerden sosyo-ekonomik, sosyo-kültürel, ideolojik ve inançlarına göre aldıkları haberleri “teyide ihtiyaç duymadan” mutlak gerçek olarak kabul etmektedirler. Aynı şekilde medyadan ve kabul etmedikleri kişilerden aldıkları haberleri de doğrulamaya gerek duymadan mutlak yalan olarak kabul ederler.

Post-truth çağın yankı odalarına hapsolan kitleler, kanallardan aldıkları haberleri ve kabul ettikleri kişileri hiçbir onaya ihtiyaç duymadan mutlak gerçek olarak kabul etmektedirler.

Sosyal medyada İslamcılar İslamcıları takip ediyor, solcular solcuları takip ediyor, sağcılar sağcıları takip ediyor, sosyalistler sosyalistleri takip ediyor, komünistler komünistleri takip ediyor. Böylece; Hesapları sürekli takip eden kitle, filtre baloncukları ve yankı odalarında onlarla hemfikir olan ve aynı şeyleri paylaşan kişiler, diğer farklı kesimlerin ne düşündüğünü ve söylediğini hiç umursamadıkları için sürekli olarak kendilerinin haklı olduğunu düşünürler. Bu yüzden her seçimden sonra hüsrana uğrar ve “Ee sosyal medyadaki hava durumu bu sefer her şeyin geçeceğini gösterdi ama sonra neden olmadı” Onlar hissediyor.

Şimdi Türkiye’deki internet ve sosyal medya kullanım verilerine bakalım. We Are Social ve Meltwater’ın Digital 2023 Türkiye raporuna göre; Türkiye’de 71,38 milyon internet kullanıcısı bulunuyor ve bu da 85 milyonluk nüfusun %83,4’üne tekabül ediyor. Bu rakam dünya ortalamasının çok üzerindedir. Aktif sosyal medya kullanıcıları Türkiye’de 62,55 milyon kişiye ulaştı. Diğer bir deyişle, aktif sosyal medya kullanıcılarının Türkiye nüfusu içindeki payı %73,1’dir ve internet kullanıcılarının büyük çoğunluğu sosyal medyayı kullanmaktadır. Türkiye’de internet kullanıcıları günün 7 saat 24 dakikasını tüm cihazlardan internette geçiriyor. Kullanıcılar bu sürenin 4 saat 26 dakikasını cep telefonlarından internete bağlanarak geçiriyor.

Türkiye’de internet kullanıcılarının interneti kullanma sebeplerinin başında bilgi almak gelmektedir. Kullanıcıların %80,7’si interneti esas olarak bilgi amaçlı kullanıyor. Türkiye’deki internet kullanıcıları sosyal medyada ortalama 2 saat 58 dakika harcıyor. Sosyal medya kullanıcılarının aylık kullandığı ortalama sosyal medya platformu sayısı 7,6’dır. İnternet kullanıcıları en çok Instagram’ı kullanıyor – %90.6. Instagram’ı sırasıyla WhatsApp, Facebook ve Twitter takip ediyor. Kullanıcılar ayda ortalama 21 saat 24 dakika ile Instagram’da en çok zaman geçiriyor.

Kullanıcılar çoğunlukla sosyal medya hesaplarından arkadaşlarını, ailelerini ve tanıdıklarını takip ederler. Türkiye’de en çok kullanıcıya sahip sosyal medya uygulaması 57,9 milyon kullanıcıyla YouTube’dur. Türkiye’de 81,68 milyon hücresel mobil bağlantı var.Mobil uygulamalar açısından yılda 3,73 milyar uygulama indiriliyor ve yıllık toplam mobil uygulama harcaması 693,7 milyon dolar. Uygulama harcamalarına baktığımızda en çok harcanan uygulama Tiktok.

Tüm bu veriler incelendiğinde, internet ve sosyal medya kanallarının neden tüm siyasi grupların siyasi propaganda açısından kullandıkları baskın mecralar olduğu ortaya çıkıyor, çünkü artık ülke nüfusunun neredeyse tamamına bu kanallardan ulaşılabiliyor. Yani internetin ve sosyal medyanın gücünü ve etkisini göz ardı etmek mümkün değil.

Sosyal medya kanalları aracılığıyla yayılan haber veya bilgilerin doğru olup olmadığı artık hedef kitle tarafından dikkate alınmamakta ve yalan haberler, gerçek haberlerden çok daha fazla ilgi görmektedir.

Sosyal medya kanalları aracılığıyla yayılan haber veya bilgilerin doğru olup olmadığı artık hedef kitle tarafından dikkate alınmamakta ve yalan haberler, gerçek haberlerden çok daha fazla ilgi görmektedir. Kitleler artık haberleri rasyonel gerçeklere göre değil, duygusal algılarına güveniyorlar. Bazen insanlar haberlerin veya bilgilerin sahte olduğunu bilmelerine rağmen kendi ideolojilerine, sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel sınıflarına, inançlarına veya inançsızlıklarına göre sahte haber veya bilgileri içinde buldukları yankı odalarında ve filtre baloncuklarında kabul edip yayıyorlar. ve destekledikleri siyasi partinin çıkarları.

İyi; Bugün gerçeklik olgusu kitlelerin gözünde anlamını yitirmiştir. Başta siyaset kurumu olmak üzere tüm iktidar odakları kitlelerin algısını amaç ve hedefleri doğrultusunda yönetmekte, geleneksel ve sosyal medya araçları aracılığıyla uzlaşma arayışına girmektedir. Bunun için en önemli araç yanlış bilgilerin kitlesel olarak yayılmasıdır. Böylece; Sürekli yanlış bilgi bombardımanına tutulan kitlelerin gerçeklik algıları ve gerçeği okuma biçimleri değişiyor.

İktidarlar ve her türlü güç grupları kendi çıkarları için yalan haber üretip yayabilir, yandaş ve milis bulabilirler ama bir şeyi gözden kaçırmamak gerekir; Sahte haber ve bilgi yaymanın nihai maliyeti, nihayetinde toplumun tüm kesimlerinde eşit olarak değerlendirilecektir. Yoksulluğun en derinden hissedildiği, açlığın insan onurunu zedelediği, insanların geleceğini karanlıkta gördüğü bu günlerde, gerçeğe sarılmak böylesine kasvetli bir tablodan çıkış yolu bulmanın en önemli adımıdır, çünkü pembe tablonun sonu yalanlara dayalı ciddi toplumsal yıkımdan başka bir şey olmayacaktır. Sonunda; Seçim sonrası hayal kırıklıkları yaşamamak için tüm siyasi kesimleri yakından takip etmek ve sosyal medyadan etkilenmemek şart.

İlginizi Çekebilir