Kılıçdaroğlu’nun seccadeye basması bahane ama Adalet ve Kalkınma Partisi ile din yarışına girmesi, siyaset sahnesini partinin oyun alanına çekme çabalarını körüklüyor ve genişletiyor. İlahiyatçılara, ayetlere ve hadislere yer verilmesi neden gereklidir? “Kimse yere bakarak yürümez” diyorsunuz, o kadar.
Seccade tartışmasını yeniden başlatmak gibi bir niyetim yok, bunun AKP’nin “din istismarı” konusundaki olağan siyasi propagandalarından biri olduğunu söylemekle yetineyim. Bu olduğunda “dini istismar” terimini kullanan biri değilim. Ayrıca AKP’nin ya da muhafazakâr sağcı siyasetin sınıf boyutunun da dikkate alınması gerektiğini söyleyerek devam ediyorum. Bu nedenle sadece mevcut muhalefeti değil, sınıfsal “züppeliğin” gölgesinin uzun süredir laiklik savunuculuğuna düşürülmesini de eleştiriyorum.
Öte yandan AKP’nin dini sembollere ve değerlere artan vurgusunu, gizli niyetlerini ifşa etmek yerine yoksullardan, en iyi ihtimalle temsil etmeye çalıştığı küçük burjuvaziden uzaklaşmasına bağlıyorum. Konunun bu yönü önemli olmakla birlikte dinin siyasallaştırılması da göz ardı edilemez.
Kaldı ki Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlığı adaylığı şüpheli olduğu için Alevilik konusu devreye girdi ve bence bu konu çok sıkıntılı. Aleviliğe yönelik önyargı ve düşmanlık ilk kez siyasetin konusu olmadı, aksine geçmişte solculukla özdeşleştirilen Alevilik, sağcı milliyetçiliğin hedefi haline geldi ve utanç verici olaylar yaşandı. Bunu hepimiz biliyoruz ama dönemin “demokratları”, 2010 yargı reformu referandumunun sağcı muhafazakar çevrelerde de yapıldığını ve çoğunlukla “yargıyı Alevilerin elinden kurtarma” propagandasıyla görmezden gelindi. açık bir şekilde ifade edilmedi.
Kılıçdaroğlu’nun “seçilmemiş aday” olarak görülmesi “sosyolojik faktör” olarak öne çıktı. Şu anda Kılıçdaroğlu’nun Sünni muhafazakar kültürden kopuk olduğu vurgulanıyor. Türkiye’de CHP ve laik kesimin Alevilikle olan bağları bir gerçek ama ne CHP ne de laiklik Alevilik üzerinden tanımlanabilecek olgular değil. Alevilerin bu tarafta olmalarının nedeni, bu parti ve ilkeyi Sünni muhafazakarlık ayrımcılığından bir sığınak olarak görmeleridir.
Parti olarak CHP, ilke olarak laiklik, cumhuriyet rejiminin temel unsurları ve Alevi ya da Sünni kökenli cumhuriyetçiler bu partiyi ve ilkeyi desteklemektedir. Ancak muhafazakar çevrelere göre laik kesim, “toplumdan dışlanmış” bir azınlıktan başka bir şey ifade etmiyor. Bugün muhafazakar bir ortamda sınıfsal farklılıkların netleşmesi, bu çatışma hattında bir politika inşa etmeyi yeniden yapıcı hale getirdi. Yani AKP’yi rantiye bir parti olarak gözden kaçırmanın en iyi yollarından biri, Alevilere yönelik dini sembolleri, tarihsel düşmanlığı ve önyargıları öne çıkarmaktır.
Üzücü olan, AKP’nin iktidarda kalabilmek için bu ülkenin geleceğini ve toplumsal barışını hiç düşünmeden, siyasal yarışın dışında, toplumsal bölünmeleri ve gerilim hatlarını sürekli kılma, hatta körükleme politikası gütmesidir. .
Bu nedenle, ama daha da önemlisi, Türkiye’nin geleceği ve toplumsal barış adına tüm bu konuların açık bir şekilde tartışılması gerektiğini savunuyorum. Evet kardeşim Aleviler Sünni muhafazakar kültüre yabancıdır ki bu çok doğaldır. Öte yandan, aynı şey seküler kesim için de geçerli, çünkü sekülerleşme tam olarak budur.
Bir cani olarak bu konuda sessiz kalmak için hiçbir sebep yok, laikleşenlerin bir kısmı dine hiç inanmaz, çoğu da ibadet etmez ve muhafazakar değerlerle yaşar. Muhafazakârların kabul etmesi gereken en önemli soru, bu ülkenin kendilerine ve diğer insanlara ait olduğudur. Aksi takdirde iktidarda kim olursa olsun herkesin istediği gibi yaşama özgürlüğü her zaman yok sayılacaktır. CHP’nin şu anda din söz konusu olduğunda bir suçlu gibi davranmaya zorlanmasının nedeni budur.
Bu nedenle AKP, CHP’ye ve muhalefete karşı çıkmak için her zaman dini öne çıkarabilir. Bu politikanın esiri olmamak için muhafazakarların yanında dindar görünmemek gerekir. Kılıçdaroğlu’nun seccadeye basması bahane ama Adalet ve Kalkınma Partisi ile din yarışına girmesi, siyaset sahnesini partinin oyun alanına çekme çabalarını körüklüyor ve genişletiyor. İlahiyatçılara, ayetlere ve hadislere yer verilmesi neden gereklidir? “Kimse yere bakarak yürümez” diyorsunuz, o kadar. Bu konudaki çekingenliğin daha fazla din istismarına yol açtığını anlamak gerçekten zor mu?
Üzücü olan, AKP’nin iktidarda kalabilmek için bu ülkenin geleceğini ve toplumsal barışını hiç düşünmeden, siyasal yarışın dışında, toplumsal bölünmeleri ve gerilim hatlarını sürekli kılma, hatta körükleme politikası gütmesidir. . Gramsci’den küstahça bahseden puro ve motosiklet tutkunu bir siyasetçinin bile seccadeden bahsetmesi. Gücün ve kudretin bir parçası olmak adına bu ülkenin geleceği ve refahı umurlarında değil. Ne diyeyim Allah razı olsun!
İlginizi Çekebilir
- İsviçre, Türkiye’den depremzedeler için hızlandırılmış vize sürecini başlattı
- Kim bu Vatan Partisi ve İşçi Partisi seçmenleri ve ne istiyorlar?
- Basın Sansürüne İlişkin Taliban Genelgesi – MersinLens
- BALKAN | Hırvatistan 1/8 finalinde gol attı
- Adana ve Hatay’da deprem | Haber sitesi PolitikYol
- BALKAN | Elif Elmaslı Napoli, İtalya Serie A’da 33 yıl sonra şampiyon oldu
- Yılın ilk ayında cari açık 9.85 milyar $ olarak gerçekleşti.
- BALKAN | 2022 Nobel Ödülü sahipleri belli oldu
- İBB Başkanı İmamoğlu: İstanbullulara çağrım tehlikeli binaları tarayalım
- ABB EGO otobüsleri Esenboğa havalimanına teslim edilmedi