Tarihte seçimlere yönelik en önemli yaklaşım olarak çocuk işçiliği

İktidarın işyerinde ve sokakta siyasete yabancı ve isteksiz olduğu bir siyaset alanı. Toplumun siyasallaşması sadece sandığa yansıdığında yeni balkon performansları şaşırtıcı değil.

Tarihin en önemli seçimine bir aydan az bir süre kaldı. Bunun neden önemli olduğunu sık sık vurgulayan muhalefetin haklı olmasının birçok nedeni var. AKP’nin siyasal İslamcı iktidarının iktidara geldiği süreci özetleyecek olursak, yanılmayız: önce inşaat araçlarını yollayıp yıkmak, sonra alanı çöplerden temizlemek.

Devrimden sonra kurulan cumhuriyetin önemli bir ayağı olan ekonomide devlet teşebbüslerinin halkımız için önemi, ardından parasız eğitim ve sağlık hizmetlerinin sunulması çok önemli bir adımdı. Devlete ait ücretsiz yatılı okullar, yoksul ailelerin çocuklarına okuma fırsatı sağladı.

Nostalji olarak anılan bu okulların kapanması toplulukları güçlendirmiş ve birçok insanı yurtlarına ve okullarına çekmiştir. Bu okullarda yetişen çocukların kamu kurumlarına yerleştirilmesi ve her kurumun çeşitli cemaatler tarafından devralınması çöküşe yol açacaktı. Laikliğin kendisi bir enkaz haline geldi. HÜDA PAR, laikliğin olmadığı bir toplumda filizlenir, güçlenir ve ardından yetkililerle ittifak yapar.

Emperyalizmin, kapitalist sınıfın ve siyasal İslamcıların uzun ve defalarca propagandasını yaptıkları cumhuriyetin çöküş sürecine yazılarımda yer verdim. AKP hükümeti defalarca zayıfladığı kriz dönemleri yaşadı. Çıkış adımları ise politikanın sınırlarını çizerek kendi alanında yürütülmesini sağlamaktı. Uzun süredir başörtüsü konusunun gündemde olmasıyla birlikte bu rol iktidardan çalınmaya çalışıldı ama bir sonuç çıkmadı.

2009’da dünyada yaşanan ekonomik kriz Türkiye’yi de etkiledi ama o dönemde ordunun siyasi İslamcılara karşı darbe girişimi olduğunu iddia etmesi nedeniyle siyasi gündem farklıydı. Yine gündemimizde Anayasa’nın 82. maddesini değiştirmek için referandum vardı. Tabii Tekel işçilerinin özelleştirmeye karşı 74 günlük tarihi direnişi de iktidarı farklı bir siyasi kulvara iten gerçek bir gündem maddesiydi.

Birçok işletmede işçilerin özelleştirmeye karşı direnişi özelleştirmeyi engelleyememişse de şimdiden işçilerin ekonomik ve sosyal haklarını savunmasını sağlamıştır. İktidarın işyerinde ve sokakta siyasete yabancı ve isteksiz olduğu bir siyaset alanı. Toplumun siyasallaşması sadece sandığa yansıdığında yeni balkon performansları şaşırtıcı değil.

İktidarın kriz yönetimi gözlemci konumunda kalıyor ve sonuçlarını yönetiyor. 2018 ekonomik krizi sonrası faizleri indirme konusundaki ısrarı ve Erdoğan’ın dini ritüeller şeklindeki açıklamaları, kaçınılmaz sonu yönetme konusundaki duruşu kendi siyasi istikametinde işleyecektir. Pandemi sürecinde ücretsiz maske bile dağıtamadıklarını hatırlayalım.

Çocukların en temel ihtiyaçlarını karşılayamadığı ekonomik krizde 2 milyondan fazla çocuk işlerinde çalışıyor. Milyonların yoksulluğunda, iftar çadırlarında siyaset yapmak, siyasal İslamcılar ittifakında mantıklı bir tarzdır.

Hangi iş kollarının sokağa çıkma yasağına dahil edilmeyeceği, hastanelerin yetersizliği, hastalıktan ölenlerin tam sayısının belirlenememesi gibi birçok konuda başarısız oldular.

11 ilde meydana gelen depremlerin ardından ilk günlerde devlet hiç ortaya çıkmadı ve Erdoğan’ın suskun istekleri dışında tam bir iktidarsızlık durumu yaşandı. Bunun ardından Kılıçdaroğlu’nun seccadeye basması ana gündem olurken, moloz kaldıracak iş makineleri, Kızılay çadırlarının satışı gibi pek çok konunun gündeme gelmesi gerekiyor. AKP kendi alanına geri getirmek ve hakim olduğu yönde siyasi propaganda yapmak istiyor.

Sosyo-Ekonomik Destek programına göre 2020 yılında 129.422 çocuk SED projesine dahil edilmiştir. 2021 yılında ailelerinden uzaklaştırılma riski taşıyan ancak SEP kapsamına alınan ve ekonomik ve sosyal destek alan çocukların sayısı 140.275 kişiye yükseldi. Özel Dershane kapsamındaki çocuk sayısı 2021-2022 döneminde 17 bin arttı.”

Çocukların en temel ihtiyaçlarını karşılayamadığı ekonomik krizde 2 milyondan fazla çocuk işlerinde çalışıyor. Milyonların yoksulluğunda, iftar çadırlarında siyaset yapmak, siyasal İslamcılar ittifakında mantıklı bir tarzdır.

Devletin depremde yapmadıkları hafızalarımızda hala taze ama bu sürecin hala devam ediyor olması iktidarın zayıf midesidir. Yoksulluğun en önemli sonucu olan çocuk işçiliği, milyonlarca çocuğu, ailelerini ve tüm toplumu etkileyen bir sorundur. Seçimlerde bunun yarattığı öfke ve örgütlülükle ayrılan halk iktidara gelecektir. Diğer tüm senaryoların gelişmesine rağmen, hükümetin değişmeme riski var gibi görünüyor.

Yine görüyoruz ki siyasette iktidar alanından elde edilecek bir fayda yok. Normal şartlarda çocukların işçi olmasına ve aç kalmasına neden olan ekonomik model devreye giriyor. Hangi hükümet modeli çocuk işçiliğini tamamen dışlıyor? 14 Mayıs’tan sonra yazacağım.

İlginizi Çekebilir