Toprak CHPP: “Verimli tarım arazilerinin betonlanması kabul edilemez”

CHP Genel Koordinatörü Başdanışmanı Erdoğan Toprak, deprem bölgelerindeki tarım arazilerinin inşasını ve moloz dökülmesini eleştirerek, “Yıkılan bölgede tarım ve hayvancılığı yok ederek, üzerine bina yaparak ülkenin ve insanımızın geleceğinin yok edilmesi kabul edilemez. verimli toprak ve dökülen beton. İktidarın bu süreçte akla ve bilime kulak vermesi şarttır” dedi.

CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, bugün haftalık değerlendirme raporunu yayınladı. Toprak, raporunda şunları kaydetti:

“SUÇ ORGANİZASYONLARININ GENEL KURUL GENEL KOMUTANININ YETKİLERİNE ALINMASINA İZİN VERİLMEZ: İçişleri Bakanlığı’nın organize suç örgütlerine ilişkin raporlarında yer alan bir örgütün temsilcilerinin İçişleri Bakanlığı jandarma başkanını ziyaret ederek makamında poz vermesi, bunu basına duyurması ve noktayı göstermesi kabul edilemez. ülke güvenliğinin ve kamu düzeninin sağlandığı yerdir. Asıl görevi bu örgütlerle mücadele etmek olan saygın ve köklü bir kurumun başındaki en yetkili ve üst düzey kişinin bu çerçevede olması görevini ağır bir ihmaldir. Dünyanın başka hiçbir demokratik ülkesinde, hukukun üstünlüğüyle yönetilen, anayasa, yasa ve yönetmeliklerle yönetilen bir devlette, halkın kendisinden adalet ve suçla mücadele etmesini beklediği bir memur, bir suçlunun mensuplarıyla birleşemez. teşkilatını bu kadar pervasız ve samimi bir şekilde yürüterek, görevini ihmal ederek liderliğini üstlendiği bir kurumun prestijini yok etmektedir. Bu tablo kabul edilemez.

DEPREM MAĞDURLARINA YARDIM VE İNSANİ GİDERLER 130 MİLYAR TL TAHMİN EDİLMİŞTİR: Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Dairesi (SBB), depremle ilgili maliyetler ve 103 milyar dolar olarak tahmin edilen hasar hakkında bir rapor yayınladı. Depremzedelere yapılacak destek, yardım ve insani yardımların maliyetinin 130 milyar liraya ulaşacağı tahmin ediliyor. Dünya Bankası 100 milyar dolara ihtiyaç olduğunu açıkladı. 130 milyar lirayı bulması öngörülen bu harcamalar, devletin vatandaşlarına karşı görev ve sorumluluğundadır. Ama bunun ötesinde kira, taşınma, barınma, yemek vs. Her türlü destek kesintisiz devam ettiği sürece, vatandaşlarımızın illerini terk etmemelerinin yanı sıra acilen yaraların sarılması da öncelik olmalıdır.

MİLLETLERDEN ‘115 MİLYAR TL’LİK DEPREM BAĞIŞI NEREDE?’ KUTU ÜZERİNDE HESABINIZI İSTEYİN: Hükümet tarafından TV ekranlarında yoğun reklamlarla gerçekleştirilen “Türkiye Tek Yürek” bağış kampanyasıyla toplanan 115 milyar liranın akıbeti belirsizleşti. Toplanan bağışlardan hesaba yatırılan tutarın 74 milyar lira olduğu açıklandı. Afet Kurtarma Fonu’nu kuran yasayı çıkaran hükümet, toplanan bu bağışların fona devrini yasalaştırmadı. 21 yılda “35 Milyar Dolar Deprem Vergisi Nereye Harcandı?” Hükümet, “115 milyar bağış nerede?” sorusuna yanıt vermedi. Sorusunu geçiştiriyor ve “bağışçılar sözlerini tutmadı” bahanesini kullanıyor. Şimdiye kadar: “128 milyar dolar nerede, 418 milyar dolar nerede?” Soruları cevapsız bırakan bir hükümetten: “115 milyar liralık deprem bağışı nerede?” İnsanlar sandıkta soru soracak.

EKONOMİK MODELİN TÜM AYAKLARI YOK OLUR: Ocak 2023 rakamlarıyla tüm zamanların aylık cari açık rekoru kırıldı. Ocak ayında cari açık $9,8 milyar iken yıllık cari açık $51,5 milyara yükseldi. 2023 yılı sonunda yıllık 22 milyar dolar olarak öngörülen cari açığın yaklaşık yarısı yılın ilk ayında gerçekleşti. Merkez Bankası’nın döviz rezervleri aylık bazda 9,3 milyar dolar düştü. Cari açığın finansmanında kullanılabilecek milyarlarca dolarlık kaynak, Merkez Bankası ve kamu bankalarının rezervlerinden döviz kurunu desteklemek için harcandı. Döviz tevdiat hesaplarına gelen kur farkları ve ek faiz gelirleri ile emilmiştir. Rekor cari işlemler açığının ardından döviz kurlarını baskılamak için harcanan rezervlerle merkez bankası kasalarının boşaltılması, ekonominin önümüzdeki aylarda daha fazla zarar görmesini ve kurların sert yükselişini daha da zorlaştırdı. Uygulanan ekonomik modelin tüm direkleri yerle bir edildi.

DEPREM BÜTÇESİ İHTİYACI FIRSAT OLARAK ZORUNLU OLARAK DÖNÜŞTÜ: 6 Şubat depreminin yansıması bütçenin uygulanmasını etkiledi. Şubat ayında 170,6 milyar TL olan bütçe açığı, iki ayda 202,8 milyar TL’ye, Ocak ayında ise 32,2 milyar TL’ye çıktı. Hazine ve Maliye Bakanlığı reddetse de bütçede sayısal bir deprem olması ek bütçeyi kaçınılmaz hale getirdi. Depremin etkilerinin henüz tam olarak yansıtılmadığına dair kanıtlara rağmen, gelir-gider uçurumundaki olağanüstü bir keşif, 2023 bütçesinin iki ay sonra geçersiz hale geldiğini gösteriyor. Ocak-Şubat döneminde bir önceki yıla göre bütçe giderleri yüzde 104,9 artarak 710,7 milyar TL’ye, gelirler ise yüzde 13,7 artarak 507,9 milyar TL’ye ulaştı. Böylece geçen yılın iki ayında 99,8 milyar lira fazla veren bütçe bu yıl 202,8 milyar lira açık verdi. TBMM’deki müzakerelerde ortaya çıkan ve başlangıçta tartışmalı olan 2023 bütçe dengesi, depremin ardından tamamen alt üst oldu. Sismik bütçeleme ihtiyacı hızla bir olasılıktan bir zorunluluk haline geldi.

DEPREM SONRASI YABANCI KONUT ALIMLARI AZALMAYA BAŞLADI: Ocak ayında konut piyasası keskin bir düşüşle yüzde 18’e düşerken, konut fiyat endeksi bir önceki aya göre yüzde 6,9 ​​ve bir önceki yıla göre yüzde 153 arttı. Gıda fiyatlarındaki artışta dünyada beşinci sırada yer alan Türkiye, konut fiyatlarında artışta dünyada birinci oldu. Konut fiyatlarının karşılanamaz seviyelere gelmesiyle birlikte, sektörün varlığını kısmen destekleyen yabancıların konut alımları deprem sonrası gerilemeye başladı. TÜİK’in 2013 yılından itibaren yayınladığı konut satış verilerine bakıldığında Şubat ayında 80 bin olan toplam satış sayısı son 10 yıl 2 ayın yani 122 ayın en düşük seviyesinde. Bu durum, depremin yol açtığı üç haneli konut fiyat artışlarına, çift haneli ücret ve gelirlere, güvenli ve sürdürülebilir konut endişelerine rağmen konut sektörünün güçlü bir şekilde etkilendiğini, konut alım talebinin hızla düştüğünü ve büyük segmentlerinde mevcut fiyat ve finansman koşulları ile konut sahibi olmak imkansız hale geldi.

VERİMLİ TARIM ARAZİLERİNE BETON DÖKMEK KABUL EDİLMEZ: Gerçek şu ki, deprem bölgesinde enkazın döküldüğü yerler, ülkenin tarım ve hayvancılığının geleceğini yok eden verimli tarım arazileri ve sulak alanlardır. Kahramanmaraş’ta konut inşaatının başladığı bölgede en önemli ceviz, badem vb. ürünler Sütçü İmam Üniversitesi’ne ait. Bitkilerin genetik merkezinin kamulaştırılıp gelişmeye açılması, Adıyaman’da buğday ekilen arazilerde yapılaşmaya başlanması, dere yataklarına yapılan kazıların gömülmesi gelecek nesillerin mirasını çalıyor. Adıyaman’da yeşil buğday tarlalarına ev yapmak için giren inşaat araçlarının fotoğrafları, dere yataklarına ve sulak alanlara dökülen moloz görüntüleri hepimizi üzüyor. Ülkenin ve insanımızın geleceğinin yok edilmesi, harap olan bölgede tarım ve hayvancılığın yok edilmesi, verimli toprakların üzerine bina yapılıp beton dökülmesi kabul edilemez. Devletin bu süreçte akla ve bilime kulak vermesi önemlidir.

NORMALLEŞME TİCARETİNDE TÜRKİYE’YE KARŞI SADECE ŞAM’IN DEĞİL, İRAN’IN LİDERLİĞİ OLACAK: Dışişleri bakan yardımcılarının katılımıyla 15-16 Mart tarihlerinde Moskova’da gerçekleştirileceği açıklanan Suriye Dörtlü Zirvesi süresiz olarak ertelendi. Gecikmenin “teknik nedenlerden” kaynaklandığı söylense de Suriye Devlet Başkanı Esad’ın Türkiye ile ilişkilerin normalleşmesi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmenin temel şartının Suriye’den hava kuvvetlerinin çekilmesi olduğunu söylemesi dikkat çekiyor. İran-Suriye işbirliği, başından beri Şam yönetiminin önceliği olmuştur. İran, Rusya Suriye’ye girmeden önce de Şam yönetiminin en büyük destekçisi olmuştur. O dönemde Türkiye, Esad’ı devirmeye, İhvan-İslamcı grupları iktidara getirmeye ve Suriye muhalefetini örgütlemeye çalıştı. Bu nedenle hükümet, dörtlü görüşmelerde İran’ın varlığına katlanmak zorunda kaldı. Artık normalleşme müzakerelerinde sadece Şam yönetimi değil, İran da Türkiye ile karşı karşıya gelecek.

TAHIL KORİDOR ANLAŞMASININ UZATILMASI VLADİMİR PUTİN’İN CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’A SEÇİM ÖNCESİ ŞAKASI: Rusya, tek taraflı kararıyla Tahıl Koridoru anlaşmasını 60 gün daha uzattı. Ukrayna 120 günlük bir uzatma gerektiriyor. Türkiye ile BM’nin başlattığı anlaşmanın uzatılması, Rusya ve Vladimir Putin’in seçim öncesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’a jesti olarak yorumlanabilir. Rus devlet medyası geçen hafta, Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından “savaş suçu” ile ilgili olarak tutuklanması ve tutuklanması emri verilen Putin’in, seçimler öncesinde hükümete siyasi ve ekonomik destek sağlamak için Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Türkiye’yi ziyaret edeceğini bildirdi. . . Rusya Devlet Başkanı da muhtemelen bu ziyaret sırasında ülkesinin deprem bölgesine önemli miktarda parasal bağışta bulunacağını açıklayacaktır.”

İlginizi Çekebilir