Yaklaşan Parlamento Seçimlerinin ve İttifakların Önemi

Milletler İttifakı içindeki ve dışındaki küçük partiler, bireysel listelere karşı yarışırken çok dikkatli olmalıdır. İttifak dışı küçük partilere oy verecek seçmenlerin kampanya süresince mümkün olduğunca en yakın büyük partiden yana olmaya çalışmaları önemlidir.

Önümüzdeki seçimlerde seçmenler, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin hem başkanını hem de üyelerini seçecek. Her iki seçeneğin dinamikleri birbirinden farklıdır. Genellikle aynı gün yapılan cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerinde seçmenlerin seçimi milletvekilliği seçimleri için de belirleyici oluyor. Ancak ittifaklar söz konusu olduğunda bu etki görece sınırlı olacak ve karşı oylar farklı partiler arasında dağılacaktır.

Bu dağınık oylar nasıl sayılacak? Milletvekili Seçimleri Kanunu’nun 33 ve 34. maddeleri gereğince bunların her biri için ayrı ayrı yapılacak.

Yani milletvekili dağılımında ittifakın toplam oyu esas alınmayacak, her parti için ayrı hesaplama yapılacak. Her siyasi partinin aldığı oylar, o seçim bölgesindeki milletvekili sayısına ulaşılıncaya kadar 1’e, 2’ye, 3’e, 4’e bölünecek. Bulunan ortalamalar büyükten küçüğe doğru sıralanacak ve sandalyeler en büyük ortalamadan başlanarak dağıtılacaktır.

Görüldüğü gibi ittifakın toplam oy sayısına göre bölünme olmayacağından partilerin birleşmesi milletvekili sayısını artırıcı bir etki yaratmayacaktır. Büyük partilerin seslerinin küçük partilerin oylarıyla birleşip sandalye haline gelmesi mümkün olmayacaktır. İttifak içinde olmak, ulusal baraj sorununu ortadan kaldıracak olsa da, baraj açığı olan küçük partilerin sandalye alabilecekleri anlamına gelmiyor.

Seçim ortamında güçlü bir sayısal çoğunluğa ulaşmak için çabaları birleştirmek mümkün olmasa bile, en çok oyu alan ittifak en çok oyu alsa bile en fazla sandalyeyi kazanamayacaktır.

Altı partiden oluşan Milletler İttifakı yukarıdaki tehlikeyle karşı karşıyadır. Peki diyebilir misin; Millet İttifakı adayı Sayın Kılıçdaroğlu’nun kazandığı zaferden sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde sandalye çoğunluğunu kazanması artık o kadar önemli değil. Tabii sistem cumhurbaşkanını büyük ölçüde güçlendirdiği için, onun alınması muhalefet güçleri için çok önemli. Ancak bu yeterli değil.

Biliyorsunuz ki, Millet İttifakı bileşenlerinin baştan itibaren birlik olmasının en önemli nedeni, güçlendirilmiş bir parlamenter sisteme geçme arzusudur. Bu nedenle seçim öncesi verilen en önemli vaatlerden biri, güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiştir. Bununla ilgili çalışmalar, eskizler ve planlar var.

Anayasa değişikliği yetkisi Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne aittir. Değişiklik teklifinin en az 200 milletvekilinin imzasıyla sunulması ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda en az 360 milletvekilinin oyu ile kabul edilmesi gerekir. Son oylamada alınan puan 360’ın üzerinde ancak 400’ün altında ise Cumhurbaşkanı tarafından yeniden görüşülmek üzere iade edilebilir veya referandum için Resmi Gazete’de yayımlanabilir.

Seçim ortamında güçlü bir sayısal çoğunluğa ulaşmak için çabaları birleştirmek mümkün olmasa bile, en çok oyu alan ittifak en çok oyu alsa bile en fazla sandalyeyi kazanamayacaktır.

Son oylamada 400 veya daha fazla oy kullanılmışsa, Cumhurbaşkanı bunu Resmi Gazete’de yayımlayarak yürürlüğe koyabilir veya genel oyuna sunabilir. Halkoyuna sunulursa, geçerli oyların yarısından fazlasının geçmesi halinde anayasa değişikliği yapılabilir.

Mevcut durumda, İttifak’ın anayasayı bağımsız olarak değiştirebilecek bir sandalye alması çok zor görünüyor. Ancak unutulmamalıdır ki, gerekli sayısal çoğunluk sağlansa dahi Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki tüm taraflar, sivil toplum, genel olarak tüm toplumsal katmanlar ve bilim insanlarının katılacağı katılım ve müzakere süreci devam edecektir. Anayasa yapım sürecinde de devam etmesi gerekir. Demokratik bir anayasa, siyasi bir antlaşma olarak nitelendirilebilmek için geniş bir katılım ve müzakere süreci gerektirir.

Ancak bu, sayısal üstünlüğün önemli olmadığı anlamına gelmez. Demokratik güçlerin müzakere sürecindeki avantajlı konumu, sayısal yapılarıyla orantılı olacaktır. Ayrıca, güçlendirilmiş bir parlamenter sisteme geçiş için yapılması gereken tek şey anayasa değişikliği değildir.

Aynı zamanda yeni sisteme uyum kanunu, seçim kanunu, siyasi partiler kanunu gibi kanunların da değiştirilmesi ve demokratikleştirilmesi gerekiyor. Tüm bunları rahatlıkla yapabilmek için, Milletler İttifakı bileşenlerinin elinde en az 301 sandalye olması, gelecek dönem başkanının konumunu güçlendirecek ve onun politikalarının uygulanmasına müdahale etmeye çalışmasını engelleyecektir. Kolayca yasama yapabilen çoğunluk, anayasa yapım sürecinde de güçlenecektir.

Cumhurbaşkanlığı seçimini kaybedecek gibi görünen iktidar ittifakının hedefi, hiç şüphesiz milletvekilliği seçimlerinde 301 sandalye almak. Böylece seçimi kazanan yeni cumhurbaşkanının politikalarını baltalayarak birçok konunun önünü kapatacak gücü elde edebileceklerdir. Çıkarmaları gereken yasaları ve anayasa değişikliklerini durdurabilecekler. Başkan ne kadar güçlü olursa olsun, kendisine müdahale eden meclis çoğunluğuna tamamen kayıtsız kalamaz.

Böylelikle Millet İttifakı partileri, İttifak bileşenleriyle tek parti gibi hareket ederek mümkün olduğu kadar çok sandalye kazanmakta ve her seçim bölgesinde ayrı bir seçim mühendisliği çalışması yürütmektedir. Milletler İttifakı içindeki ve dışındaki küçük partiler, bireysel listelere karşı yarışırken çok dikkatli olmalıdır. İttifak dışı küçük partilere oy verecek seçmenlerin kampanya süresince mümkün olduğunca en yakın büyük partiden yana olmaya çalışmaları önemlidir.

İlginizi Çekebilir