yeni karanlık çağ | Haber sitesi PolitikYol

Bir yanda ABD/Batı emperyalizmine karşı mücadele adına Putin/Rus yanlısı destek, diğer yanda demokrasi adına ABD dış politikası adına nefes ve söz alanının yok edilmesi” kodlarını oluşturmaktadır. yeni karanlık çağın.

Biz zaten kendi ülkemizde siyasi bir açmazla uğraşıyoruz; Ayrıca deprem dalgası doğal olarak dikkatimizi bu büyük felakete ve insani krize çekti. Ancak küresel ölçekte çok önemli olayların yaşandığı bir dönemdeyiz ve bu hiçbir koşulda gözden kaçmamalıdır. Bundan tam bir yıl önce Rusya’nın Ukrayna’yı işgaliyle yeni ve karanlık bir dönem başladı ve dünyanın neresinde olursak olalım hepimiz bu karanlık çağın kurbanı olacağız.

Her şeyden önce, bu karanlık çağ, Amerikalı ve Batılı politikacıların ve medyanın tanımladığı gibi “iyinin kötülüğe karşı savaşı” değil, “kötülüğün kötülüğe karşı savaşı”dır. Dünya gül bahçesi olduğu müddetçe, alçak Putin dünyayı savaşa ve bunun doğurduğu darboğazlara sürüklemedi. “Otoriter rejimler ile demokrasi arasında savaş” kesinlikle yoktur. Tarihin hiçbir döneminde otoriter rejimler ve demokrasiler savaşmamış, bu kisve altında küresel ve bölgesel güç çatışmaları yaşanmıştır.

Bu çerçevede en büyük savaşlar olan Birinci ve İkinci Dünya Savaşları gelişmiştir. Liberal Batı tarihçiliğinin İkinci Dünya Savaşı’nı özgür dünyanın Nazizm ve faşizme karşı bir savaşı ve zaferi olarak sunması, muhteşem bir propaganda retoriğinden başka bir şey değildir. Birincisi, Nazizm ve faşizme karşı savaşın ana aktörlerinden biri Stalin yönetimindeki Sovyetler Birliği idi. Savaştan önce Batı dünyasının düşmanı Nazizm ve faşizm değil, Bolşevizm/Komünizm/Sosyalizmdi ve savaşın hemen ardından bu çatışma Soğuk Savaş olarak devam etti. Bu önemli ama uzun bir soru, şimdilik devam edelim.

Soğuk Savaş’ın sona erdiğinin açıklanmasının ardından, yine söz edilen otoriter rejimlerin iflası ve demokrasilerin zaferi değil, iki kutuplu küresel hegemonyanın yerini tek kutuplu bir dünyaya bırakan çatışma, yani Birleşik Devletler/Batı hegemonyası. Bu hegemonya, SSCB’yi geride bırakan Rusya’nın 2000’li yıllardan itibaren güçlenmeye başlaması ve kapitalizme açılan Çin’in ekonomik rakip haline gelmesiyle tehdit edildi.

Bu çerçevede yeni gerilim hatları oluştu ve bu gerilim hatlarından biri olan Ukrayna sıcak savaşa dönüştü. Gerçek şu ki, Rusya/Putin savaşı işgalle başlatmış, ancak diplomatik bir çözüm yerine ABD’nin dış politika tercihi savaşı körüklemiştir. En önemlisi, savaşın taraflarının zıt değil, tek dünyanın, tek mantığın ve tek çabanın temsilcileri olmasıdır.

Putin, Rusya’nın kapitalizme açılması ve kaynaklarının talan edilmesiyle sonuçlanan mafya-oligarşik bir düzenin ürünüdür. Sovyetler içindeki yozlaşmış bürokratik otoriter düzenin ve etki alanlarının serbest piyasanın açılmasıyla demokratikleşmesini beklemek saflık değil, ikiyüzlü reklamcılıktı. Rusya yeniden güçlenmeye çalışmasaydı ve zayıflamaya devam etseydi kimse itiraz etmezdi. Bu nedenledir ki aynı sürecin yaşandığı bir diğer oligarşik ülke olan Ukrayna’da Batı’ya yakınlaşmaya çalışanlara “demokrat” denilmektedir.

Küresel olarak ödediğimiz ilk bedel, bu çatışmada taraf olmaya zorlanmak. Rusya’da savaşa karşı çıkanlar “hain” olarak damgalanarak susturulmaya çalışılırken, Batı dünyası ve çevresinde savaştan şüphe duyanlar “Putinist” olarak damgalanarak susturulmaya çalışılıyor.

Bu ülkenin Batı ile Rusya arasındaki nüfuz mücadelesinin bir alanı olan Ukrayna’da yaşananlar, Rusya’ya yakın Doğu bölgesinin ayrılıkçı çabaları içinde sürekli bir siyasi kriz, yolsuzluk ve iç savaş oldu. Bu iç savaş bir yandan Rusça konuşan nüfusun Rusya’ya yakınlaşması ve Rusya tarafından bir manivela olarak kullanılması, diğer yandan Batı’ya yakınlaşmaya çalışan bir grubun, Batı’dan Rusya’ya karşı bir manivela olarak AB ve NATO’ya katılın. Bu nedenle siyasi çatışma bir vekalet çatışmasına dönüşmüş ve aktörleri Batı, Rusya yanlısı ya da demokrasi yanlısı ve otoriter rejim arasındaki ilişkilerin ötesine geçmiştir. Zelenskiy’nin son kampanya vaadi olan oligarkların yeniden düzenlenmesi bu çerçevede imkansız hale geldi ve olay Batı yanlısı oligarklar ile Rusya yanlısı oligarklar arasında bir mücadeleye dönüştü. Dahası, Ukraynalı liberaller Rusya’ya karşı aşırı milliyetçi, neo-Nazi güçlerle ittifak yapmak zorunda kaldı.

Dolayısıyla bu, Ukrayna ve Rus halklarının bedelini ödediği kirli bir iktidar mücadelesidir. Yine de küresel olarak ödediğimiz ilk bedel, bu çatışmada taraf olmaya zorlanmak. Rusya’da savaşa karşı çıkanlar “hain” olarak damgalanarak susturulmaya çalışılırken, Batı dünyası ve çevresinde savaştan şüphe duyanlar “Putinist” olarak damgalanarak susturulmaya çalışılıyor.

En kötüsü de küresel ölçekte liberal sol olarak tanımlayabileceğimiz çevreler, genel hatlarıyla bu küresel sansürün tarafı haline geldi. NATO’ya yönelen sol, nükleer enerji ve silah taraftarı Alman Yeşilleri ve militarist hale gelen liberallerin oluşturduğu bir kültürel hegemonya var.

Bu savaş bahanesiyle ilan edilen ama gerçekte tanınan “Yeni Soğuk Savaş” işte bu çerçevede şekilleniyor. Küresel ölçekte yeni bir “karanlık çağ” derken bunu kastediyorum. Bir yanda ABD/Batı emperyalizmine karşı mücadele adına Putin/Rus yanlısı destek, diğer yanda demokrasi adına ABD dış politikası adına nefes ve söz alanının yok edilmesi” kodlarını oluşturmaktadır. yeni karanlık çağın.

Böylece aynı zamanda (artık rötuşlanan) neo-liberalizm yeniden “demokrasi” ile özdeşleştirilip meşrulaştırılır ve otoriter milliyetçilik(ler) anti-emperyalizm ile taçlandırılır. Bu nedenle, kapitalist, post-kapitalist bir düzenin/mantığın doğal sonucunun genellikle demokrasiden çok otoriter rejimler olabileceği gerçeği yine göz ardı edilmektedir. Nazizm ve faşizmin, kapitalizmi Nazizm ve faşizmin “komünist tehlikesinden” korumak için bu ülkelerde sermaye tarafından ve dışarıdan liberal devletler, özellikle İngiltere tarafından beslendiğini ve beslendiğini dikkate almadıkları gibi.

ABD/Batı politikalarını demokrasi adına desteklemeyi düşünenler, bunların küresel çapta otoriter, milliyetçi ve militarist bir tepkiye yol açtığının farkında değiller. Umarım işler bu yönde gitmez ama bu durumda en büyük faturayı bizim gibi ülkelerde yaşayanlar ödemek zorunda kalacak.

İlginizi Çekebilir